“Hafıza-i Beşer Nisyan ile Maluldür” der Muallim Naci. Aslında unutmak birçok zaman biz farkında olmasak da hayatımızı dengeler: evlat acısı, felaketler vs.

Ama söz konusu “şuur” olunca ne yazık ki unutmak insan için tam bir ayıp olmaktadır. Hele bir de şuur “milli” ise, işte o zaman bir ülke içinde bazı sıkıntılar var demektir. Milli şuurunu unutan bir toplumsal hafıza (ya da topluma milli şuurunu unutturmak isteyen bir medya).

Topu hemen medyaya atmayalım; toplumun milli şuurunu her kim ona unutturmak istiyorsa. Böyle genelleyelim.

19 Ocak 2007’de Hrant Dink cinayeti düştü gündemimize. Acı bir durum: Can ile hesap sormak. İşte o gün sokaklara döküldü, azgın bir nehir gibi dudaklardan fışkıran “Hepimiz Ermeniyiz” sloganları.

Karşılık gecikmedi tabi, “Hepimiz Mehmediz”, tepkili sloganlar işlendi nakış gibi. Ama yetti mi dersiniz. Bence yetmedi. Bir Ermeni topraklarımız içinde öldürüldü (düşüncelerin can ile karşılık bulmasına karşıyız). Bir Ermeni sevgisi varmış ki içimizde biz bile unutmuşuz; döküldük sokaklara, döküldük köşe yazıları arası satırlara, döküldük televizyon ekranlarına, döküldük kahve sohbetlerine...

Kimse, -Yahu bu Ermeniler bu kadar masumdu Karabağ’da bir değil, beş değil, yüz değil bin üç yüz (1300) kişi Hocalı Katliamında hunharca katledildiğinde neden tek bir söz söylemediler? diye sormadı. Hani biz onlardan “Hepimiz Türküz, Hepimiz Azeriyiz” ibaresini de beklemezdik. Ama nerde insanlık…

Peki, biz neyi unuttuk?

26 Şubat 1992, Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde 7 bin kişilik nüfusuyla Hocalı İlçesinde Ermenilerin yaptığı ve bin 300 kişiyi acımasızca katlettikleri “Hocalı Soykırımı”nı unuttuk.

Burada Ermenilerin Ruslarla birlikte gerçekleştirdiği bu soykırımın içeriğinde yaşanan trajedilere değinemeyeceğim. O kadar insan dışı uygulamalar var ki: babanın yanında oğlunu, oğlun yanında babayı kurşuna dizebilen, hamile kadınların karnını süngülerle yarıp bebeğin cinsiyeti üzerine iddiaya girebilen bir milleti nasıl tarif etmek gerekir ki.

Şimdi vatandaşlarımıza hatırlatmak isterim, “Hepimiz Ermeniyiz” sloganlarını atarken çok değil 16 yıl öncesinin bilgilerini nasıl unuttunuz?

Şimdi konuyu “Sözde Ermeni Soykırımı” iddialarına bağlayıp biz de buradan dava açalım, baskı kuralım diyeceğim ama aklıma şunlar geliyor:

Hocalı soykırımı uluslararası hukuk açısından da insanlık açısından en büyük suçlardan biri olan Soykırım olarak değerlendirilmelidir. Ermenilerin Hocalıda Azerbaycan Türklerine karşı yaptıkları toplu imha 9 Aralık 1948’de BM tarafından kabul edilen Jenosit Sözleşmesinin 2. Maddesinde yer alan “ milli, etnik, ırkı veya dini bir grubu kısmen veya tamamen imha etme” biçiminde tanımlanan Jenosit/Soykırım kavramı ile tamamen örtüşmektedir.

Ayrıca Hocalı katliamı, uluslararası hukukta önemli bir yere sahip Nürenberg Mahkemesi Kuruluş Senedinde ve Mahkeme Kararında Tanınan “Uluslararası Hukuk İlkeleri” metnin 6. ilkesinin 2. bendinin de c. fırkasında tanımlanmış insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında da ele alınabilir.

Ve bunun gibi birçok yazılı hukuk kuralı üzerinden bu soykırımın hesabı sorulabilir.

Ama nasıl olacak ki; tıp ki “hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” atasözümüzü bildiğimiz ve yaşadığımız gibi “it iti ısırmaz” atasözümüz de vardır.

Derdimizi, derdi bizi yok etmek olanlara anlatmaktansa, kendi içimizde neyin ve kimin hangi taraftan olduğunun farkına vararak, gerçeğin ve hak’kın yolundan ayrılmayalım.