Sabah kalktım, her zaman ki gibi lokantayı açıp çalışanların dükkâna geldiklerinde beklememeleri için biraz da acele ile evden çıktım… Ama bir gariplik vardı. Adımı mı binanın dışına atar atmaz ellerin de tüfekleriyle askerlerle burun buruna geldim. Delikanlılığın daha ilk basamaklarındaydım ve ilk defa böyle bir olayla karşı karşıya gelmişim. Ben sormadan asker yüksek sesle “ evine dön, sokağa çıkma yasağı var ihtilal oldu “dedi. Koşarak eve döndüm, büyüklerimi uyandırdım kalkın ihtilal olmuş Çayeli asker kaynıyor dedim.

12 Eylül 1980 askeri darbesi olmuştu ve o yıl lise bir talebeliğim başlayacaktı… Sonrası malum, darbeye methiyeler düzen gazeteler, gazeteciler, aydınlar, bürokratlar, iş adamları ve nihayetinde verdikleri oylarla darbeyi meşrulaştıran büyük halk kitleleri!

Burada şunu da anlatmadan geçemeyeceğim. Kenan Evren Paşa, yurt gezilerine çıkıyordu ya, Çayeli’ ne de gelmişti. O gün Çayeli’ndeki tüm okullardaki talebeler Hopa caddesinde ellerine bayraklar la darbenin kahramanını  ( yâda ülkenin kurtarıcısını ) sevinç gösterileri ile karşılıyordu. Tam işin içeriğine vakıf olduğumu söyleyemem ama benim içime sinmemişti bu durum ve o gün okulu astığımı hatırlıyorum…

Bu tarihi anekdotu neden anlattım…  1960, 1971, 1980, 1997 bu tarihlerin hepsi başka adlarla ve başka mahiyetlerle hayatımıza giren darbe tarihleri... Bu darbeleri yapanların hepsinin de gerekçeleri öyle ya da böyle vardır!  Tatmin olur yâda olmazsınız, o sizin bileceğiniz bir şey! Benim de niyetim zaten darbelerin nedenini ve niçin ini anlatmak değil zaten.   Ben biliyorum ki; Minareyi çalanlar her zaman bir kılıf bulmuşlardır ve bulmaya da devam edecektir!

Bugün yapılanlara bir anlam veremediğimi ifade etmek istiyorum. Darbe yaptığı kesin olan insanlara gösterilen iyi niyet, iddianamesi bile hazır olmayan, suç isnat edilen insanlara neden gösterilmez… Ülkemiz eğer bir hukuk devletiyse ve adalete olan sarsılmaz güvenimiz varsa, daha yargılaması dahi yapılmayan bir dava da senaryo üstüne senaryo yazmanın izahını ne ile ifade edeceğiz.

Aynen bugün olduğu şekliyle Ergenekon ismini kullanarak darbe hazırlığında olduğu iddiasında olan kişilerin varlığı gibi, tarih boyunca bu ülkede birileri hep var olmuştur… Elbette ben burada birilerinin savunmasını yapacak değilim, demem o ki; bir yıldır tutuklu olan insanlara yargısız linç girişimi olduğu yönündeki tespitimi aktarmak ve çifte standarda dikkatleri çekmek derdindeyim…

Bu konuda o kadar haber kırlılığı yapılıyor ki, neyin ne olduğu konusunda her kesimin kafası allak bullak olmuş durumda. Senaryo üzerine senaryo yazılıyor, ortak akıl dediğimiz milletin vicdanını harekete geçirecek ne bir siyasi yapı nede akil adamları var artık bu ülkenin

Evet, bir türlü asıl anlatmak istediğim konuya gelemedim, nasipse bir sonraki yazımda, paylaşacağım sizlerle… Ama maalesef yalama olan ve çarkları birbirini ezmeye başlayan devlet organları, birbirlerini tavsiyemi ediyor diye düşünmekteyim… Herkes birbirinin açığını kollayarak, durumdan vazife çıkarmakta… Hazin olansa darbe darbe diye feveran edenlerin, kendi ruh dünyalarına indirdikleri darbelerdir… Bu konuya devam edeceğiz inşallah…

Allaha emanet olun görüşmek üzere…