ESSELAMÜ ALEYKÜM VE RAHMETÜLLAHİ VEBEREKATÜTÜH

Millet olarak dolandırıldık diye söylesem biraz ağır oluyor ama olsun. Bunlar ülke olarak millet olarak yaşadığımız gerçekler olduğu için, buralardan dersler çıkararak hayatımıza yön vermemiz gerektiği için söylüyorum.

Türk milleti olarak bizlerin yıllardır irademizle oynadılar ve maalesef irademize de ipotek koydular.
Türk milletinin iradesini planlı bir şekilde yanlış yönlendirdiler.

Milli irade, demokrasi kılıfıyla yıllar boyu aynı merkezlerin belirlediği adaylara ve partilere oy vererek demokratik hakkımızı kullandığımızı sandık ve buna inandırıldık. Oysa verdiğimiz her oy otoriteye tahvil oluyordu, gerçekten bunun farkına varamıyorduk.

Sonuçta yıllar boyu avutulmuş ve kandırılmış koca bir millet, koca bir toplum ve koca bir devlet...

Dün önüne gelen bizi önemsemiyordu. Bazı zaman liderlerimiz, bazı zaman aydın geçinen kendi insanımız bu güçlerinin farkına olmadan devamlı olarak bir olay karşısında Amerika ne der Avrupa ne der batı ne der  korkusunu zaman zaman pompalıyorlardı. Böyle zamanlardan buralara gelebildik.

Onun için ülkemiz farklı bir konumdan yeni bir konuma geçme aşamasındadır. Başka yerlerden gelen talimatlar iktidarı dizayn etme, hükümeti devirme, darbe yapıp halkın istemediği bir yönetim biçimi şekli ve zaman zaman bazı aralıklarla ortamlarda Türkiye’nin iç politik önceliklerini formatlama dönemleri tarihin kirli sayfalarında yerini almış bulunuyor. 

Emperyalist güçlerin devşirmeleri tasviye edilmiş ve edilmeye devam edilirken bana göre devletimiz yüzyıl aradan sonra asıl sahiplerinin eline geçmiştir. 

Batı’ya, Avrupa’ya ve Amerika’ya Türk devleti olarak yeter artık bundan sonra kendi kararlarımı kendim alırım mesajları çok net olarak verilmiştir.

İşte milletin kendi kendini yönetme şekli budur.

Şimdiye kadar gerçekten kendi kendimizi yönetemedik. Şimdi ülke ve millet olarak önemli bir fırsat yakalamış bulunuyoruz. Bu fırsatı en iyi şekilde millet olarak değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Bu ulaştığımız noktaya gelmek için çok mücadeleler verdik ve çok bedeller ödedik.. Bunun kıymetini iyi bilmeli ve ona göre hareket etmeliyiz.

Atalarımız üç kıtayı fethetti kimsenin dinine diyanetine ve mabedine dokunmadı. Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra bizim öz yurdumuzda neler yapılmadı ki. Dilimiz değiştirildi, kıyafetimiz değiştirildi, ibadetlerimize engel olundu, mabetlerimiz ahıra çevrildi, dinin ortadan kaldırılması için ne gerekiyorsa yapıldı ve daha niceleri,yapılan yanlışları saymaya kalksak bitiremeyiz. Kısaca bu millete etmedikleri eziyetleri bırakmadılar. Böyle bir yönetim şekli yerli ve milli olabilir mi?

Buralardan düşünsek bile nice doğrulara ulaşacağımıza inanıyorum.

Ülkemiz üzerinde emelleri olanlara seslenmek istiyorum. Ne yaparsanız yapın o eski Türkiye’yi bir daha asla bulamayacaksınız. İtaatkar, uysal, utangaç, yutkunan, her emrinizi yerine getiren, sizlerle işbirlikçiliğine soyunan  ve sabırla sınanan Türkiye’yi asla göremeyeceksiniz.

15 Temmuz’dan sonra darbe yaptıracak gücünüz de kalmadı. O yapıları bozup darmadağın ettik. Bunu bildiğiniz için şu anda başka yöntem arayışına giriyorsunuz ama nafile.

Yıllar önce  yaptığınız planlarınızı ülkemiz bozduğundan bu planlarınızı hayata geçirebilecek, sizlere engel olmayacak işbirlikçileri arıyorsunuz.

Ama nafile.

Artık Türk milletinin iradesini yönlendiremiyorsunuz. Bunun sıkıntısıyla ne yapacağınızı şaşırmış durumdasınız. Bizim ülkemizdeki iktidarları belirleme yetkisi Türk milletinin kendi elindedir. Belki içerde size destek olan kişiler bulabilirsiniz ama bu millet çoğunluk olarak bu duruma izin veremeyecektir. 

Kim ne derse desin Türkiye artık Batı’yı şoke eden bir yükseliş dönemi yaşıyor.

Türkiye dünyadaki yeni merkez güçlerinden biri haline geliyor.

Onun için Haçlı ittifakı başta İsrail, ABD ve tüm kafirler küffar olmuş büyüyen, gelişen Türkiye’yi durdurma stratejisi üretiyorlar.

Bizim dağınık olmamızı bekliyorlar ortam kolluyorlar. Bizim beraber hareket etmemizden ve devletimizin yanında yer almamızdan çok rahatsızlar. 

Ülkemiz dünyada zulmün, küffarın karşısında eğilmeyen ve sadece inandığı yolda yürümeye çalışan ender devletlerden biridir.

Türkiye’nin hiçbir zülme sessiz kalmadığını, tüm soydaş ve kardeşlerimizin hak ve hukukunu savunma noktasında neleri göze alabileceğini son dönemde Suriye’de, Libya’da, Kıbrıs’ta, Karabağ’da ve daha nice yerlerde atmış olduğu adımlarla görebilmekteyiz.

Ben inanıyorum ki bugün Türk milleti ve devleti olarak bizim beklentilerimiz bir bir gerçekleşiyor. Dün başaramadığımız birçok olayı  bugün başarabiliyoruz. Bu da gösteriyor ki ilerde daha nice çözülemeyen meseleleri de  başaracak konuma geleceğiz. Her şey birden olmuyor, yapanın da durumunu gözetmek mecburiyetinde olduğumuzu bilmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Burada önemli olan niyet ve samimiyettir. Bu da şu anda ülkemizi idare eden şahısta ve devletimizde fazlasıyla mevcuttur. 

Biz millet olarak devletimize desteğimizi verirken yapıcı eleştirilerimizi de yapacağız ama bizde elimizden geldiği kadar uğraş göstermekten geri kalmayacağız. Milletimiz ve devletimiz arasındaki bu birlik ve beraberlik devam ettiği müddetçe aşamayacağımız engel, yazamayacağımız destan da olmayacaktır.

Selam ve dua ile Allah’a emanet olun.