[email protected]

Önceki hafta sonu iftar için Tekirdağ ilimize gittim. Hava serin ve yağmuru beklemekte toprak, deniz sakin ve ezana kulak vermiş gemiler. Sahilde sade ve kibar bir lokantada bizde teknelere eşlik etmekteyiz ezan daveti için. 

Lokantanın için yarı dolu sayılır. Bizim kalabalık masadan başka üç-dört masa müşteri var içeride.  Arkadaşlarla eskiyi-yeniyi anıyor ve bilhassa da memleket meselelerini çözmeye çalışıyoruz. Derken gözüm takıldı yan masaya, sanırım hocayı yalnız bırakmışlar, iftardan önce işkembe derdine düşmüşler. 

Sordum arkadaşlara, burada oruç tutanların oranı nasıldır diye. Hemen hemen ortadadır dediler. Ama oruç tutmayanlar için ne recep  ne şaban ne de ramazan vardır dediler. 

Sonra hemen önümüzdeki masaya dikkatlice baktım. Bir grup turist var, önlerinde sıcak çorbaları. Arkalarına yaslanmışlar ve öylece sessiz duruyorlar. Masada çıt yok sanki. Kalkıp yerimden yanlarına gittim ve sordum çat-pat İngilizcemle: “Neden yemiyorsunuz, birini mi bekliyorsunuz?” 

“Hayır” dediler. Ve ekledi içlerinden bir tanesi orta halli Türkçesi ile: “Sizde ramazan ayı var. Ezan okunmadan burada yenmez. Bizde her ne kadar oruç tutmasak da sizleri bekliyoruz”. Eyvallah dedim içimden. Utandım ama arkada kalan diğer masadan dolayı. 

Hani bir söz var ya toplumumuzda; “Elin Gavuru” diye. Öyle değilmiş meğer. Elin gavuru saygı duyuyor bize ama “elin” değil de “evin gavuru” takmıyor nedense. 

Bir yabancının bile inanan insanlara inancından dolayı saygı duyduğu, kendisinin yapmadığı uygulamadığı bir davranışı onların yanında saygısızlık olmasın diye terk ettiği zamanımızda nedense içimizdeki bu saygısızlar yukarıdaki başlığı bile aslında hak etmiyorlar. Onlara ermeni bile demek övgü olacaktır. 

Çünkü çat-pat Türkçesiyle benimle konuşan ermeniydi. 

Bu ülke ne zaman kalkınır, ne zaman ekonomik değerler düzelir, ne zaman medeniyet sınırına ulaşırız ve ne zaman eğitimimiz istenen seviyeye gelir? diye sorunca kendime hep şu cevap geliyor aklıma: Ne zaman birbirimize saygı duyarak değer vermeyi öğrenirsek, ne zaman aldatmazsak ve ne zaman ötekini kendimize benzetme gayretinden vazgeçersek işte o zaman adam oluruz.