Dr. Ali Rıza SAKLI

         Başkanlığını Sayın Murat Karayalçın’ın yaptığı Karadeniz’in Özelliklerini Koruma Derneği (KÖK) tarafından 31 Ekim – 1 Kasım 2012 tarihlerinde düzenlenen IV. Karadeniz Kalkınma Kurultayı sona erdi. İkinci gün Adalet eski Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk’ün yönettiği 4. Oturumda bir tebliğ sunarak katıldığım Kurultayı burada değerlendirmek istiyorum.

         Hemen belirtmek isterim ki, bir taraftan derslerimi de devam ettirmem gerektiğinden Kurultay’ın bütün oturumlarını izleyemedim. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı açılış oturumu da bunlar arasındadır. Bölge planlamasının konu edildiği Kurultay’a Başbakan ve dört Bakan’ın çağrılı olduğu, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın katılma yönünde yaklaşım gösterdiği, ancak Kılıçdaroğlu katılınca vazgeçtiği bilinmektedir.

         Bu Kurultay, insanlarla iyi ilişkiler kurma becerisi olan Sayın Murat Karayalçın’ın kişisel çabalarıyla ve sağladığı desteklerle gerçekleşmiştir. Rize’ye bu amaçla birkaç defa gelen; Üniversiteyle, Çaykur’la ve ilgili herkesle defalarca görüşen Karayalçın, çok sayıda eski Bakanı da Rize’ye getirmeyi başarmıştır.

Kendisiyle sohbet ederken, yörenin tarihi ve kültürüne de ilgi gösterdiğini gözlemledim. Kendisi Lazca üzerine çalışma yapan bir grubun, yörede anlamı bilinmeyen köy isimlerinin Lazca olduğu yönünde bilgi verdiğini ifade ettiler. Ben de kendisine, Doğu Karadeniz’den 2000’den fazla yer adını derleyen Oflu bir araştırmacının çalışmasında, bunlar arasında sadece birkaç Rumca ve birkaç Ermenice yer adına rastlandığını söyledim ve yer adlarının çok eski tarihlerden geldiğini ifade ettim. Kendisi bu bilgiyle ilgilendi, ama o anda kaynağımı verememiştim. Şimdi burada, bu alanda araştırmalar yapan Oflu kardeşimiz Haşim Albayrak’ın internet sitesini (www.hasimalbayrak.com) ve bu alandaki yayınının adını vermek istiyorum (Doğu Karadeniz’de Etnik Yapılanmalar ve Pontus, (Babiali Yayını) İstanbul 2004). 2000’den fazla yer adının incelendiği diğer eserin yayına hazır, ama yayınlanmamış olduğunu da belirtmek isterim.      

Yukarıda belirttiğim gibi, derslerim sebebiyle bir kısmına yarıda katılmak, bir kısmını da yarıda terk etmek zorunda kaldığım benden önceki oturumları değerlendiremeyeceğim. Benim katıldığım oturumun üç konuşmacısı vardı. İlk konuşmacı recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Midilli oldu. “Kalkınma plânlarına üniversitelerin katkı sunması gerektiğini” ifade eden Midilli, “artık her ilde üniversite var, bu üniversiteler ilin sorunlarına çözüm üretmek durumundadır” dedi. İçinde bulunduğu yoğun çalışmaları anlatırken; “Ben sürekli geziyorum, her an Ar-Ge halindeyim” şeklinde bir ifade kullandı ve bilimsel çalışmalara nasıl yoğunlaştığını bu şekilde ifade etmiş oldu.

Bana gelince, “Çay Sektöründe Yapı Değişiminin Plânlanması” başlıklı tebliğimde; çay sektörünün gelişiminde planlamanın rolü ve yapılması gerekenler üzerinde durdum. Tebliğin ayrıntılarına girmek istemediğimden, özetle; 1984’ten beri sektörün beş maddelik bir çay kanunu ile yürütülmeye çalışıldığını, hâlbuki müstahsilin iki yıla varan geç ürün bedeli alma sorununun devam ettiğini ve sektörün sorunlarının çözülemediğini belirttim. Yine, sektörün sorunlarının çözülebilmesi için Çay Kurulu’nun muhakkak kurulması gerektiğini, aksi halde sektöre bir bütün olarak bakan ve sorunları çözüme götüren bir yapı oluşamayacağını ifade ettim. Ayrıca, özel sektörün başarılı olabilmesi için ürün satmada zorlandığını, bu konunun çözümü için ya ay Borsası kurulması gerektiğini ya da özel sektörün birleşerek bir paketleme ve pazarlama şirketi kurması ve çayını pazarlaması gerektiğini söyledim.

