Değerli dostlar, arkadaşlar. Yine selamların en güzeliyle sizleri selamlıyorum.

ESSELAMÜ ALEYKÜM VE RAHMETÜLLAHİ VEBEREKATÜH

Bugün de Mevlana’nın bir sözüyle sözlerime başlamak istiyorum.

“Kendine bak kendine,
Özüne sözüne benliğine,
İlgilenme kimseyle kim yemiş kim giymiş bundan sana ne,
Sen kendini besle bilgiyle, sevgiyle, şevkatle.
Ancak o zaman ulaşırsın, insan olmanın erdemine.

Bilgi üretmeyenler, üretilen bilginin takipçisi hatta mahkümü olmaya mecburdur.

Bilimin bir realitesi olarak bilgi, en büyük güçtür.

BİLGİ VE İLİM;

İyilik için kullanılırsa insanlığa hizmete,
hukuk ve ahlak tanımayan insanların elinde ise insanlık için felakete dönüşür.

Şiddeti körükleyen dünyadaki küresel güçler ve bunların uzantıları 

Zihniyet olarak.

Öz kimliğinden koparılan müslüman çocukları alıyor ve oluşturdukları örgütlere dahil edip hedeflerine çocuklar üzerinden ulaşıyorlar.

Adamlar ellerini dahi kıpırdatmadan topraklarımızı, dünyadaki bütün kaynakları bu sistem üzerinden işgal ediyorlar ve bu şekilde ele geçiriyorlar. Bugünkü yaşam refahlarını bu şekilde sağlıyorlar.

Ne acı değil mi?

Şu anda dünyada ve coğrafyamızda kesintisiz devam eden şiddet, katliam ve gizli senaryoların arkasında küresel güçlerin baş aktörleri ABD ve İsrail olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir.

Ortadoğu’yu cadı kazanına çeviren ABD ve İsrail, müslümanların gafletinden faydalanıp amaçladıkları hedefe ulaşmaya çalışıyorlar.

Bir ülkenin zihnini ancak eğitimle alabilirsiniz, bir nesli ancak eğitimle yozlaştırabilirsiniz.

Bir ülkenin beka meselesi eğitim sisteminin yerli,milli olmayışı ve 
bu sistemin başkalarının elinde oluşundan kaynaklanmaktadır.

Bu da bizim ve bunun nerde uygulandıysa, o milletin geleceğinin yok oluşu anlamına gelmektedir.

Zaman zaman ülkemizde milli eğitimin bizim elimizde olmadığından yakınır dururuz.

Bunun en kötü örnekleri de yine eğitim ve öğretimle alakalı okul müfredatlarında kendini göstermektedir.

Dünyadaki bu küresel güçler kendi insanlarına ne öğretiyorlar, bize ise neyi öğretmeye çalışıyorlar.

Aşağıda verecek olduğum okul fişlerindeki bilgilerden bunu rahatlıkla anlayabileceksiniz.

İlkokul fişlerinde; 

JAPONYA:”Yaşamak için üreteceksin.”

İNGİLTERE:”Geçmişini bilmeyen geleceğini tayin edemez.”

ALMANYA:”Üretim ve yaşam disiplinle başlar.”

TÜRKİYE:”Ali Ata bak.”

Sonuç, Ali ganyan bayiinde 

Japonlar çocuklarını yetiştirirken edindikleri ilke;
“YAŞAMAK İÇİN ÜRETECEKSİN” daha küçük yaşlarda bu sisteme göre çocuklarını yetiştirip hayata hazırlıyorlar.
Sonuç ortada çalişkan üreten teknolojide dev firmalar TOYOTA gibi, meydana getiren dev bir ülke olarak dünya sahnesinde yerlerini aldılar.

İngiltere’de bugün aslında dünyayı ABD yönetir biliyoruz. Bana göre ABD’nin arkasındaki güçte İngilizlerdir. Onlarda çocuklarını “GEÇMİŞLERİNİ BİLMEYENLER GELECEĞİNİ” tayin edemez diye geçmişten dersler çıkartarak, geleceğini ona göre şekillendirmeye çalışmışlar ve bugün dünyayı yönetebilecek güce ulaşmışlardır.

