Anne-babaya hürmet, hem insani, hem İslami, hem de milli sorumluluk, vazife ve mecburiyetlerimiz arasındadır. Ailenin oluşmasında varlığıyla birinci derecede öneme haiz oluşlarıyla toplumun en önemli çakıl taşları olarak kabul edilirler.

Türk Milleti İslam diniyle şereflenmeden öncede, aile kavramına çok önem vermiş, toplumun en temel unsuru olarak değerlendirilmiştir. Hatta ailenin korunması ve geliştirilmesi, hükümdarların en önemli görevleri arasında yer almıştır. Halkıyla, hükümdarıyla aileye o kadar çok önem veren bir millet olarak, ailenin büyüklerine de saygıyı, hürmeti en üst derecede değerlendirmiş, anne-babaya itaatsizliği Türk Töresine karşı büyük saygısızlık olarak kabul edilmiştir.

İslamiyet’in gelişiyle birlikte, İslam la şereflenen her millette aile anlayışında büyük değişiklikler yaşanmıştır. Hiç görülmediği kadar saygı, hürmet ve değer görmeye başladılar. Türklerin İslamiyet’i kabul etmesiyle birlikte, Türk aile yapısında da gözle görülür değişim yaşanmıştır. İslam Dininin çok önem verdiği aileye ve onun temel taşları olan anne-babaya hürmet maalesef günümüzde yozlaşmaya, bozulmaya başlamıştır.

Anne-babaya hürmet ne oldu da azaldı, Neler yaşandı da saygısızlıklar artmaya başladı. Sebeplerini araştırdığımız da karşımıza onlarca sebep çıkmakta. Fakat bu sebeplerin hiçbirisi onlara saygısızlık yapma hakkını bizlere vermez. Onlara ne kadar çok önem verip, baş tacı yaparsak yinede haklarını ödeyemeyiz ki. Yaşadığımız her saniye, aldığımız her nefeste onlara hizmet etsek, yinede yeterli olamayız. İslam Dini, onlara o kadar önem vermiştir ki, cennete gitmenin yollarından, yâda cehennemden kurtulmanın yollarından birisi olarak anne-babanın helalliğini almak olduğunu hepimiz bilmekteyiz.

Anne-babaların yanında saygısızca istediğimiz gibi oturup konuşmayı, onlara küstahça cevap vermeyi, hatta fiziki şiddet uygulamayı, onlara hastalık ve yaşlılık zamanlarında bakmamayı, ilgisizlikten sokaklara ve huzur evlerine düşürmeyi nerden alıştık acaba. Bizlere bu kötü ve çirkin davranışlar nasıl oldu da bulaştı.

Bizler Karadenizliler olarak aileye en fazla önem veren bir bölge olduğumuzu hep iddia eder dururuz. Şimdi bu yazıyı okuyan arkadaşlarımız bir düşünsün, kaçımız anne-babamız geldiğinde onlara yeterince ilgi, alaka gösteriyoruz. Kaçımız çoluk çocuğumuza anne-babaya hürmet hususunda gerçekten iyi bir örnek olabiliyoruz. Eli, ayağı öpülesi büyüklerimizi hiç ihmal ettiğimizi düşündük mü? Yoksa iş, güç derken yanımızda oldukları halde onları fark edebiliyor muyuz? Biz erkekler, işten geldiğimizde ilk iş olarak kahveye uğramayı ve saatlerce vakit geçirmeyi çok iyi biliyoruz da, anne-babamızla azıcık muhabbet etmeyi neden çok görüyoruz?

Başka bir üzücü durumda memlekette olan anne-babalarımızı acaba ne kadar sıklıkla arıyoruz? Bazen haftalar ve aylar geçtiği halde anne-babalarımızı hiç arayıp sormadığımız olmadı mı? Sadece kendi anne-babalarımızdan bahsetmiyorum. Eşimizin anne-babasını da çok fazla ihmal ettiğimizi düşünüyorum. Onları kendimizden ayırmadan sıklıkla arayıp, ilgi ve alakamızı esirgemeyelim. Yakınlardaysalar sürekli yanlarına gidelim, yanımıza alalım.

Çocuklarımıza iyi örnek olmak zorundayız. Onlar bizim yaptıklarımızı aynen yapmaya meyillidirler. Evlatlarımıza anne-babaya hürmeti, itaati anlatmak ve bizzat yaşatmak zorundayız. Bunun İslami bir görev olduğunu da unutmayalım. Gelecek nesillere, sağlıklı aileler teslim etmek mecburiyetindeyiz. Yoksa bu gidişler yozlaşma büyüyecek, aileler paramparça olacak, BÜYÜKLERİMİZ ELDEN AYAKTAN DÜŞÜNCE, KİMSESİZLER OLARAK SOKAKLARDA ÖLECEKLER. Bunumu istiyoruz?

OSMAN AZMAN

[email protected]