         Bu sorunların çözümü için iki planlama modelinden yararlanılabileceğini; Araçsal Rasyonalite temelli planlama anlayışı ile İletişimsel Rasyonalite temelli planlama anlayışı arasında bir tercih yapılması gerektiğini belirttim. Kabaca ifade etmek gerekirse, araçsal rasyonalite yaklaşımı uzman bir plancının oturup sektörü planlamasını gerektirirken, iletişimsel rasyonalite yaklaşımının ilgili bütün tarafların katılımıyla yapılacak müzakereler sonucu planlama yapılmasını içerdiğini beyan ettim ve bunlardan ikincisinin yani iletişimsel rasyonalite temelli yaklaşımın daha yararlı olacağını belirttim.

         Bu arada, 9. Kalkınma Planının devletin çay sektöründen tamamen çekilmesine dair bir hüküm içerdiğini, ama ne mutlu ki kalkınma plânlarında yazan her şeyin uygulanmadığını söyledim. Planlama uzmanı değerli Hocam Prof. Dr. İsmail Bircan’dan öğrendiğim, Kalkınma Plânlarının kabaca %65’inin uygulama alanına aktarılabildiği bilgisini ifade ettiğimde, izleyiciler arasında bulunan Milli Eğitim eski Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu ile göz göze geldik Bircan Hoca’nın Bakan’ın döneminde Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlığı yapmış olduğunu hatırladım. Konuşma bittikten sonra Sayın Bostancıoğlu ile görüşürken bunu ifade ettim ve kendisi de doğruladı.

         Kurultay’a Devlet eski Bakanları’ndan Sayın İbrahim Tez de katıldı ve ilk günün son oturumunda (benden önce) yaptığı konuşmanın tam benim anlattığım İletişimsel Rasyonalite temelli plânlama anlayışına uygun olduğunu burada ifade etmek istiyorum. Ben tebliğimi sunduktan sonra Sayın Bakan yanıma gelerek kendi konuşma ve çalışma metnini bana verme nezaketinde bulundular. Adalet eski Bakanı Prof. Hikmet Sami Türk’ün yönettiği, ince bir nezaketin zaman plânlamasını aksatmaya izin vermediği güzel bir oturumda sunum yapmak gerçekten bir zevkti.

         Rize eski Valisi Erol Zihni Gürsoy’un oturum sonrasında söz alarak; bölge siyasetçilerinin çay ve fındıktan çokça bahsettiklerini, ama “bu iki üründe de gelişme sınırlarına varılmış olduğunu” ifade etmesi önemli olmuştur. Tahmin edilebileceği gibi, bundan sonra, elde edilmiş olan sınırları ve kapsamı korumak en önemli seçenek durumundadır.

         Benden sonra Çaykur eski Genel Müdürü Tuncer Ergüven konuşmasını yaptı. Ergüven’in konuşmasında; “Of-Rize arasında üç adet liman inşa edilmesi suretiyle bir lojistik merkez kurulması” şeklindeki görüşü önemliydi. Trabzon ve Rize’nin güçlerinin birleşmesi anlamına da gelen bu proje, Bölgenin kalkınma sorununa önemli bir katkı sunma potansiyeli taşıyabilir.

         Malum yoğunluğum sebebiyle, RTEÜ’den akademisyen arkadaşların katıldığı Rize tarihi söyleşisini ve akşam programında hemşerimiz usta bestekâr Saadettin Kaynak’ın şarkılarını dinleme imkanı bulamadık… Sonuç olarak ifade etmek isteriz ki, Sayın Kılıçdaroğlu’nun katılımı sebebiyle Rize’de politik bir toplantı gibi algılanan Kurultay, bilimsel konuların tartışıldığı ve bilimsel görüşlerin açıklandığı oturumlarla hayata geçirilmiştir. Bu Kurultayı Rize’de yaptıkları için Sayın Murat Karayalçın ve ekibine teşekkür borçluyuz.