Dünyada gelişen arı yemi sektörü, sadece arılara yönelik çeşitli gıdalar üretirken, ülkemizde ise, Mevlana Şekeri, Akide şekeri gibi insanlara yönelik olarak üretilen şekerlemeler, arı beslemesinde yaygın olarak kullanılmaktadır.  Arının da her canlı gibi yaşamını devam ettirebilmesi, gerekli olan gıdaları alabilmesine bağlıdır. Arının gereksinimi olan en temel iki gıda, enerji için karbonhidrat, hücre yenilemesi için ise proteindir. Karbonhidrat şekerlerden, protein ise polenden sağlanır. Arıcının arıyı beslemesinde yaptığı hataların en büyük sebebi, arının da bir canlı olduğu, sindirim sistemine uygun olan gıdalarla beslenmediğinde bütün canlılar gibi hastalanabileceğini ihmal etmesidir.

Özellikle ülkemizde, arının sağlıklı olarak tüketebileceği arı yemi sektörü gelişmediği için, arı biyolojisine zararlı olabilecek birçok madde arı yemi olarak kullanılmaktadır.Arı beslemesinde kullanılabilecek en sağlıklı ürün, şeker pancarı ya da şeker kamışından elde edilmiş, rafine toz şekerdir. Literatürde mısır ya da buğday nişastasından üretilmiş, glikoz, früktoz gibi şekerlerin de arı beslemesinde kullanılabileceği bilgisi bulunmakla birlikte, son yapılan araştırmalarda nişasta kaynaklı şekerlerin arı beslemesinde kullanılmaması önerilmektedir. Nişasta kaynaklı şekerlerin içinde bulunan nişasta parçacıkları arının sindirim sisteminde bir takım problemler oluşturmaktadır.Dünya arıcıları ile ülkemiz arıcılarının besleme alışkanlıklarında en büyük fark katı yemlerin kullanılma zamanında ortaya çıkmaktadır. Arıcılığın gelişmiş olduğu ülkelerde katı yemleme sadece hasattan sonra, nektar akımının olmadığı dönemlerde, arıyı stresten kurtarmak ve yavrulama faaliyetinin devam etmesini sağlamak amacıyla kullanılmaktadır.

Arıcımızın bu konudaki uygulaması, hasattan sonra besleme yapmamak, kış besininin ne kadar takviye edileceğine karar vermek için ise sonbaharda olası nektar akımını beklemektir.

Sonbaharda nektar akımlarının yetersiz olması durumunda ise, arıları koyu şerbet ile yoğun besleme yerine, kek gibi katı gıdalarla besleme yoluna gidilmektedir. Kısacası kek türü besinler başka ülkelerde nektar akımı etkisi yaratarak yavru atımını çoğaltma ve arıyı stresten koruma amaçlı kullanılırken, ülkemizde kış besinini takviye olarak kullanılmaktadır.

Arıcılarımızın bu konudaki uygulaması, hasattan sonra besleme yapmamak, kış besininin ne kadar takviye edileceğine karar vermek için ise sonbaharda olası nektar akımını beklemektir.  Sonbaharda nektar akımlarının yetersiz olması durumunda ise, arıları koyu şerbet ile yoğun besleme yerine, kek gibi katı gıdalarla besleme yoluna gidilmektedir.

Burada doğru olan uygulama arıcılığı gelişmiş ülkelerin yaptığı türde beslemedir. Kış stoklarının arının salkıma gireceği yerde sağlıklı olarak oluşup, sırlı bal haline gelebilmesi için, arılar sonbaharda katı besinler yerine, 2 birim şeker 1 birim su ile yapılan koyu şerbetle beslenmelidir.
Arıcılarımızın arılarını beslemede yaptıkları başka bir yanlış uygulama ise, arı için üretilmemiş, arı sağlığına zararlı olabilecek şeker türlerini arı beslemesinde kullanmalarıdır.
Üstelik Kullanılan bu şekerlerin çoğu fiyat olarak rafine toz şekerden daha pahalıdır.
Mevlana şekeri, Akide şekeri, lokum gibi şekerlemeler, arılara çok faydalı olduğu gerekçesiyle birçok arıcımız tarafından katı yem olarak kullanılmaktadır. Özellikle Karadeniz bölgesinde üretim yapan bir fabrikamız arıcılarımıza özel külçe şeklinde akide şekeri üretmektedir. Bu tür insanların tüketimi  için yapılmış olan şekerlemeler, üretim sırasında yüksek ısıya tabi tutulmaları, içlerine renk, aroma, tad ve kıvam veren bir çok yabancı maddenin ilave edilmesi gibi nedenlerden dolayı, arı sindirim sistemi için uygun olmayan ürünlerdir. Bunların dışında, değişik kimyasallarla boyanmış ya da ısıya tabi tutularak renkli karartılmış esmer şeker, ham şeker, melas, sorgum şırası, üretim artığı kirli şeker ve tüketim tarihi geçtiği için insan beslemesinde kullanılamayan çeşitli şekerlemelerin de arı beslemesinde kullanılması sakıncalıdır. Çünkü bu tür şekerler çok fazla miktarda kalıntı, gıda koruyucu, nişasta ve kir içerdikleri için, arılarda kabızlık, ishal benzeri sindirim bozukluklarına yol açarlar. Katı şekerlemelerin kovan üzerinde oluşturdukları nektar akımı etkisi sebebiyle yavru atımını görece olarak çoğaltmaları, arıların sindirim sisteminde yol açtıkları bozukluklar ve sağlıksız arıların ömürlerinin kısa olması nedeniyle, arıcı için bir kazanç değildir.

Arıcılarımızın arı sağlığını riske sokacak hiçbir uygulamaya prim vermemelerini, sağlıksız arı arıcının en büyük kaybı olduğunu bilmelerini istiyoruz.