…Şehit Babası İsmail Bey,”çocuğumun valizi geleli üç yıl oldu. Onu hala açamadık” diyordu. Bir şehit eşi, Apo’nun yakalandığı gün günlüğüne oğlunun “bugün babamın günü” diye yazdığını belirtiyordu. Ahmet Fatıh Tekelioğlu günlüğünü okuyor; “hey günlük! Bugün çok sevinçliyim. Niye diye sormasan da ben söyleyeyim; Babamın katili Apo yakalandı. Bağırmak, bunu dünyaya duyurmak istiyorum. Hemen gidip bayrağımızı asalım günlüğüm…”

Sanık Abdullah Öcalan’ın, duruşma tutanağında ki ifadeleri; Yakalandığım günden bugüne kadar, işkence, kötü muamele ve her hangi bir kötü söze muhatap olmadım. Bundan sonra barış ve kardeşlik için yaşayacağım. Türkiye Cumhuriyetin de bu amaçla hizmet edeceğimi belirtmek istiyorum… (Saygı Öztürk, Apo olayının perde arkası, sayfa; 131)

Hafızalarımızı tazelemek için yukarda ki paragrafları yazımın girişi olarak seçtim! Terörist başı İmralı’da yargılandı ve idama mahkûm oldu… Karar dosyası TBMM ne gelecek ve idam kararı orada da onaylanarak, hüküm infaz edilecekti. Ama maalesef dosya ne meclise geldi ne de hüküm infaz edildi. Koalisyon hükümeti (DSP-MHP-ANAP) döneminde hukuk sistemimizden idam yasası çıkartılarak terörist başının ağırlaştırılmış muhabbet hapsine karar verildi…

Terörist başının yargılanmasının üzerinden koca bir on yıl geçti. Türkiye de konuşulmayanlar konuşuldu, yazılamayanlar yazıldı ve en nihayetin de geldiğimiz nokta da; bu ülkenin birliğine, dirliğine kast eden PKK teröristlerine devlet şefkatli kollarını açmaya hazırlanıyor!

Bunu nereden mi çıkartıyorum?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “tarihi fırsat” diye özetlediği ve “güzel şeyler olacak” diye hepimize umut verdiği tarihi sözlerini hatırladınız sanırım!

Şimdi de, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın en yakın çalışma arkadaşlarından olan Diyarbakır AKP milletvekili İhsan Arslan’a kulak verelim! “Abdullah Öcalan PKK’yı yönetiyor, örgütü de onun siyasal uzantısı yönetiyor. Taban üzerinde mutlaka bir etkisi var. Bunları yadsıyamayız. Hapiste olması bunları değiştirmez… Bana çok güçlü bir DTP yöneticisi dedi ki, hükümet veya devlet beni ikna eder, ben gidip milletvekillerimizi ikna ederim, onlarda tabanı ikna eder. En son Öcalan’ı ikna etmek gerekir. Ne kadar zor değil mi? Oysa en başta Öcalan kullanılmalı. Çözüm isteniyorsa, illa ondan geçer.”

Şu geldiğimiz noktaya bir bakar mısınız Allah aşkına…

Sanki gizli bir el, idam cezasının kaldırılmasından bu yana geçen zaman içerisin de ki her adımı hesaplamış ve bugün tahayyül dahi edemeyeceğimiz noktaya gelmemiz için plan ve programlarını yapmış gibi!

Bilmem dikkatinizi çekmiş midir ya da bundan sonra dikkatinizi çeker inşallah!  Büyük TV kanalları, haber bültenlerinde Apo canisi ile ilgili haber verirken “terörist başı” sıfatını da artık kullanmamaktadırlar. Çok yakında terörist başı ile ilgili, sayın ya da muhterem diye başlanan haberler görürsek şaşırmamalıyız!

Bu noktaya adım adım geldik. Hepimizin dilinde yıllarca pelesenk olan  “ülkenin bölünmez bütünlüğü” söyleminin yerini “ülkenin bölünebilirliği” noktasın da ki endişeli bekleyişimiz almıştır!...

AKP milletvekili İhsan Arslan’nın söyledikleri sizin için ne ifade ediyor bilemem, ama benim için ifade ettiklerini sizlerle paylaşmak istiyorum…

DTP(PKK) milletvekilleri ne diyormuş “bizim sözlerimiz önemli değil,bizi ikna etmeniz de, önemli olan,İmralı’da yatandır  Bu ifadelere göre çözüm çok kolay değil mi ne dersiniz?! Yıllardır Sayın Başbakan DTP milletvekillerini muhatap almıyor aynı şekilde sivil ve askeri bürokrasi de bu bölücü partinin milletvekillerini kaale almıyorlar. Zaten kendileri de ifade ediyorlar ki; bizim liderimiz Türkiye Cumhuriyetinin yargıladığı ve ömür boyu hapse mahkûm ettiği hatta asmaya cesaret edemediğiniz Abdullah Öcalan’dır! Demek ki, devlet hukuk sistemimizden Avrupa Birliği sevdası uğruna kaldırdığı “idam yasasını  yeniden sisteme dahil ederse sorun kökünden çözülmüş olacaktır!... Bu söylenilenler büyük bir aldatmaca değilse, devletin bir an önce harekete geçmesi gerekmez mi?

Bu hükümet buna cesaret edebilir mi bilemem! Ama bildiğim ve inandığım bir şey var ki; devlet gücünü elinde bulunduranlar, şehit yakınlarının gözyaşlarını, acılarını ve yaşadıkları kırgınlıklarını, beş para etmez “terörist başı”na feda edebilmişlerdir!

Gerekçelerine de her dönem kılıf bulabilmişlerdir! Bunun adı bazen, könjektür olmuş, bazen reel siyaset şimdilerde de, bu ülkeyi idare edenler, yıllarca Kürt halkına karşı asimile politikaları uygulayarak bugün ki sonucun oluşmasının müsebbibi eski hükümetler olmuştur diyerek, milletimizin beklentilerine tamamen zıt politikalar üretmiştir ve üretmeye devam etmektedir…

Büyük Devlet olmanın gereklerini yerine getiremeyen yönetim kadroları, sen-ben kavgasına mahkûm ettiler milletimizin geleceğini… Ve şehit ailelerinin hüznüne hüzün katarcasına “terörist başına” İmralı da rahat edeceği konforu hazırlamakla da meşguller! Belki de bir sonra ki seçimde Millet Meclisine hazırlıyorlar “terörist başını” ne  dersiniz?!

Görüşmek üzere, Allaha emanet olun…