Selamun aleyküm değerli kardeşlerim.

Teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüzde; Eskiden elle ve bedenen yaptığımız pek çok işleri şimdi artık; çeşitli araç, gereç ve cihazlarla yapıyoruz. Böylece daha rahat ve daha konforlu bir hayata kavuştuk. Bunun sonucunda doğal olarak, daha keyifli ve daha mutlu olmamız gerekirdi.

Peki, bugün öyle olduğumuz söylenebilir mi?

Otomobilinden, bulaşık makinesine, elektrik süpürgesinden, mutfak robotuna kadar, pek çok iş ve ihtiyaçlarımız için, çeşitli araç ve gereçleri kullanmamıza rağmen; Günümüz insanı bütün bunları elle yapan, uzun mesafelere dahi yürüyerek gidip gelen eski insanlar kadar, mutlu ve huzurlu değil. O zaman ortada yanlış giden bir şey, bir eksiklik var demektir.

Bana göre günümüz insanının bütün maddi imkânlarına rağmen, ihtiyaç duyduğu en büyük eksiklik; Sevgi, saygı, sadakat, samimiyet, yardımlaşma ve dayanışma gibi ahlakı ve manevi değerlerdir.

Oysa yüce dinimiz bize güzel ahlaklı olmayı sevmeyi ve güler yüzlü olmayı emretmesine rağmen, günümüzde bu değerlerden gittikçe büyük bir hızla uzaklaşmaktayız. Sokak ve caddeler çatık kaşlı, sevgisiz ve merhametsiz gözüken asık suratlı insanlarla dolu.

Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz buyurdu ki: "Sizin en hayırlınız ahlâkı en güzel olanınızdır." (Buhârî, Edeb:38) Yine buyurdu ki: “Mümin kardeşinin yanında suratı asık durana melekler lanet eder.” (Hatib) Bir başka 2 hadisi şeriflerde de peygamber efendimiz buyurdu ki: “Mümin kardeşinin yüzüne tebessüm etmek sadakadır.” (C. Sagir) "Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâkı en güzel olanıdır ve sizin en hayırlınız da, hanımlarına karşı ahlâk bakımından hayırlı olanınızdır." (Tirmizî, Radâ:11, )

Sadece yukarıdaki bu 4 hadisi şerif bile gösteriyor ki, Bir Müslüman şöyle olmalıdır:

1-   Her şeyden önce güzel ahlaklı olmalıdır,

2-   Güler yüzlü, tebessümlü olmalı.

3-   Asık süratli olmamalıdır.

4-   Hanımlara karşı, özellikle iyi ahlaklı olmalı. Yanı onlara iyi ve güzel davranılmalıdır.

Günümüz insanları olarak, yukarda sadece 4 tanesini saydığım bu ve diğer ahlakı ve manevi değerlerden, maalesef çok uzaktayız.

Sevgisizlik ve onun getirdiği saygısızlıkta diz boyu adeta. Zaten bir birimizi sevebilsek pek çok ahlakı ve manevi eksikliğimiz yerine gelecektir. Bu sebeple bir birimizi sevelim. Sevdiğimiz insanlara da büyük küçük demeden saygı duyalım. Özellikle birinci derecede yakınlarımızı, Anne, baba, eş ve çocuklarımızı çok sevelim. Çoğumuzun yaptığı gibi kuru kuru uzaktan sevmeyelim. Sevdiğimizi bir şekilde ve sık sık belli edelim. Özellikler Eşler, genç evliler; Lütfen eşlerinizi ve çocuklarınız çok sevin ve sevdiğinizi de her daim onlara belli edin.

Bir erkeğin sevgisini belli etmek için, karısına illa da çiçek alması şart değildir. Onun yüzüne bir tebessümle bakması, samimiyetle bir CANIM demesi bile, eminim ki eşini çok mutlu edecektir. Kadınlarda eşlerinden, altın bilezik, pırlanta yüzük veya pahalı bir çiçek beklemesinler. Ayrıca alabilen var alamayan var. Kadınlarında; kocalarına gösterecekleri bir güler yüz, candan bir yakınlık ve samımı birkaç sözlerle bile, kocalarını çok mutlu edebileceklerini bilmelerini isterim.

Aynı şeyler çocuklarımız anne ve babalarımız içinde geçerlidir. Unutmayalım ki çocuklar da çiçek gibidir. Nasıl ki susuz çiçekler kurur. Çocukların yaşam suyu SEVGİ dir. O sebeple onları susuz, yanı sevgisiz bırakmayalım.

Neticede Kayıp ettiğimiz en büyük manevi değerlerimizden, güzel ahlaklı olmayı yeniden kazanalım. Bunun için en yakınlarımızdan başlayarak insanları sevelim ve sevgimizi belli edelim. Asık sürat ve çatık kaşlı olmayı bırakıp güler yüzlü ve sevgi dolu olalım. Ayrıca güler yüzlü bir insan devamlı sadaka sevabı alır. Çünkü Bir hadisi şerifte peygamber efendimiz Buyuruyor ki: “Mümin din kardeşinin yüzüne tebessüm etmesi sadakadır.” [C. Sagir

Öyleyse haydin bol bol sadaka sevabı alalım. Yanı insanlara güler yüzlü olalım. Hep gülümseyelim.

NOT: Buradaki güler yüzlü olmaktan kastımız; erkeğin erkeğe, kadınlarında kadınlara karşı güler yüzlü olmasıdır. Özellikle hanım kardeşlerimizin yabancı erkelere gülümsemesi asla caiz değildir.