Bir mahalli seçimi daha “kazasız-belasız” geri de bıraktık!

Demokratik bir seçim sonucu göreve gelen yeni belediye başkanlarının ve meclis üyelerinin memleketin hayrına icraatlar yapmalarını can-ı gönülden temenni ediyorum.

Seçilen belediye başkanları parti rozetlerini çıkararak sorumluluk aldıkları görevi en iyi şekilde yapmalılar. Öyle hizmetlere imza atmalıdır ki seçilen yeni başkan; bir sonra ki seçimde “parti liderinin eteklerine tutunmadan” kendisi olarak insanların huzuruna çıkabilmeye yüzü olmalıdır!

Seçilen belediye başkanlarımıza başarılar dilerken onları buradan iyi niyetimle uyarmak istiyorum. Millet sizi hizmet etmeniz için seçti. Önümüzde ki süreyi sen-ben kavgasına kurban etmeden hizmet ederek geçirin. Türk Milletinin gözünün üzerinizde olduğunu asla unutmayın!

Kişisel anlamda her hangi bir seçime girmememe rağmen zaman zaman inandığım insanlara her alanda destek vermeyi kendime görev telakki ettim. Bu destek herhangi bir partinin adayı olan dostumla ilgili değil, genel anlamda inandığım kişiye verdiğim bir destektir. Yani Türkçesi; eğer inanıyorsam bir kişiye parti ayrımı yapmadan sonuna kadar desteklemeyi görev bildim bugüne kadar.

Seçim süreci boyunca kaleme aldığım yazılarımda “Millet İttifakının” adayları seçimde nasıl ne şekilde başarılı olabilir, onunla ilgili düşüncelerimi yazdım. İlk defa bu seçimde uzak yakın bakmadan, “Cumhur ittifakı” adaylarını görmemezlikten geldim!

Bu duruşumun sebebi; Cumhur ittifakını oluşturan parti genel başkanlarının; “kendileri gibi düşünmeyen kim varsa” ya “fetöcü” ya da “pkk’lı” ilan ederek toplumu kutuplaştırdılar ve çoğu insan gibi beni de insanlıktan soğuttular!

Maalesef, seçimden önce olduğu gibi seçimden sonrada ülkenin siyasetine yön verenlerin sayesinde ortalık toz duman! Ne ahlak, ne erdem, ne vefa, ne saygı ne de her hangi bir insani durumla izah edilemeyecek oranda ülkenin “ahlaki seviyesi” siyasetçilerin eliyle dibe vurdu! Vatandaşta siyasetçiye ayak uydurunca ülke çekilmez bir hal almaya başladı. En yakın akrabalar, arkadaşlar, dostlar, komşular (siyasetçilere yaranmak için) birbirlerine en aşağılık seviyede hakaret etmekten imtina etmiyorlar artık!

Evet, seçim bitti herkes bu saatten sonra milletin verdiği karara saygı duymak zorundadır diye düşünsekte; yıllardır iktidarı elinde tutanlar kaybettikleri birkaç büyük şehir belediye başkanlığından sonra tabiri caizse “çamura yatmakta” ve milletin kararını gölgelemektedirler!

Üzülerek ifade etmeliyim ki; ülkemiz “maddi ve manevi” olarak bazı siyasetçilerin zehirli dili ve duruşu sayesinde kutuplaştığı bir dönemi yaşıyor.

Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli bu kutuplaşmayı seçim boyunca daha da derinleştirerek seçmenini bir arada tutmaya çalışmıştır.  Şahsen bu dilin ancak %40 civarında bir oy alabileceğini düşünmüştüm ama yanılmış oldum!

Şimdi Cumhurbaşkanı seçim boyunca “zillet ittifakı” dediği kitle ile ilgili ne adım atacak onu hep birlikte göreceğiz!

Ama Sayın Cumhurbaşkanına düşen önemli görev, seçim süreci boyunca toplumu kutuplaşmaya götüren demeçlerinden uzaklaşarak daha kucaklayıcı bir tavır takınarak bundan sonrası için ülkemizin geleceği açısından politikalar üretmesi olmalıdır!

Bu seçimin asıl kaybedenleri “dini duyguları” suiistimal ederek siyaset yapanlardır da aslında! Ülkede mantar gibi türeyen cemaatler vasıtasıyla halkın üzerin de müthiş bir “din” baskısı vardı bu seçimde de benim gördüğüm kadarıyla! Üzülerek ifade etmeliyim ki; bu seçimlerde de detaya girmek istemiyorum ama halkımızın dini duyguları sonuna kadar istismar edilmiştir!

Medyanın bu denli kendisini bir partiye karşı sorumlu ve hizmetkâr gördüğü bir ortamda neyi oylayacağını zaten bilmeyen sade vatandaşın “Cumhur ittifakının” dışında başka bir seçeneğinin de olmadığı düşünülürken, milletimiz o engin ferasetiyle dili zehirli olan “iktidara” gerekli uyarıyı ve dersi vermiştir diye düşünüyorum!

Nihayetinde iktidarın ve yandaş medyanın bu seçim sürecince uyguladıkları “kara propaganda” yani “beka problemi” aldatmacası “ters teperek” halk nezdinde karşılık bulmadı ve Türk Milleti mevcut iktidara kendisine çekidüzen vermesi noktasında “okkalı bir şamar” attı!

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…