Kendim mi bildim bileli ne seçim tahmini ne de her hangi bir spor müsabakasının sonucu nu bilebilme gibi bir lüksüm olmadı hiç!..

Gerçi seçim sonuçlarını bilme işi anketçilerin görevi!..Ve bu referandum da onlarda bayağı çuvalladılar. Ben daha çok analiz yaparak, olması gerekenler üzerinde fikirlerimi sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. Bunu yaparken, doğal olarak da okuyucu savunduğum fikirlerden yola çıkarak sonuçlar düşüncelerimin aksine cereyan edince soruyor, siz yine kaybettiniz!

Aslında gerek maç sonuçları gerekte seçim sonuçları üzerinde ki itirazlarım sağlam gerekçelere dayanmakta ama kazanan her zaman haklıdır mantığıyla hareket eden muhataplarımıza söz anlatmakta bir o kadar zor olmakta!..

Seçime dair analız yapmak için çok zamanımız var ben genel hatlarıyla bu seçimden ne anlamak gerekir kısaca onun üzerinde durmak istiyorum…

Öncelikle CHP ve MHP  bu referandumda oy kaybetti safsatasının gerçek olmadığını belirtmek istiyorum. Son seçimler baz alındığında iki partinin toplam oyu % 36 idi, bugünse hayır bloğun da yer alan seçmenin % 42’si hayır oyu vererek bu iddiaları ortadan kaldırmıştır..

Kürt seçmenin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde oylarını blok halinde AKP ye vermesi,Sayın Başbakanın CHP ve MHP’ni suçlayarak ifade ettiği siz DTP ile aynı saftasınız iddiasını çürütmüştür!..

Bu şu demektir de aynı zamanda, o bölgelerde CHP ve MHP artık hiç yoktur ve bu partiler kendilerini sorgulamak zorundadır o bölgede ki seçmeni yeniden nasıl kazanırız diye…

Bu referandumun bence en önemli sonucu şudur ki; Tayyip Erdoğan ve dolayısıyla AKP’nin artık hiçbir mazereti kalmamıştır bundan sonrasına dair!

Artık Sayın Başbakan sekiz senede yapamadıklarına mazeret üretemeyecektir…”Yaptırmıyorlar” sözü artık tarih olmalı bundan sonra!

Başbakana düşen bir önemli görevde, referandum boyunca toplumu kutuplaşmaya götüren demeçlerden uzaklaşarak daha kucaklayıcı bir tavırda bundan sonrası için politikalar üretmesi olmalıdır…

Bu referandumun asıl kazananları cemaat şuuru ile hareket edenlerdir de aslında! Cemaatler vasıtasıyla halkın üzerin de müthiş bir “din” baskısı vardı benim gördüğüm kadarıyla! Öyle ki; bazen okyanus ötesinden bazen de içerde ki cemaat önderleri vasıtasıyla halkımızın dini duyguları sonuna kadar istismar edilmiştir…

Kimisi, referandum da kullanılacak bir oyun on Uhud savaşına denk olduğunu söyleme cüretinde bulunmuş bir başkası da, evet oyu verenlerin faziletli kimseler olduğunu ama hayırcıların faziletsiz kişiler olduğunu hem de Yüce Kitabımızdan ayetler okuyarak izaha kalkmıştır! Bu kişilerden  şahsen hakkımı öteki dünyada alacağıma inanıyorum!...Bu ülkenin yarısına yakınını faziletsiz kişiler olarak adlandırmasının bu dünyada olmasa dahı elbette öteki dünyada bir karşılığı olacaktır!

İktidar yalakası medyamızın bu referandum sürecin de takındığı tavır trajikomiktir! Özellikle Başbakanı davet ettikleri programlarda tam  biat ederek,gazetecilik görevinden çok bir partili gibi davranabilmişlerdir! O kadar ki; Sayın Başbakanın bile bu durumdan rahatsız olduğunu düşünmekteyim! Sorması gereken soruları sormayan gazetecilerin ve tv programcılarının olduğu bir ülkede demokrasiden nasıl bahsedebiliriz bu ayrı bir yazı konusu kanımca…

Medyanın bu denli kendisini bir partiye karşı sorumlu ve hizmetkâr adl ettiği bir ortamda neyi oylayacağını zaten bilmeyen sade vatandaşın “evet” dışında başka bir seçeneğinin de olmadığını düşünüyorum!

Kara Propaganda başlıklı yazımda şöyle demiştim referandum öncesi ”Nihayetinde iktidarın ve yandaşlarının bu referandum sürecince uyguladıkları “kara propaganda” halk nezdinde karşılık bulacak mi hep birlikte göreceğiz”

Çıkan bu sonuç Milletimize hayırlı olsun demekten başka bir şey demek de elimden gelmiyor doğrusu…Umarım sayın başbakan bu sonucu iyi analiz eder ve Milletin bölünmez bütünlüğü noktasında ki hassasiyetlerine uygun politikalar üretir aksi taktirde her gün Ülkemizin bir bölgesinde yapılan “ ayaklanma provaları” sonuç alacak noktaya gelir!...

Görüşmek üzere, Allaha emanet olunuz…