Kaybedildiğinde değeri daha iyi anlaşılan ve bu nedenle de geri kazanmak için servetler harcanan ancak çoğu zaman ya hiç kazanılamayan ya da tam anlamıyla kazanılamayan insan sağlığının korunması, tedaviye oranla hem daha kolay ve etkili hem de çok daha düşük maliyetlerle gerçekleştirilebilir. Dünyada ve Ülkemizde koruyucu hekimlik kurumu hızla gelişmekte ve korumanın temelinde de beslenme programları yatmaktadır.

Gerek doğada kendiliğinden yetişen gerekse kültürü yapılan birçok bitkinin çok farklı ürünleri ( kök, gövde, yaprak ve meyveleri ) insan sağlığının korunması üzerine son derece etkilidir. Uzun zamandan beri elde edilen tecrübelere dayanarak ve bilimsel çalışmalarında desteklediği bilgiler sonucunda varılan noktada kara üzümün insan sağlığı açısından çok büyük faydalarının olduğudur.

Üzüm, yüksek şeker içeriği dolayısıyla kalori değeri fazla olan bir besin maddesidir. Beslenme değerini oluşturan maddelerin niteliği ve miktarı taze veya işlendikten sonra dönüştüğü ürüne bağlı olarak değişmektedir. Bazı karaciğer hastalıkları ve kansızlığın tedavisinde, içerdiği meyve asitleri ve lifli yapısından dolayı mideye zarar vermeden böbrek ve barsak sisteminin çalışmasında, kanın temizlenmesinde yardımcı olur.

İçerdiği besin maddeleri sayesinde kara üzüm gerçek bir beyin besinidir. Yemekten 1 saat sonra yenilecek bir salkım kara üzüm veya içilecek bir bardak üzüm suyu vücudu ve beyin hücrelerini zindeleştirmektedir. İçerdiği doğal früktoz sayesinde vücudun harcadığı enerjinin kısa sürede depolanmasını sağlar. Bünyesindeki magnezyum insanın iş verimliliğini artırır. Vücudu virüslere karşı dirençli hale getirir.

Renkli üzümlerin kabuklarının altında bulunan resveretrol (3,5,4-trihydroxystilbene) maddesi sayesinde hücrelerde değişim sonucunda zarara uğrayacak hücreleri bloke ederek kansere karşı vücudu korumaktadır. Antioksidan görevi sayesinde yağlı bileşiklerin kılcal damarlarda birikmesini engelleyerek kalp krizi riskine karşı insanları korumaktadır.

Günümüz dünyasında doğal gıda kaynaklarının giderek bozulması, kirlilik ve diğer etmenler kansere yol açmaktadır. Artan nüfusu besleyebilme adına son yıllarda tohumlar üzerine yapılan ıslah çalışmaları, daha çok ürün alabilme adına kullanılan kimyasallar ve tüketiciye sunulan mamulün raf ömrünü uzatmak için kullanılan koruyucuların insan bünyesine ne derece zarar verdiği henüz bilinmiyor. Bilinen bir gerçek var ki hastanelerin hasta sayıları her geçen gün artmaktadır.  Eczaneler ilaç yetiştirmekte zorlanırken insanlarımızın vücudunun savunma mekanizmasının ne derece hasar gördüğünü tahin etmek o kadar zor olmasa gerekir.

Tüketim toplumu haline geldik. Kendi bölgemizde bile bahçemize kara üzüm asmasını dikmiyoruz hazır parayla alıp yiyoruz. Kara üzümün bu kadar faydalı olduğunu geçmişte belki bilmiyorduk fakat bolca tüketiyorduk. Hastalıklar bu kadar da yaygın değildi. Şimdi ise gelişen bilim bunu tespit ettiği halde her ağacın altına bir asma dikmek lazımken biz artık asmaları keser olduk. Gerçekten kara üzüm bu bölge için çok önemli bir yiyecek. Doğal olarak yetişiyor zaten bunu çocuklarımıza yedirelim, gelecek neslimizi kimyasallardan uzak tutmaya çalışalım. Mutlaka sofralarımızdan taze olarak meyvesini, işleyerek pekmez ve şırasını eksik etmeyelim.