İnandıklarımı yazmam ve arkasında durmamın en temel nedeni şudur; fikir ve onun hamleye dönüşme şartlarını oluşturan heyecanım; “vicdanıdır, samimidir ve mesuliyet taşımaktadır!”

“…Üzerinde anlaştığımız hiçbir ilke yok. Dil perişan, mefhumlar kaypak, kelimeler köksüz. Politikanın çığlıkları yanında şiirin ve düşüncenin sesi boğuk bir inilti. Hıristiyanlaşmadık ama içimizde bir ortaçağ keşişi yaşıyor. Elbirliğiyle sarıldığımız tek müessese aforoz…

Sevginin, anlayışın, dayanışmanın kaybolduğu karanlık devirlerde tenkit susar, hiciv konuşur…”

Bu ülkenin vicdanı olan Merhum Cemil Meriç böyle diyordu anlaşılamaması karşısında!

Bu sözlerin bana ilham ettiği nokta ayrıca değerlendirilmeli ama yazılarımı yazarken bana verdiği cesaret ve öz güveni öncelikle söylemem gerekir…

Bendeniz; Liberallerin, Kapitalistlerin, Siyonistlerin, Cemaatlerin, falan partili filan partili kimselerin yönlendirmeleriyle değil, bizzat kendi hayata bakışımın yansımalarını kaleme alarak sizlere düşüncelerimi aktarmaya çabalıyorum…

Yazdığım bütün yazılarda kendi bakış açımdan dolayı büyük gerçeklikler içinde barındırdığını düşünmekteyim, öyle olmasaydı yazı yazmamın bir anlamı olmazdı benim için!

Hangi ortam veya hangi siyasi parti hükümet olursa olsun, Müslüman-Türk insanının belki bugün için bir haber olduğu hayatı gerçekleri kendimce yorumlayarak-sorgulayarak, sizlerle paylaşmam benim için ideal olandır…

Yalandan uzak, hakikatlere kendi kabiliyetim çerçevesinde kapı aralamak diye de düşünebiliriz…

Hepimizin ortak kanaatidir sanıyorum; yalanın, zulmün başlangıcının tetikleyici unsuru olduğu gerçeği!

Elbette yazdıklarıma tenkitleriniz olsun, hem de en acımasızca!

Ama eğer yazdıklarıma yalan kulpu vuracaksanız bunu da mertçe yapacaksınız!

Ben inanıyorum ki, sevgiyle yazmayan kalem, şahsi menfaatini ön planda tutar! Bu durum da belki geçici başarılar elde edebilir ama unutmayalım, er ya da geç çamur atmaya çalıştığı insanların nefret çukurunda boğulmaya mahkûm olur…

Bizim niyetimiz sağa sola çamur atmak değil bilakis insanların yüreğini feth ederek onlara dilimizin döndüğünce gerçekleri haykırmaktır!

Bakın bundan altı yıl önce ne yazmışım; Bugün ülkemizde ”açılım” adı altında resmen bölücülere, siyası Kürkçülere çanak tutulmaktadır… Her gün bu ülkenin çeşitli illerinde ayaklanma provaları yapılmaktadır. Barış ve kardeşlik sözcüğünü ağızlarına pelesenk yapan siyasi Kürkçüler ve onların itici kuvveti olan köşe yazarlarının ve gaflet içinde ki siyasetçilerin tek bir hedefi vardır; ülkemizi kaosa sürükleyerek bölünmesini hızlandırmak!..” (1071 Malazgirt/16.12.2009 Çay Haber)

O gün ki öngörümün bugünün “hakikati” olduğunu kim inkâr edebilir ki! Bu yazıma yapılan yorumlara bakınca yazdıklarımda ne kadar haklı olduğumu görmenin sevinci ve hüznü içinde olduğumu bilmenizi isterim!

Uzun zamandır sizlerin yazılarıma yaptığınız yorumlar benim bu düşünceleri yeniden sizlerle paylaşmama vesile olmuştur diyebilirim…

Siz değerli okuyucularımdan son bir ricam olsun…

Benim yazılarıma her hangi bir siyasi partinin ya da ideolojik düşüncenin taassubuyla değil de, yüreğinizle okuyup anlamaya ve sonrada tenkitlerinizi yapmaya çalışmanızdır. Bilgi noksanlıklarımı ve yazılarımda ki hataları elbette eleştireceksiniz bunu göze almayan birisi değilim öyle olmasa zaten yazı yazma cesaretim olmazdı!

Ben, ne okuyucuyla didişmek nede onları hizaya getirmek için yazı yazıyorum,  “fikir namusuna” riayet ederek sadece inandığım gerçekleri kaleme almaya çalışıyorum…

Ne yani?

Sizin gibi düşünmüyorum, gönül verdiğiniz parti ve onun siyasetçilerini eleştiriyorum diye ben sizin gözünüzde “aforoz” mu edilmeliyim, sorarım size?

Bir kez daha yazıyorum, ben buradayım ve inandıklarımı yazıyorum işte!

Kimseden her hangi bir menfaat beklemeden ve üstelik hiçbir kimseden korkmadan yazıyorum ve yazacağım da!

Cemil Meriç’in “elbirliğiyle sarıldığımız tek müessese, aforoz” ifadesinde olduğu gibi; lütfen “aforoz” müessesesini çalıştırmayalım!

“Vatan, Millet, Bayrak,” sevgisinin ortak paydamız olduğu güzelliklerde buluşalım…

Ve aslında benim niyetimin “üzüm yemek olduğunu, bağcıyı dövmek olmadığını” anlamayanların da anlamasını istirham ederim…

Çünkü “Fikir Namusu” olmayan bir cemiyette yalpalanmalar çok daha sık görülür!

 

Görüşebilmek üzere, Allah’a emanet olun…