Bu memleket “16 yıllık Ak Parti iktidarı” sonucu hala ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarla boğuşuyorsa bunun sorumlularını sakın uzaklarda aramayalım!

Bugün ülkemizin içinde bulunduğu durum her vicdan sahibi gibi beni de derinden düşündürmekte ve üzmektedir…

Öyle şeyler yaşıyoruz ki; adına ne dersek diyelim, neresinden bakarsak bakalım geldiğimiz nokta çok düşündürücüdür.

Ama rica ediyorum, hiç olmazsa bu defa şunu yapmayalım!

Bugün ki ekonomik karmaşayı diğer başımıza geldiğine inandığımız bütün olaylarda olduğu gibi “dış komplo teorileriyle” izah etmeye kalkmayalım!

Bir kez daha siyasallaşmadan, siyasi olaylara bir pencere açmak ve oradan insanımızı bu olup bitenler karşısında ki tavrını nasıl gördüğümü izaha çalışacağım…

İktidarıyla ve muhalefetiyle bugün siyasi arenada söz söyleme durumunda olanların Ülkemizin meselelerine bakış açıları maalesef sen-ben kavgasının dışına fazlaca çıkmıyor. Vatandaşımız takım tutar gibi parti tuttuğu için bunun farkında da olamıyor!

Bu ülkenin insanının en güzel yaptığı iki şeyden birisi, kendi haklarını savunurken aslan kesilmesi ama sıra ülkenin haklarını savunmaya geldi mi, gönül verdiği partinin liderinin ya da sözcülerinin üzerinden durumu izah etmeye kalkıyor olmasıdır.

Bu durum derin bir çelişki ortaya koyuyor tabii. En zavallımız bile kendimizle ilgili olan bir haksızlığa aslan kesilirken; yetki verdiğimiz iktidarların başarısız olmalarını izah ederken ki sığındıkları gerekçelere işimize öyle geldiği için hemen inanırız!

Ülkenin bunca sorunu varken, gündemi nelerin işgal ettiğini hep beraber görüyor ve yaşıyoruz.

Şunu açıkça ifade edebilirim. Sıradan siyasetçilerin kendilerini dev aynasında görmeleri ve vatandaşımızın da gündelik menfaatlerini düşünmesi sonucu, ülkemizin sorunlarının gün geçtikçe kangren haline dönüşmesi kaçınılmaz olmaktadır!

Siyasetçi oy isterken başımızın tacıdır…

Seçilince de keza öyle…

Fakat ne yazık ki; iş onların yaptıkları yanlış icraatı sorgulamaya gelince düşündüğümüz ve biat ettiğimiz tek şey onların bir bildiği var noktasındaki pervasız tutumumuzdur!

Bu ülkenin insanı kendisini nasıl mecbur hissediyor seçtikleri siyasetçilerin yanlışlarını savunmaya, işte bunu benim aklım bir türlü almıyor!

Öyle ki; Milletin vekili olmanın getirdiği sorumluluğun farkında olmayan milletvekiline gösterdiğimiz hoşgörünün binde birini bile etrafımızdaki dostlarımıza göstermekten uzak tutumun içine girmişiz!

Bu durumun müsebbipleri elbette siyasiler olduğu kadarda bizleriz de!

Dış komplolar, onların uzantıları olan yerli işbirlikçiler hikâyesini ben yıllardır duyarım ve acı acı da gülerim!

İster siyasi olaylar isterse başka her hangi bir mesele olsun sorumluluklarımızdan kurtulmanın tek yolunun “komplo teorileriyle” izahı mümkün olabilmektedir ülke insanının büyük bir bölümü için!

Bizler böyle düşününce de, siyaset çözüm üretmek yerine sorun üretmeye ve sorunun kaynağını başka yerlere ihale etmeye devam etmektedir!

Biz de Millet olarak her defasında bu sıradanlığın ağına düşerek, siyasetçileri sorgulamak yerine hedef gösterdikleri “dış güçler” yâda “iç güçler” yaptı palavrasının parçası haline gelebilmekteyiz.

Unutmayalım ki; Tarihin çöplüğü komplo teorileriyle doludur!

Onun için bizim dışımızdakilerin ne düşündüğünden ziyade birazda kendimiz olmayı başarabilmeliyiz artık. 

Bir kez daha ifade ediyorum…

Eğer bizim ferasetimiz,

Tarih şuurumuz,

Kendimize olan güvenimiz,

Milletimize olan bağlılığımız,

Ve en nihayetinde, geleceğe olan ümidimiz, şuur noktasında değilse bilmeliyiz ki; iktidar edenlerin kendi icraatları sonucu yaptıkları her türlü hatayı bugün ki gibi komplo teorileriyle “örtbas etmeye” kalkarız!

Bu tavrımızla siyasetçinin ekmeğine yağ sürerken maalesef bunun sonucu olarak da inancımızla tenakuza düşeriz!

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…