Mübarek Ramazan Ayı “anayasa değişikliklerinin referanduma sunulması” etrafında ki kısır tartışmalarla nihayet buldu….

Bu topraklar üzerinde, özellikle Cumhuriyet döneminde çeşitli vesilelerle anayasalar yapıldı. Her anayasa yapılırken, mutlaka bu anayasayı vücuda getirenlerin ortak amacı ,milletin hayrına kanunlar çıkarmaktı. Doğrusu ben de buna inananlardanım. Ben bu cümleyi bilerek, bir çok okuyucumun tepkisini çekeceğimi düşünerek de söylüyorum!

Nedenini şöyle izah edebilirim.

Anayasa ve onun yansıması olan kanunları nihayet uygulayan insan değimlidir?

O halde biz insana mi ,yoksa yazılı anayasayı mı daha çok önemsemeliyiz diye yıllardır düşünmekteyim!

Asırlardır bu millet yazılı ya da yazılı olmayan bir sürü farklı metinlerle yönetilmedi mi? Hatta dünya milletleri de bu serüvenin de bir parçasıdır. Bu yazılı metinlerin hangisinde umduğunu buldu bu millet ki, şimdi yeniden değişiklik olarak önümüze sunulanlarla nihai anlamda isabetli bir anayasaya kavuşacağız?

Burada bir parantez açmak istiyorum… zaman zaman bende vuku bulan bir düşünceyi sizlerle de paylaşmak istiyorum bu yazı vesilesi ile…Beni, demokrasi düşmanı,insan hak ve özgürlüklerinin düşmanı diye de yaftalayabilirsiniz!

Devleti anayasalar değil, o ülkenin yetişmiş insan gücü idare eder. Kanunlar sayesinde devletin güçlü ve milletin de mesut, müreffeh  bir hayat sürmeleri ilk bakışta mümkün görünse de, yeryüzünde ne zayıf devlet ne de mutsuz bir millet kalırdı…O halde size aykırı gelecek ama bazen kendi kendime düşünüyorum ve diyorum ki; “adil bir diktatör” tarafından yönetilmek ,anayasaları üzerinde mutabakat sağlayamayan milletler için en elzem olanıdır!...

Öyle ya, ilim ışığında, dünyayı tanıyan , bilen kanun yapıcılar tarafından pekala düzgün bir anayasa meydana  getirilebilir. E bunu başaramayan milletleri adil olan bir diktatör yönetse kıyamet mi kopar!.. Belki de bu milletin daha hayrına olur bu kadar ayrıştığımız bir dönemde….parantezi kapadım!...

Evet, onun için diyorum ki, milletin anayasası ve onun uygulayıcısı olanların donanımlı olmaları gerekmektedir. Şahsen bu ülkede şu anda bile var olan ve eksikliklerini gündeme getirdiğimiz anayasanın, bilgili ve faziletli ellerde bile bu ülkenin insanının mutluluğunu sağlamaya yeter olduğuna inananlardanım…

Her defasında yapılan anayasa değişikliklerine , bu defa son olsun diyoruz ama kısa bir süre sonra hayal kırıklıkları başlıyor…Bugün değişikliği gündem de olan anayasa maddeleri için bile yarına dair (en azından bir kısım insanımızda)  korkularımızın olması,düşüncelerimi teyit etmiyor mu?

Neden bu ülkenin yarısını endişeye sevk ediyoruz ki? 

Anayasalar milletin ortak karar altına aldıkları metinler değiller mi?

Onun için diyorum ki, ilerde hayal kırıklığı yaşamamak için şimdiden durup bir kez daha etraflıca düşünmemiz gerekir. Dün,% 92 ile kabul edilen anayasa üzerine ahkam keserken ,bugün düne dair eleştirilerimizi saklı tutarak “ayranı üfleyerek” içelim!...

Ve asıl olanın anayasaları ıslah etmek olmadığını birazda insanımıza yatırım yapmamız gerektiğini düşünelim….

Bugün bu ülkenin milli bünyesinde çatırtılar meydana geldi.

İnkar edebilecek olanımız var mı bu durumu? Bu çatırtıları bertaraf etmek için milletle devleti barışık hale getirmeliyiz öncelikle….

Anayasalar dün yapılmıştı bugünde yapılıyor yarında yapılacaktır. Anayasanın dayanacağı esas, milli iradeye değer vermek olmalıdır…

Bu devlet ve dolayısıyla, devlet gücünü elinde bulunduranlar, milletin dostlarıyla dost, düşmanlarıyla da düşman olsun! Bu da ancak, devleti idare edenlerin ,bu ülkenin insanını yüce idealler-ülkülerle donatmasıyla mümkün olacaktır…Aksi durum da idealist yetişmeyen nesiller elbette devlet mefhumuna sırt çevirecektir ona düşman olacaktır…Bugün yaşanılanlar bundan başka bir şey değildir!...

Referandum da kararınız “evet ya da hayır” ne olursa olsun ama  sonucun milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum…

Ramazan Bayramınızı da en içten duygularımla kutluyor her birinize saygı-sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum…

Görüşmek üzere,Allaha emanet olunuz….