Biz Rizeliler Çaykur Rizespor’un ve ya doğduğumuz ilçenin futbol takımının maçlarını izlerken müthiş bir heyecan duyarız.

Özellikle bizden önceki kuşaklar ve 90’li yıllara kadar Rize’de doğup, okula giden, toprak sahalarda top peşine koşan kuşaklar bu takımlarımızın maçlarını izleyerek büyüdüler.

Birçoğumuz ilçemizin amatör takımında futbol oynamak için seçmelere katıldık, seçmeleri kazanıp forma giyenlerimiz kendisini gururlu ve mutlu hissetti.

Bende çok sevdiğim Çayelispor’un formasını giyme şerefine nail olanlardanım.

Tabii, ilçe takımlarında forma giymenin her genç için bir başka amacı daha vardı; o da bir gün ilimizin takımı olan Rizespor’un “çay armalı” “mavi- yeşil” formasını giymekti.

Bahsi geçen yıllarda Rize’nin her ilçesinden birçok delikanlı çok sevdikleri Rizespor’un mavi yeşil formasını giyme şerefine kavuştular.

Sahaya çıkan on bir futbolcusu ile birlikte tüm yedeklerinin Türk oyunculardan oluşan Rizespor’un o yıllardaki kadrosunda birçok Rizeli oyuncu ter dökmüştür.

Şehrimizin sokak ve caddelerinde yüz yüze geldiğimiz, selam verdiğimiz, antrenmanlarda kaçan toplarını koşup alıp getirerek, sevinçle kendilerine verdiğimiz, Rizemizin il ve ilçe takımlarında oynayan bütün futbolculara karşı çok fazla yakınlık ve saygı duyardık.

Rize ilinin her bölgesinden ilinin takımı olan Rizespor’da oynama başarısı gösteren oyuncuların bir kaçını makalemin hemen başında zikrederek yâd etmek, sizlere hatırlatmak isterim.

İşte, Rizespor’a futbolcu olarak hizmet eden ve hepside Rizeli olan oyuncularımızdan bazıları şu isimlerdi…

Şenol Birol, Hüseyin Hemşinlioğlu, Oktay Çevik, Hüsnü Kürkçü, Hasan ve Muharrem Vezir, İsmail Muhammet ve Halil İbrahim Yılmaz(Börekçi), Coşkun Yelkenci, Abdullah Avcı, Şenol Bayraktar, Cesarettin Alptekin, Gürbüz Yelkenci, Hasan Fehmi Durmuş, İsmail Demirci, Ziya Günaydın, Hakan Tecimer, Kemalettin Şentürk, Yüksel Yelkenci, Besim Koçal, Mehmet Ali Karaca, Kadir Engin, Kazım Rakıcı, Ümit Ozan Kazmaz, Fahri Tatan, Yücel ve Can Yelkenci, Muhammet Köseoğlu, Mustafa Yılmaz…

Rizeli aştırmacı yazar ve aynı zamanda müzisyen olan, tam bir memleket sevdalısı, sevgili “Mehmet Tahsin Tansu” kardeşimin, 1968- 2022 yılları arasındaki yaşanmış olaylardan derleyerek yazdığı “Rizespor Maç Hikâyeleri” kitabını elime alıp okumaya başladığımda, zihnimden “Rize Atatürk Stadında” izlediğim ve oynadığım maçlar geldi geçti.

Kitabın sayfalarında gezinirken çıplak gözle izlediğim birçok maça rastladım.

İnanın bu hikâyeleri okurken tüylerim diken diken oldu.

Kitabı bitirince benimde birçoğunu “Rize Atatürk Stadının” toprak sahasında izlediğim maç hatıralarından bir ikisini sayfanın müsaade ettiği kadarıyla yazmaya karar verdim.

Sevgili Mehmet Tahsin Tansu kardeşimizin büyük bir titizlikle araştırıp yazdığı hatıraları okurken ve sizler için kaleme alırken, içimdeki duygularımın hüzünle karışık bir ruh haline büründüğünü de söylemek isterim.

Mehmet Tahsin Tansu kardeşimizin yazmış olduğu kitaptan, ilk maç hatırası olarak kaleme alacağım hatıra, benim, hatta neredeyse tüm Çayeli’nin maça gelip izlediği, yakın zamanda kaybettiğimiz sevgili “Ağabeyimiz Şenol Bayraktar”ın stoper olarak oynamasına rağmen takımın tüm kalecilerinin sakat olması nedeni ile kaleye geçtiği “Rizespor-Petrol Ofisi” maçıdır.

28. 10. 1984 tarihinde Rize Atatürk Stadında 2. Ligde oynanan bir maçtı.

Rizespor’un Hocası merhum Cesarettin Alptekin’di.

Sezona iyi başlayan Rizespor, ilk dokuz haftada beş galibiyet, üç beraberlik, bir mağlubiyetle ligde lider durumdaydı.

Birinci kaleci olan Sinan bir hafta önce Sivasspor maçında sakatlanmıştı.

İkinci kaleci olan Besim’de maçtan bir gün önce sakatlanmış, üçüncü kaleci olan Adil’in lisansı hala çıkmamıştı.

Yöneticiler, teknik ekip kara kara düşünmeye başlamıştı.

Yapılan değerlendirmelerden sonra kaleye güçlü fiziği olan defans oyuncusu Şenol Bayraktar’ın geçmesi kararlaştırıldı.

Futbol tarihinde neredeyse görülmeyen bir olaydı bu durum.

İlk defa kaleci olmayan bir oyuncu “maça kalede başlayacaktı.”