Almanya’da çocuklara okullarda daha küçük yaşlarda “ÜRETİM VE YAŞAM DİSİPLİNLE BAŞLAR” şeklinde bilgilerle donatarak bugünkü Almanya’nın bu hale gelmesini sağlamışlardır.

ÜRETİM VE YAŞAM DİSİPLİNLE BAŞLAR anlayışıyla adamlar yıllar önce MERCEDESİ, WOLSWAGENİ, AUDİYİ, PORŞEYİ, OPELİ, BOSCHU ve buna benzer bir sürü dünya çapında markaları meydana getirdiler.

Bizde ülke olarak okullarda bir hedef yok, bir gaye yok, boş boş şeylerle uğraştık uğraştırıldık ve bugünkü duruma geldik. Biz de okullarda;
Koş Ali koş,
Eş tut sıra ol,
Ye Ali ye,
Yat Ali yat,
Uyu Ali uyu,
Ali ata bak.

Sonuç ne oldu, tabikide ne öğrendiysen o oldu.
Ali yattı.
Ali uyudu.
Ali yedi.
Ali ata baktı, ganyan bayiinde at yarışı oynadı.

Değerli arkadaşlar, dostlar.

Bilginin aydınlığına sırtını dönen kişi huzur bulamaz.
İlim ve bilgi olmadan salih amel işlenemez, doğru karar verilemez.

Dünya içinde ahiret içinde bilgi temel ihtiyaçtır.
Bilgi yanlış davranışa engel olur.
İlim insanın yanlış işler yapmasına fırsat vermez.
İlim bilgi ve irfan sahibi nesiller yetiştirmeliyiz.

İstemek çok farklı bir şeydir.
Allahu Teala “Ey kulum iste vereyim sana” diyor.

Burada istemenin temel amacı neyi istediğinin bilincinde ve elde etmek istediğinizin yetkinliğine vakıf olmanız gerekir.

Biz şimdi bana göre bunlardan uzaklaşan ve kendi kendimizi yönetir duruma gelmenin arefesindeyiz.

Her şeyi bir sistem içerisinde zamanı geldimi halleden devletimizden isteğimiz ve arzumuz bu işe de muhakkak el atacak ve milli ve manevi değerlerimize bağlı sorumluluk sahibi bir nesil yetişmesi için ne gerekiyorsa onu yapacağından çok emin olabiliyorum. 

Buna göre 

Programlarımızı şekillendirip, ne yapmamız gerektiğine karar vererek işe koyulalım.

Biz müslüman Türkler, direnişin değil dirilişin nesli olacağız.

Biz varsak, dünyada bütün müslümanlar var olacak.

Onları korumak için değil, düzen kurmak için çalışacağız.

Biz varsak ve ayaktaysak dünyadaki bütün müslümanlar ayakta olacak, ona göre sorumluluğumuzu bilip hareket etmek mecburiyetindeyiz.

İstek ve fikir insanı harekete geçiren iki unsurdur. İsteğin fikirlere hükmetmesini sağlandığınız an ne kadar sağlam olursa olsun, bütün sistemleri tepetaklak edersiniz.

İsteyelim, istek duyalım, arzulayalım.
Bunu için ne gerekiyorsa onu yapmaktan geri kalmayalım. Ondan sonra da Allahımızdan en iyisini isteyelim ve bizlere vermesini bekleyelim.

Prof.Dr.Yusuf el kardavı’nin güzel bir sözüyle bitiriyorum.

Ey Türk halkı!
Size müjdeler olsun! Allah’a yemin olsun ki siz ebediyyen rezil olmazsınız.Çünkü siz düşkün olanı kaldırır olmayana verir misafire ikram edersiniz. 

Selam ve dua ile Allah’a emanet olun.