Askerdeydim ve Ramazan ayına girmiştik,usta birliğine yeni katıldığımız için arkadaşlarla içli dişli olamamıştık henüz.Görev yerimiz kazan dairesiydi ve koca Levazım Maliye Okulunu ısıtmakla uğraşıyorduk…

El arabalarıyla kömür çekerken arkadaşlar Ramazanın ruhuna uygun sohbetler ediyorlardı!  Yaklaşık on arkadaş vardık ve içlerinde oruç tutan sadece benim! Dedim ya arkadaşlar Ramazanın ruhuna uygun konuşuyorlardı diye..arkadaşlar konuşurken kulak misafiri oluyordum ama kulaklarıma da inanamıyordum doğrusu.Alevilik üzerine konuşuyorlardı,özetle Alevilerin oruç tutmadıklarından,namaz kılmadıklarından ve bura da bahsetmekten hicap duyacağım kulaktan dolma bilgilerle Alevileri kendilerince sorguluyorlardı.Yalnız içlerinden bir arkadaşımız bu konuşmalara hiç katılmıyor sadece dinlemekle yetiniyordu.Neyse ben bu izandan ve ahlaktan yoksun sohbete müdahale etmek zorunda kaldım ve arkadaşlara  dilimin döndüğünce gerçekleri ifade etmeye çalıştım…O an için en gerçek olan şey,Ramazan ayı olmasına karşın oruç tutmadıklarını ve gıybet yaptıklarından söz ederek yaptıklarının ,ne insanlıkla ne de Müslümanlıkla bağdaşmadığını izah etmeye çalıştım…

Neyse akşam olmuş ve yat komutu gelmişti! Uyumaya çalışıyordum,tam o sırada bir el omzuma dokundu.Kalktım baktım,elini bana uzatmış,ben Erhan Kaya tanıştığımıza memnun oldum diyen ,gündüz hiç konuşmadı dediğim arkadaşla yüz yüze geldim.Bana dedi ki;ben Sivas İmranlı’danım ve Aleviyim ama arkadaşların anlattıkları şeyler çok zoruma gitti sen devreye gırdın ve anlattıklarınla yüreğime su serptin.O gün den sonra Erhan kardeşim benim en iyi dostum oldu ve bu kardeşim benim çok sevdiğimi bildiği Necip Fazıl’ın Sakarya türküsü isimli şiirini ezberledi,Cuma günleri Kağıthane de ki Sadabat Camiin de Cuma namazları kıldı..

Butün bunları neden anlattığımı anlamışsınızdır.Başbakan Tayyıp Erdoğan’ın Alevi vatandaşlarımıza uzattığı devlet elini çok ama çok önemsememiz ve destek vermemiz gerektiği noktasında ki duyarlılığımızın eksilmeden devam etmesinin önemli olduğunu ifade etmek istiyorum…

Tarih boyunca Alevilerin,devlete,devleti idare eden güce karşı hep mesafeli olduğu bir gerçektir.Bu durum temelde inançları aynı kaynaktan beslenen Alevi ve diğer İslami düşünce sahibi vatandaşlar arasında derin ayrılıklara ve maalesef bilgi kirliliğine sebep olmuştur.

Bugün Alevi vatandaşlarımızı temsil iddiasın da olan derneklere ,vakıflara çok büyük sorumluluklar düşmektedir. Devlet ilk defa olarak Alevi inancına sahip olan vatandaşlarına kucak açmıştır ve sosyal devlet olma bilinciyle hareket etmiştir.Şimdi Alevi Cemaatlerine düşen görev ,tarihte ilk defa olarak devletin uzattığı bu zeytin dalını  siyasi duruşlarına heba etmemeleridir…Bu duruşu biraz açmakta fayda vardır aslında.Yıllarca Alevileri arka bahçeleri olarak gören ve siyaseteni bu minval üzerine şekillendiren zihniyetin bugün hükümetin açılımına gösterdiği tepkiyi ne adına ortaya koyduğunu Alevi vatandaşlarımız artık anlamalıdırlar.

Bu konuda çok şey söylenilebilir elbette…ama benim öteden beri düşündüğüm ve bir anlam veremediğim bir saptamayla yazımı bitireceğim..Yıllarca Alevi cemaatleri,Türk örf ve geleneklerinin dini anlayışlarının Arap kültürü etkisinde olduğundan dem vurur dururlar ve kendilerinin bu anlayışlarının uzağında hayatlarını idame ettiğini söylerler…Bende şimdi Alevi kardeşlerime buradan bir hatırlatma yapmak istiyorum; Peygamber Efendimizin damadı, amcaoğlu Hz Ali’nın oğlu Kerbela şehidimiz Hz Hüseyin de bir Arap idi ve Aleviyim diyen vatandaşlarımız artık  bu tür anlamsız değerlendirmelerden kaçınarak birlik ve beraberliğimizi suistimal  etmemelidirler…

Evet,gelin canlar bir olalım iri olalım diri olalım.

Görüşmek dileğiyle,hoşçakalın….