Uzun zamandır bekliyorum,Rize’yi ve Rizelileri karalayan “babı-ali densizine” kim yada kimler okkalı bir cevap yada şamar atacak diye! Maalesef bugüne kadar bir iki cılız ses dışında bu densizliğe tepki koyan olmadı…Bura da bir hakkı teslim etmek istiyorum,sevgili kardeşim Fatih Sultan Kar,sıcağı sıcağına o densize kendi üslubunca cevap vererek,bir nevi Rize’nin sadece kültür ve sanatıyla ilgili değil aynı zamanda hakkına tecavüz edildiğinde nasıl tavır alınması gerektiğini de göstermiştir….

 

Pekala,bu ukalaca karalamalara kim yada kimler cevap vermeliydi? Öncelikle bu görev kimindi? Bu haddini bilmez yazar bozuntusunu,Cennet Rize’mize davet eden ,yediren,içiren ve döndükten sonra da ; siz bana ,Rize insanının misafirperverliğini gösterdiniz ama ben de size böyle yaparım demek suretiyle o malum yazıyı kaleme alan şahsa karşı,davet sahipleri neden tepki koymazlar!

 

Ya ,Rizeli olmanın ayrıcalığını sürekli dillerinden düşürmeyen sivil toplum örgütlerine ne demeli! Derneklerimiz,kültür adamlarımız,siyasetçilerimiz kısaca Rize üzerinde söz söyleyen kimimiz varsa bu konuda suskun kalarak,beslendikleri “Rizelilik aidiyetine” ihanet etmişlerdir!…

 

Geçen yıl “Rizeli demek kafi” yazımı hatırlatmak istiyorum sizlere. Orada şöyle demiştim..

 

 

Evet , anlama iradesi ferdin şuurundan doğmaktadır. Rizelinin var olan şuuru inanıyorum ki; iradeye dönüşmeye başlamıştır. Bu durum insani sorumluluklarımızın da kapısını aralamaktadır aynı zamanda …

Rizeli ,Allaha kul olmak demenin hiçbir şeye kul olmamak demek fikrinin manasını kişiliğinde cem etmiştir. Rize’ye ve onun coğrafyası üzerine ahkam kesenlerin , o coğrafya ya ve insanına birde bu açıdan bakmalarını tavsiye ediyorum… Unutmayalım , Rizeliyi anlamadan onun harikulade coğrafyasını anlamakta mümkün olmayabilir !       

Gelin hep birlikte bir kez daha düşünelim… Ulusal basında çıkan bu yazı üzerine, ,sessiz,silik kalmamızın izah edilebilecek bir tarafı var mı? Biz bas bas bağırıyoruz “Rizelinin var olan şuuru,iradeye dönüşmeye başlamıştır” diye ama maalesef şu yaşadığımız olayda bile görüyoruz ki; Rize ve Rize üzerinden parsa toplamak harika ama iş Rize için bir şey yapmaya sıra geldi mi sus-pus olup,tepkisiz kalmak…

Rize ve onun harika coğrafyası üzerine ahkam kesenlerin, Rizeliyi anlamadıklarını ben yıllardır yazıp çiziyorum. Bu durumu yıllardır,bizzat tespit eden birisi olarak şunu da ifade etmeliyim. Maalesef, benim canım hemşerilerim, Rize dışına çıktıkların da, Rize’yi ve Rizeliliği temsil noktasında zaaf göstermektedirler! Bu yaşadığımız olayda da bunu bizzat görmek mümkündür…

Aşağıya alıntıladığım cümlesinde bakın bu “Babı-ali densizi” ne diyor…

Rize zaten son yıllarda gericiliğiyle toplumsal hafızamıza kazınan bir şehir: Çok da garip bir karışım gerçi. İsmail Türüt ve Şevki Yılmaz gibi grotesk figürler de buradan çıkma, Tarkan ve Cihan Doğan gibi parıltılı şarkıcılar da.

Ama tabii Rize çoktandır hepimiz için sadece Recep Tayyip Erdoğan´ın memleketi. Rize´ye sık sık giden ve memleketini çok seven Erdoğanın Rize’de işlenen şehircilik cinayetini görme memesi, bu konuda herhangi bir adım atmaması çok şaşırtıcı, üzücü.

Bu cümlesini iki nedenle aldım…Birincisi,bahsettiği isimlerden sadece,İsmail Türüt ,Rize doğumlu,diğerleri ise yukarda bahsettiğim “Rizeli olma aidiyetini” sonuna kadar kullanarak, nufuz sahasını geniş tutmaya yönelik Rizeli Hemşerilerimiz! İkinci neden ise şu; Rize,yıllardır toplumsal hafızasında “gericiliğin şehri” olma özelliğini koruyormuş ,”milli ve manevi değerlerin” Rizeli için hayatın mihenk noktası olduğunu anlamaktan yoksun “babı-ali densizi”!..

Ben yazıyı daha fazla uzatmak istemiyorum doğrusu…Biliyorum ki; tv ekranlarında ve gazete sayfalarında, nasıl birisi olduğunu,Rizelilerin bildiği bu  yazar müsvettesi, Rizeyi ve Rizelileri karalayarak prim yapma derdindedir…ama bilmelidir ki; “güneş balçıkla sıvanamaz”…Ve bir kez daha o na ve tüm Rize kamuoyuna ,Üsdat Necip Fazıl’ın Rizeli ile ilgili hükmünü sayfama alarak şapa oturtucu cevabı O’nun tespitleriyle  vermek istiyorum…

…Hakikaten , hususiyetlerin en zenginlerinden biri de bu adam … Doğruluğu mesel haline gelmiş , namuskarlığı hastalık derecesine çıkmış bir Rizeli … Ve tabii , gayet Müslüman … Rizeli demek kâfi … Evet , Sultanahmet tevfikhanesinde büyük kapıya bakardı. Asla hatır ,  gönül dinlemezdi. Haddine mi düşmüş kimsenin , ona bahşiş kabul ettirebilmek ? … ( Cinnet Mustatili NFK )

 Görüşmek üzere,Allaha emanet olun…