Uzun zamandır Anadolu Coğrafyasında aynı kaderi paylaştığımızı, aynı vatanın evlatları olduğumuzu millet olarak neredeyse unutmuştuk!

Milletin, hepimizin bildiği klasik bir tanımı vardır, o da şudur;

“Kederde ve tasada, neşede ve kıvançta birlik olan insan topluluğuna millet denir...”

Yaşadığımız tarifi imkânsız büyük acılara sebep olan deprem; ‘‘kederde ve tasada’’ millet olarak birlikte olduğumuzu bir kez daha bize yeniden hatırlatmıştır.

Türkiye, 6 Şubat 2023 sabahı deprem kâbusuyla güne uyandı.

Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde 6 Şubat gece saat 4.17'de 7,7 ve Elbistan ilçesinde saat 13.24'te 7,6 büyüklüğünde deprem tüm Türkiye ile birlikte Dünyayı da ayağa kaldırdı.

Deprem, Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da büyük bir yıkıma yol açtı.

Depremin vurduğu bir başka yerde Türkiye’nin sınırına yakın olan Suriye’nin sınıra yakın bölgeleriydi.

Her iki deprem sonrası binlerce insan göçük altında kaldı.

Binlercesi maalesef kaybedildi.                   

Arama kurtarma ekipleri zamanla yarışarak günlerce göçük altından insanları kurtarmak için seferber oldular.

Türk milleti bugün, genç/ihtiyar, şehirli/köylü, zengin/fakir hep birlikte ağlıyor!

Yıkılan şehirlerin, ilçelerin, köylerin enkazının başında kaybettiğimiz canların yasını tutuyor.

Anadolu Coğrafyasının tüm köylerinden, beldelerinden ve şehirlerinden deprem bölgesine insanlar akın akın yardıma koştular, koşmaya devam ediyorlar.

Merhum Galip Erdem’in;

"Milletlerin hayatında öyle zamanlar olur ki, adeta her şey susar, yalnız "Vatan, Millet, Sakarya" konu­şur" ifadesindeki hakikate uygun düşen bir şuurla, Milletimiz, kulağını her türlü olumsuz seslere tıkayarak ayağa kalktı büyük bir özveri ile deprem bölgesine koştu.

Kim ne derse desin!

Devletin zaaf gösterdiği noktaları kapamaya çalışan büyük Milletimizin kendisi idi.

Depremin hemen sonrasında, arkasına dahi bakmadan deprem bölgesine akın etti.

Bu asıl davranışından dolayı;

Milletimizin depremin hemen sonrası muhteşem ayağa kalkışını tarihe not düşüyorum!

Şunu bir kez daha güçlü bir şekilde yeniden görme imkânımız oldu.

Allah, Türk Milletine hadsiz ve hudutsuz bir merhameti, kahramanlığı ve fedakârlığı nasip etmiştir! 

Fedakâr milletimiz; siyasi partiye olan bağlılığını, şehir aidiyetini ve futbol taraftarlığının fanatizmini elinin tersiyle bir kenara iterek deprem duyulur duyulmaz yardıma koşmuştur.

Birlikte güçlüyüz duygusunu yaşayarak millet olmanın gereğini bir kez daha yerine getirmiştir.

Milletimiz; sosyal medyada olumsuz paylaşımlar yapanlara, kaos tacirlerine kulak asmadan “meydanı boş bırakmamış” hızlı bir şekilde on ilimizde meydana gelen depremin yaralarını sarmak için canla başla çalışmaya başlamıştır.

Yakından tanıdığım birçok insan deprem bölgesine gitti.

Onların bir kısmı ile bire bir konuştum deprem bölgesinden.

Özetle söyledikleri şuydu;

“Çok büyük yıkım var, insanlar göçük altında kurtarılmayı bekliyorlar.

Dünyanın dört bir tarafından arama ve kurtarma ekipleri burada bizlerle omuz omuza çalışıyorlar.

Şehirlerimiz hayalet şehirlerine dönmüşler.

Buna rağmen halkımız “sabırlı ve soğukkanlı” olmaya devam ediyor.

Sağdan soldan kötü niyetli insanların ve bazı siyasetçilerin ham konuşmalarına bakmadan;

Bu yarayı hep birlikte el ele vererek saracağız…”

“6 Şubat 2023” tarihi Anadolu Coğrafyasındaki “Türk Tarihinin” akışını birçok noktadan değiştireceğine inanıyorum!

Özellikle bu tarihin; depreme dayanıklı kurulacak şehirlerin başlangıcının bir miladı olarak gördüğümü söylemeliyim.

Bundan sonra inşaatların yapımı, denetimi ve kullanma izni ülkemizin en önemli ve en hayatı meselelerinden birisi olacaktır.

Milletin zorlamasıyla; Siyasetin, STK’ların ve Kamu kurumlarının kendilerine çeki düzen vereceklerine inanıyorum.

Siyasetin sadece bir görüş olduğunu ama bizim kardeşliğimizin her şeyin üstünde olduğuna olan inancımız yaşadığımız bu acılardan dolayı daha da pekişmiştir.

Bu yüzdendir ki; insanın bir yanı ağlarken, öbür yanının maalesef gülemediğini de görmüş olduk.

Deprem; bulunduğunuz makamın, paranın pulun ve şöhretin hiçbir anlamının olmadığını bir kez daha bize hatırlatmıştır.

Ve tabii en önemlisi de; yaşadığımız bu büyük acıdan sonra, birlikte her sorunun üstesinden gelebiliriz düşüncesi bir kez daha bire bir tezahür etmiştir.

Son olarak iki noktaya da dikkat çekmek isterim.

Deprem bölgesine yapılan yardımlar üzerinden kutuplaşmayı körükleyenler ile gönüllü kuruluşları ve gönüllü insanları itibarsızlaştırmaya ve ötekileştirmeye çalışanları ne Allah ne de tarih affedecektir.

Rabbimize duamızdır;
Böyle büyük doğal afetlerden, her türlü musibetlerden; dünyamızı, vatanımızı, milletimizi, ailemizi ve sevdiklerimizi korusun inşallah.
Depremde kaybettiğimiz insanlarımıza Allah rahmet eylesin.
Yaralılarımıza acil şifalar dilerim.
Türk Milletinin başı sağ olsun.

Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun…