Önce eğitim dediğimizde ne anlayacağız bunu tespit etmek gerekir. Üniversiteye giren öğrenci sayımızın oranına mı, ilçemizdeki okulların sayısına mı, öğretmen sayımıza mı, köylerimizdeki okul durumlarına mı bakacağız?

 

Eğitim dediğimizde önce o toplumun eğitime verdiği değeri anlamamız gerekir. Aksi halde başarı gelmez. Bireysel başarılarla da bu gemi gitmez.

 

Biz ne bekliyoruz eğitimden? Bizler bekliyoruz ki toplum olarak, çocuklarımız iyi bir üniversitede okusun ama mesleği garanti olan bölümleri seçsinler. Hani öğretmenlik, doktorluk gibi.  Önce mesleğin garanti olsun sonra da parası bol olsun…

 

 

Eğitimde ilçemiz olarak geriyiz, hem de her alanında geriyiz. Kimse okullarımızın dış cephesinin güzelliğine kanmasın. Neden mi geriyiz?

 

İlçe milli eğitim kurumumuzun acaba neden üniversite sınavlarında başarısız oluyoruz diye bir araştırması ve incelemesi var mı? Bu soruların cevapları kişisel açıklamalardan öteye gidip de kurumsal olarak destekleniyor mu? Anneler-babalar çocuklarını okula neden gönderdiklerinin farkında mı? Öğretmenler kaç yıl kalıyor Çayeli’nde, öğretmenlerin Çayeli’nde daha fazla kalmasını teşvik edecek bir sistem var mı?

 

Okulların yanındaki internet kafeler eğitimin hangi aşamasında yer alıyor bunu bilen var mı? Talebelerimizin talep edenden çıkıp okuldan nasıl soğuduklarının cevabı var mı? Üniversiteli gençler sokakta yürürken liseli gençler onlara gıpta ile mi bakıyor yoksa popüler kültür gözü ile mi bakıyor? Okuldan sonra dershaneye gitmek, okuldan daha cazip hale nasıl geldi?

 

 Üniversiteyi bitirdikten sonra Çayeli’nin kaç esnafı bu gençlere iş vermekte? Neden diplomalı işsizlerimizin sayısı artarken lise mezunları iş yerlerinde tercih edilmekte? Ve neden üniversite mezunlarımıza kırk yaşını geçtikten sonra toplum değer vermekte, neden genç iken eğitimli birisi olarak toplum o değeri verememekte? Neden ilk değer sırasına maaşı, arabası, giyim markası ve benzeri etiketleri teşkil etmektedir?

 

Eğitim toplumsal bir süreçtir. Toplumsal bilinç eğitilmeden ve oluşturulmadan eğitim üzerine bireysel eğitim bir fayda getirmez. Rize yine ÖSS’de sonları oynadı. Bunun epey sebebi var, ama öncelikli olarak eğitimli gençlere değer verilsin.

 

Birçok yorum var etrafımızda, mesela devlet kitap dağıtmak işinden vazgeçsin… ben kırtasiyecilik yaptım Çayeli’nde. Hala gözümün önündedir yaşlı anaların-babaların sabah fırında ekmek sırası bekleri gibi kitapçıların önünde kitap sırası beklediğini. Bugün yok yarın gel dendiğini. Orijinal kitap kalmadı fotokopisini al dendiğini…

 

Eğitim toplumun zihninde oturmadığı müddetçe çocukları en iyi okullarda en iyi öğretmenlere emanet etmekle olmaz. Olur nasıl olur; işte böyle olur….

 

Liseli çocukların gözdeleri futbolcular olmasın, saçına en iyi jöleyi sürüp gezenler olmasın…

 

Bir de aileler çocuklarını yarışa hazırlanan atlar gibi üniversiteye hazırlamasınlar. İçi boş bir üniversite hayali sadece hayal kırıklığı ve daha kötü sonuçlar doğurur. Kazansa da kazanmasa da bu durum böyledir.

 

Gençlerimize kitap sevgisini çok fonksiyonlu cep telefonu sevgisinin önüne getirici işleri yapamazsak her zaman için eğitimin önüne ket vuracak popüler kültür ürünleri türer.

 

Şimdi kara kara düşünüyoruz Çayeli neden üniversiteye az öğrenci yerleştirdi? Üstelik Valilik tarafından “Eğitim İlçesi” seçilmesine rağmen. Ama bir ay sonra bu sorun da unutulur gider tekrar 2009 yılının temmuz ayına bu düşüncenin gölgesi düşer.

 

Üniversite mezunu bir genç mütevazi bir iş sahibi olduğunda: Bunun için mi okudun, okudun da ne oldu, bak falanca ticarete girdi senden daha çok kazanıyor

 

Eğitimi parasal kazanç ile bir görenlere, eğitimi etrafındakilere hava atmayla bilenlere, kim benim çocuk özel okulda okuyor diyenlere, özel üniversitede okusun da parasını veririz diyenlere, ilim makamlarını ele geçirip de ilmi kendi çıkarı için kullananlara;

 

Kim Allah’ın rızasını kazanmak için, öğrenilmesi gereken bir ilmi, sadece para, şöhret, itibar, makam gibi dünyalık şeylere sahip olmak için öğrenirse, o kıyamet günü cennetin kokusunu bile alamaz”. (Hadis-i Şerih-Mukaddime-23)

 

 

Eğitimi sadece bazı sınavların sonucunda elde edilen başarı olarak mı göreceğiz? Elbette hayır. Bir toplum düşünün orada sadece bir kişi eğitimli olsun geri kalanı cahil. Eğitimli kişi o toplumun delisi olmaz mı? “Rabbim ilmimi artır” (Taha 20) diye kaç gencimiz eğitimin gerçek manasının peşinden gidiyor.

 

Sorunu devlette, hükümette, müdürlüklerde veya öğretmenlerde aramak sorundan kaçmak demektir. Sorun içimizde. Önce biz toplum olarak, Çayeli insanları olarak çocuklarımızı neden okula gönderiyoruz sorusunun altını doldurmalıyız. Bununla beraber okuyup diplomasını almış gençlerimizi toplumdan nasıl dışladığımızı da ayrıntılı olarak düşünmemiz gerekiyor…