2009 Genel Seçimlerinden önce “Gitmediğin yer senin değildir” başlıklı yazıma aşağıda ki cümlelerle başlamıştım…

“Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı her gittiği Doğu ve Güney Doğu Anadolu kentlerinde vatandaşa soruyor, “CHP ve MHP buralara geldiler mi? bunlar Türkiye’nin iktidarına talip değiller mi? Ne Diyarbakır, ne Muş, ne Batman ne de her hangi bir Doğu kentimizde Başbakanın isimlerini zikrettiği muhalefet partilerinin esamisi bile okunmuyor!...”

Bahsi geçen yazımı şöyle bitirmiştim; “Sonuç olarak MHP ve onun temsilcileri yerel seçimlerde iktidara alternatif olmak istiyorlarsa bütün Anadolu’da var olmak zorundadır yoksa bu seçimlerde de korkarım Türkiye’nin partisi olmaktan çok uzaklaşacaktır!…”

Önce bir hakkı teslim edelim; kim ne derse desin ne eleştiri yaparsa yapsın bu seçimin galibi Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Partisidir. Ben şahsen Ak partinin % 38-40 aralığın da bir oy alacağını en yakın dostlarımla sohbet ederken söylemiştim onun için bu oran benim açımdan büyük sürpriz olmuştur!

07 Hazirandan 01 Kasım seçimleri arasında geçen süre yaklaşık beş ay, bu beş ay içerisin de Ak Parti beş milyon oy artışı sağlamış!

Ya diğer partiler? Oy artışını bir kenara bırakın, mevcut oylarını bile koruyamamış! Sadece CHP, % 1’e yakın bir oy artışı sağlamış. Diğer küçük partiler siyaset sahnesinden tamamen silinmiş…

Asıl söylemek istediklerim aslında bunlar değil!

Bir siyası parti; üyeleriyle, sevenleriyle, birebir siyaset yapanlarıyla vardır. Bu oluşumun elbette en büyük itici kuvveti Genel Başkanlık koltuğunda oturan kimsedir! Sözü nereye getireceğimi anlamışsınızdır…

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, dürüst, erdem sahibi, memleketini seven siyasi bir kişilik bundan kimsenin şüphesi yok…

Fakat siyasi performansı bu özelliklerinin çok gerisin de. Bugüne kadar girdiği hiçbir seçimde iktidar alternatifi olamamış fakat her seçim sonrası suçu başkalarının üzerine atarak koltukta ki ömrünü uzatabilmiştir!

Benim bir iddiam var bu konuda sizlerle de paylaşmak isterim. Bugün MHP camiası içerisinde yetişmiş her hangi bir kişiyi partinin başına getirseler Devlet Bahçeli’den daha başarısız olmayacaktır!

MHP Genel Başkanı, Balgat’ta oturarak iktidara gelinemeyeceğini bir türlü anlayamamıştır bugüne kadar! Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini geçtim, Karadeniz Bölgesi, Akdeniz, Ege, İç Anadolu, Marmara Bölgeleri dahi Sayın Genel Başkanın gitmediği yerler oldu bu seçimde!

Kendisine biat etmiş dar bir kadroyla partiyi yöneten Sayın Devlet Bahçeli bu son seçimin mağlup lideridir! Ve yirmi yıla yakın işgal ettiği MHP Genel Başkanlığı koltuğunu artık bırakmalıdır!

MHP ve onun Genel Başkanının işi gerçekte çok zordu bunu kabul ediyorum! Bugün bu ülkede yaşayan Türk’e; tarihinin, kültürünün, dilinin, kısaca medeniyetinin ne kadar büyük olduğunu inandırması gerekir öncelikle… Ama bunu bir türlü başaramadığını her seçim sonrası yeniden müşahede ediyoruz!

Bugün etrafımızda olup biten bin bir derdin(felaketin) mahiyetini anlamayan ve anlamak istemeyen insanların sesi bu ülkede daha fazla yankı buluyorsa bunun en büyük nedenlerinden biri Sayın Devlet Bahçeli Beyin “ben yaptım oldu”, “ben ne dersem doğrudur” mantığına yenilmiş olmasındandır!

Üzülerek söylemek istiyorum ki; Sayın Cumhurbaşkanını diktatörlükle itham eden Sayın Devlet Bahçeli kendi siyasi duruşunu neye benzetiyor acaba?!

Dün geceden beri MHP İl Başkanları, Ocak Başkanları seçim sonuçlarını hakkıyla değerlendirme yerine liderlerine “sadakat yeminleri” etmeye başladıklarını görünce, yarınların MHP için daha kötü olacağını düşünmeye başladım! Ve bu durum beni gerçekten üzüyor ve kaygılandırıyor MHP’nin geleceğine dair…

Bu duruma hiçbir Milliyetçi/Ülkücünün rıza göstermemesi gerektiğine inanıyorum! Kimse kendisinin vaz geçilmez olduğu vehmine kapılmamalı artık!

Milliyetçi Hareket Partisine gönül vermiş insanlar bilmelidirler ki; mesuliyetlerini anlamaları, uyanmalarıdır da aynı zamanda!

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…