Petrol Ofisi takımı bu durumu biliyordu.

Sağlı sollu ataklarla Rizespor kalesine geliyor, mesafe tanımaksızın şutlar atıyordu oyuncuları. 26. Dakikada Sedat II isimli oyuncunun sert şutunu Şenol çıkarmıştı.

Fakat rakip bir türlü gol atmayı başaramamıştı.

Karşılaşmanın 38. dakikasında Hüsnü’nün ortası forvet oyuncumuz Turgut’un önüne düştü, topa vurmak üzere iken Petrol Ofisinin kalecisi Tevfik’in müdahalesi ile yerde kaldı. Hakem tereddütsüz penaltı noktasını gösterdi. Topun başına geçen Mehmet Hacıömeroğlu penaltıdan golü attı.

İkinci yarı karşılıklı ataklarla geçmeye başladı.

Karşılaşmanın son dakikalarında Petrol Ofisi oyuncularından Ayhan, kaleci Şenol’la karşı karşıya kaldı fakat kalecimiz golü önledi.

Bu maç Rizespor için bir kırılma maçı da oldu aynı zamanda. 1. Lige çıkmak konusunda özgüven geldi takımımıza ve sezon sonu şampiyon olarak birinci lige çıkmıştı.

Şenol Bayraktar’ın kaleci olarak oyuna başlaması bugün bile konuşulan “Rizespor Maç Hikâyeleri” arasında yerini almasının yanında, takımı şampiyon yapan Rizelinin öz evladı olan on beş oyuncunun da o sezon takımın kadrosunda yer almasıydı.

Yazacağım ikinci “Rizespor Maç Hikâyemiz” bugün dahi tüm Türkiye’nin unutamadığı Sakaryaspor ile Rizespor’un 22.05. 1988 yılında oynadığı 1. Lig karşılaşmasıdır.

Rizespor, 1. Ligdeki 5. sezonunda, ligde kalma yolunda kazanılması gereken çok önemli bir maça çıkacaktı. Ligin 36. haftası itibari ile lige veda edecek takımların üçü belli idi.

Bu takımlar, Zonguldakspor, Gençlerbirliği ve Kocaelispor’du.

Son düşecek takım Rizespor ya da Denizlispor olacaktı.

Rizespor karşılaşmasından dört gün önce “Türkiye Kupasını” kazanan Sakaryaspor, yorgun olarak ve kupa rehavetiyle maça çıkmıştı.

Ev sahibi maça hızlı başladı ve 15. dakikada Ümit’in attığı kafa golü ile öne geçti.

İlk yarıda başka gol olmadı.

İkinci yarının 55. dakikasında Hasan Vezir kaleci Neşet’i de çalımlayarak Rizespor’un golünü attı.

64. dakikada Oğuz’un pasını iyi değerlendiren Serdar Sakaryaspor’u tekrar öne geçirdi.

Rizespor’un eski oyuncusu Sinan, 71. dakikada Sakaryaspor’un 3-1 öne geçtiği golü atmıştı.

Golden sonra ataklarını sıklaştıran Rizespor, Metin’in serbest vuruşu sonrası, Muharrem Vezir önüne düşen topu ağlara göndermiş ve durumu 3-2 yapmıştı.

Bu gol adeta Rizespor’un maçı kazanması için çok büyük moral olmuştu.

Turgut’un pası ile ceza sahasına giren Muharrem bir kez daha topu filelere göndererek durumu 3-3 yapmıştı.

Maçın 89. dakikasında maçın yıldızı olan Muharrem bir kez daha sahneye çıktı.

Sol taraftan ceza alanına giren Muharrem, kaleci Neşet’in sağından topu filelere gönderdi.

Bu golle birlikte Sakarya Atatürk Stadındaki Rizespor taraftarları, yedek kulübesi ve Türkiye’nin dört bir yanında maçı televizyonlarda izleyen Rizeliler büyük bir sevinç yaşadılar.

Bu sonuçtan sonra ligde kalma umutlarını son maça taşıyan Rizespor, son maçını da alarak ligde kalmayı başarmıştı.

Bu maç “Türk Futbol Tarihinde” hafızalara kazınan bir maçı olarak da tarihteki yerini almıştı.

Geçen yıl Çaykur Rizespor Süper Ligden düştü, tüm Rizeliler olarak çok fazla üzüldük.

Bu sezonun ilk yarısı fena geçmedi diye düşünüyorum.

İkinci yarıda bir iki takviye ile yeniden süper lige çıkması için takımımıza destek olmalıyız.

Yıllar önce bir alt ligden süper lige çıktığında, “Çaykur Rizespor’u” lig yarışında motive etmek için yazdığım yazının başlığı şuydu; “Yağmurun Memleketine Şampiyonluk” yakışır.

Bugünde aynı temennide bulunuyoruz!

Çünkü,  Çaykur Rizespor, şehir olarak, taraftar olarak süper lige çok yakışıyor.

“Rizespor Maç Hikâyeleri” isimli eseri Rizespor’un tarihine kazandıran sevgili hemşerimiz “Mehmet Tahsin Tansu” ya tüm Rizeliler adına teşekkür etmeyi bir vazife bilirim.

Her Rizespor sevdalısı Rizelinin alıp okumasını da hararetle tavsiye ederim.

Son olarak şunu ifade etmek istiyorum;

Çaykur Rizespor’a olan sevgimiz ve desteğimiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada her şartta devam etmelidir diye âcizane tavsiyede bulunuyorum.

Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun…