İnsanımızın en temel sorunlarından birisi, kuşkusuz birbirini yanlış anlamak, yanlış anlatmak veya yanlış anlaşılmaktır. Derdini, düşüncesini, fikrini anlatırken, kendini savunurken, karşısındakine cevap verirken, herhangi bir konuyu anlatırken, zaman zaman çeşitli sıkıntılarla karşılaşılmaktadır. Tarzımız, algılayışımız, mimiklerimiz, uslübümüz, bakışlarımız vb hepsi karşımıza sorun olarak çıkabiliyor.

                Sabırlı olmak, tahammül edebilmek, hoş görebilmek, sakin olmak, mütevazi olmak, alçakgönüllü davranmak, öfkesini sindirmek, kendine hakim olabilmek gibi duygu, anlayış, tavır ve edalarımızı nerede bıraktık. Yakın tarihe kadar, kendi dininden, kendi milletinden, kendi kültüründen olmayan onlarca toplumla yüzyıllarca birlikte, beraberce, yan yana yaşayabilmeyi başarmış bir milletin nesliyiz. Fakat günümüzde, aynı inancın, aynı milletin, aynı kültürün insanları olarak birbirimizi anlama, sabır ve hoşgörü gösterme konularında neden duyarsızlaştık?

               Küçüklerin büyüklere saygısı, büyüklerin küçüklere sevgisi, şefkati, arkadaşların birbirlerine olan samimi davranışları son derece azalmıştır. Hep bir menfaat, çıkar düşüncesi, diğerini kullanma, başarılı olanı kabullenememe, bileni takdir etmeme, yetenekli ve marifetli olanları beğenmeme, karşımızdakini küçümseme gibi durumlar artmaya başlamıştır.

              Şahsi ihtiraslardan, ikbal hesaplarından, karşımızı küçümseyici davranışlardan kaçınarak, karşımızdakini anlamaya çalıştığımızda her şey daha güzel olacaktır. Karşımızdaki insana bakarken önyargıdan uzak, olduğu gibi kabul ederek, eksiğini aramadan, tam tersine ortak müştereklerde anlaşmayı tercih ederek var olan birçok sorunu azaltabiliriz.

             Sözlerimizin yanlış anlaşılmaması için dikkatli, tane tane, kelimeleri seçerek konuşmalı, karşımızdakini incitici, kırıcı, yok edici konuşmalardan uzak durmalı, karşımızdakinin sözlerini kesmeden, konuşması bitene kadar dinlemeli. Varsa söyleyecek sözümüz, sıramız geldiğinde konuşmalıyız.

             İnsanlara tepeden bakarak, gururlu, kibirli, kendini beğenmiş olarak değil, olduğumuz gibi davranarak hareket edersek, muhatabımızın bizi daha doğru ve sağlıklı anlamasına yardımcı oluruz. İnsanları kandırmak çok zor değildir. Onları yanıltarak, nereye kadar varılabilir ki. Elbette her yalan, bir gün açığa çıkacaktır. Konuşurken bunu da hesaba katmalıyız.

           Günümüzde sıklıkla karşılaştığımız iletişim sorunlarını, kazalarını, azaltmak çok zor değildir. Yeter ki değişime ve gelişmeye açık olalım. İşimizi yaparken kaş yerine göz çıkarmayı ortadan kaldırmak, doğru algılanmak, haklılığımızı anlatabilmek, ikna edici olabilmek, yanlış anlaşılmamayı sağlamak bizim elimizdedir.

           Bilmeden, istemeden, farkına varmadan kırdığımız kalpleri onarmak da bizim elimizdedir. Nefsimize dur diyebiliriz. Okuyarak, araştırarak, sorarak, sorgulayarak, iyi bir dinleyici olarak, sabırla, gayretle eksiklerimizi tamamlayabiliriz.

          Herkesin birbirini doğru anladığı ve olduğu gibi kabul ettiği bir toplum olmak bizim elimizdedir.

 

OSMAN AZMAN

[email protected]