Sevgi, sözlüklerde “İnsanı bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu” olarak tanımlanırsa da, bu tanımın yetersiz ve yüzeysel olduğunu söyleyen birçok yazar, sevginin tam anlamıyla tanımlanamayacağını düşünmektedir.

         Sevgi denildiğinde genellikle akla ilk önce, iki karşı cins arasındaki duygusal çekim gelmekteyse de, aslında sevgi, yöneldiği hedefe (sevgiliye duyulan sevgi, Allah sevgisi, vatan sevgisi, ana-babaya duyulan sevgi, çocuğa duyulan sevgi vs.) ve biçimlerine bağlı olarak büyük bir çeşitlilik göstermektedir. Şefkat, merhamet ve fedakarlık sevginin farklı kılıklardaki yansımalarıdır. Sevgi yalın anlamıyla bir duygu ve heyecan türüdür. Sevgi, insanın bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermesine denir. Bir başka tanıma göre de “sevgi, öğrenilen duygusal bir tepkimedir.”

         İbn Arabî Hazretlerine göre sevginin tanımı yapılamaz. Sevgi ancak tadılır. Tadan kişi de sevginin ne olduğunu yeterince anlatamaz. Aynı zamanda sevgi evrensel bir duygudur. Annenin çocuğunu sevmesi, eşlerin birbirlerini sevmesi, ilâhî bir sır olarak, gayesi “bir tenle bir teni, bir canla bir canı kavuşturmak” olan sevginin evrenselliğine en güzel örnektir. Aynı zamanda İbn Arabî sevgi için, “Sevgi seveni sevilene bağlayan bir bağdır ve sevgi sevenin var oluşudur” der..

        Yukarıdaki sevgi tanımlarından yola çıktığımızda günümüz gençlerinin sevgiye ne kadar muhtaç olduklarını çok daha iyi anlayabiliriz.Çünkü günümüz gençleri, sevgi denince genellikle karşı cinse duyulan kuvvetli bir his,duygu olarak anlamaktadır.Sadece karşı cins olarak düşünülen sevgi,eksik ve yetersiz kalır.

       Gençlerin sevgi konusunda son derece yetersiz olduğunu  ve sevginin çok az bir kısmıyla yetinmek zorunda kaldığını yakinen görebilmekteyiz.Ailelerinden yeterince sevgi göremeyen gençler,eksikliğini hissetlikleri sevgiyi,ya karşı cinste veya kendisine yakın ilgi gösteren herhangibirinde aramaktadırlar.

       Ailelerinden sevgi yerine şiddet gören gençlerin birçoğu ise,sevgiden nefret edebilmekte,asla hiç kimseyi sevmemeye ve duygusal bir bağ kurmamaya gayret göstermektedirler.Şefkat,merhamet duygularını ailelerinden göremeyen gençlerin bir kısmı,şefkat adı altında kendisine yakın ilgi gösteren çok kötü niyetli kişilerin tuzaklarına düşmektedirler.

       Allah sevgisinden uzak kalan gençler,ailelerindende sevgi görmeyince toplum açısından büyük zararlara yol açmaktadırlar.Her türlü kötü alışkanlık,kötü insanlarla birliktelik ve bu durumun sonucu olarakda kendine ve toplumun birçok ferdine büyük zararları ortaya çıkartmaktadır.Sokak çocukları,serseri çocuklar,ipsiz,sapsız çocuklar diye tabir edilen gençlerin aslında özünde çok iyi oldukları konusunda hiçkimse şüphe etmesin.Onları bu hale getirenler utansın,utanmalıdırda.Bu durumun ortaya çıkmasında hepimizin sorumluluğu vardır.Hiç kimse benim ne sorumluluğum var ki dememelidir.Herkes elini taşın altına koymalıdır.Üzerine düşen vazifeyi yerine getirmelidir.

      Günümüz ilköğretim ve lise gençlerinin sevgiye bakışları konusunda sosyolojik  ve psikolojik olarak bir değerlendirme yapacak olursak ,maalesef sonuç büyük çoğunlukla iki cinsin birbirine karşı duyduğu ve hissettiği kuvvetli bir bağ  olduğu ortaya çıkacaktır.Ayrıca gençlerin bir kısmındada sevgi açlığı olduğu görülmektedir.Sevgisiz büyüyen öğrencilerin bir kısmı özellikle lise çağlarında,sevgi kılıfına bürünmüş pislik karakterliler tarafından kandırılmaktadır.Şefkat gösterme adı altında,o masum çocuklara büyük tuzaklar kurmaktadırlar.

       Allah ve vatan sevgisi ,bin yıldır bu topraklarda yaşayan insanların yüreklerinde buram buram hissettiği bir duygudur.Lakin yakın zamanda gençlerimizin  hızlıca bu sevgilerden uzaklaşmaya başladığını görmekteyiz.Bu durum yüreklerimizi dağlamaktadır.Nasıl olurda Anadolu gibi sevgi tohumlarının ekildiği ve sevgiden başka bir şey tanımayan bir medeniyetin çocukları ne olduda kutsal değerlerinden uzaklaşmaya başladı.

      Ana-baba sevgisi bizim milletimizin en önemli ve belirgin hasletlerinden birisidir.Yüzyıllardır bizim insanımız ana-baba sevgisi ve saygısı sayesinde ,şimdilerde biraz bozulsa bile hep örnek bir aile özelliğini sürdürmüştür.Birlğimizi,beraberliğimizi bozmak isteyen dahili ve harici güçler çok iyi biliyorki Türk aile yapısı sağlam kaldığı müddetçe istediklerini tam olarak gerçekleştiremeyeceklerdir.Bu nedenle bütün çabaları aile içinde sevgi ve saygıyı yok edip,aile içerisinde şiddetin,nefretin olduğu ve bu durumun sonucundada büyük toplumsal faciaların yaşanmasını sağlamaktır.

      Dost sevgiside bir başkadır bizim milletimizin.Muhabbet,dostluk,arkadaşlık kavramlarına çok değer verilir.Şarkılarda,türkülerde hep dostluktan söz edilir.

     Sevdalarımızda bir nezaket ve incelik  vardır.Sevginin ve aşkın kutsal olduğuna inanılır bu topraklarda.

     Geleceğin  aydınlık olmasını istiyorsak  çocuklarımızdan gençlerimizden  sevgimizi esirgemeyelim.  Sevginin  her çeşidini  öğretelim onlara. Kendilerinin  değerli olduğunu  sevildiklerini hissettirelim. Biz sevgi zengini bir milletiz. Neden gençlerimiz sevgi  yoksunu olsunlar.

      Yüzyıllar öncesinde  Sevgili Peygamberimiz ve Şeyh Edebali  sevgi ile ilgili ölçüyü ne güzel ifade etmişler…

      Amellerin en hayırlısı ,sevdiğini Allah için sevmek, buğzettiğine de Allah için buğzetmektir. – Hz. Muhammed(s.a.v)

     Her şeyin ortası makbuldür, sevginin de. Sevdiğini gereğinden fazla sevmeyesin. Sevgini de, sadece yüreğinin eline ermeyesin. En çetin imtihan “sevgi”yle olanıdır. “Kişi ne kadar bahadır olsa da, muhabbete tuş olur.” diyen atanın sözünü aklından çıkarmayasın. Böyle imtihan olmamak, istikbalde neslinden utanmamak için gecelerin bağrında, seherlerin aydınlığında duaya durasın. Senin ideallerin ve geleceğe dair hedeflerin var oğul. – Şeyh Edebâli

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Allaha emanet olunuz