Yukarıdaki başlık Osman Yüksel SERDENGEÇTİ’nin aynı adlı kitabından alıntıdır. Başlık alıntı olmasına alıntıdır ama şehir aynı şehirdir. Serdengeçti, Ankara’nın Yenişehir semtini yazmaktadır. 

Sokaklarında sarmaş dolaş -40’lı yıllarda- gezinen üniversite gençlerini; akşama baloları, eğlence yerlerini yazmaktadır. Şehvet ve şöhret âlemine sıkışmış insanların yaşamlarını dile getirmektedir. 

Yenişehir, kurtuluş Savaşından hemen sonra imar edilmiş ve Ulus’ yakın bir yerleşim yeridir. Sahipleri, savaştan galip çıkmış üst düzey yetkililerdir. Modernleşmenin ilk ayak izleri burada görülmektedir. 

Yakup Kadri de “Ankara” adlı eserinde Yenişehir’i cumhuriyetin ilk yerleşim yerlerinden sayar ve eski ile yeni alışkanlıkların gözler önüne serildiği, başkent Ankara’nın Batı’ya açılan penceresi olarak dile getirir. Batı’ya karşı madden verilen savaşın manen nasıl kaybedildiğini dile getirir. 

1940’lı yılların Yenişehir’inde bir mabet yoktur. Biz de o günlerden bu günlere gelelim. Şimdi Yenişehir’de Kocatepe’de Kocatepe Camii vardır. 

Mabetsiz şehir dedik ya şimdilerde kırklı yılların anlayışının tecelli ettiği bir dava vardır önümüzde. Çankaya’ya yapılmak istenen camiye vurulmuş bir mühür vardır. 

Köşk’ün yanına 800 metre karelik alana bin kişilik bir camii inşaatı başlamıştı. Hatta bu camii Refahyol döneminde yapılacaktı ama o zaman Erbakan’ın Taksim’e ve Çankaya’ya bir cami yaptıracağız sözü nedeniyle baya bir eleştiri alınca rafa kaldırılmıştı. 

“Köşk Camii” 1980 yılında yapılan ve minaresi olmayan eski bir mescidin yerinde yapılmaktaydı. Arsayı Büyükşehir Belediyesi tahsis etti. Dini tesisi alanı olarak ayrılan arsa üzerine inşaat başlar başlamaz Çankaya Belediyesi ekiplerince mühürlendi. 

Mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle, ilgili kanunlara atfen camii inşaatı usulen durduruldu. Şimdi sonucu bekleyeceğiz. Altında konferans salonu, tiyatro alanları ile yeşil alanlarının olacağı çift minareli Köşk Camii’nin durumu bakalım ne olacak. 

Zaten mabetsiz şehirde bir de tarihi camiler vardır ki içler acısıdır. Şimdilerde Hacı Bayram projesi altında yenilenmek istenen ve dönemin belediye başkanı Karayalçın tarafından düzenlenen Hacı Bayram ve etrafı yeniden şekillenecektir. 

Ama şimdiki hali gerçekten içler acısıdır. Etrafında uyuşturucu, esrar, kadın ve başka ne varsa satılan bu mübarek yer, bunlardan kurtulup nefes almayı, yeniden ibadet aşkı ile kendisini ziyarete gelenleri beklemektedir. 

Milletin değerlerine, inançlarına, milletin sahip çıktığına sırt çevirenler bakalım daha ne kadar bu dümeni çevirebilecek ve milletin tarihiyle arasına girmeye devam edecek. Bayramlar kurban derisi toplanırken hatırlanmakta, ramazanlar şeker satımıyla anılmakta, camiler kartpostallarda hatırlanmakta… 

Sözümüzü yine Serdengeçti’nin bir ifadesi ile tamamlayalım: 

“Bu şehrin insanlarının mabutları ceplerinde, mabudeleri de yataklarındadır”.