Bir önceki yazımız demokratik açılım ilişkin genel değerlendirme ve temennilerden oluşmaktaydı.

Konu hala gündemdeki sıcaklığını  korumakta  ve bu durum bir süre daha devam edeceğinden biraz daha konu başlıkları ile değerlendirme yapmaya devam etmenin zaruret olduğunu düşünmekteyim.

Daha çok Rize ve Karadeniz bölgesinde okunurluluğu fazla olan sitemizde yerel olmayan bu konunun paylaşılması belki biraz anlamsız gelebilir. Fakat bu sırun tüm bireyleri ilgilendiren ve özellikle de bölgemizin hassas olduğu bir sorundur.

Bir bilimsel gerçeği hatırlatmakla işe başlayalım isterseniz.

“Şer gibi görünen işlerde hayır vardır.”

Yaklaşık 30 yıldır devam eden 35 bin insanımızın canına mal olan ve 300 milyar dolar kaynağın harcanmasının müsebbibi bir terör sorunu yaşadık ve yaşamaktayız. Devlet açısından tanımlanan ve ifade edilen gerçek budur.

Şimdilerde ise sorunun terörle çözülemeyeceği anlaşılmıştır. Hatta çözülmesi tartışılan sorunun büyük bir bölümüne terörün sürdürülmüş olması veya buna izin verilmiş olmasıdır.

Ölümün  derhal önüne geçilmesi kaçınılmazdır. Harcanan kaynakla değil sorunun kendisi, ekonomik açıdan ülkemizin sorunlarının birçoğu çözümlenebilirdi.

Açılımın iç siyaseti önümüzdeki günlerde şekillendirecek başat etken olduğu gözden kaçırılmamalı.AK Parti açısından doğu ve güneydoğuda  yerel seçimlerde istediği sonucu alamayan bir durum söz  konusuydu.Bu sefer açılım  konusundaki çıkışları ile genel seçimlerde istediği sonucu alma ihtimali çok güçlüdür.DTP kanaatimce inisiyatif kaybetmiştir.15 Ağustosta İmralı’dan beklenen açıklama, hükümetin(devletin) ustaca kurgusuyla yapılamamıştır.Hükümet akıllıca bir tutumla olayı sahiplenmiş ve açılımın yegâne sahibi olduğunu net bir tavırla ortaya koymuştur.Tedirginlik konusu olan “devlet pazarlık yapmaz ve masaya oturmaz” eleştirisini ortadan kaldırmıştır.Güvenlik birimlerinin hükümetle sürdürülen paylaşımcı ve anlayışlı tavrı konunun devlet sorunu olarak algılanmasını kuvvetlendirmiştir.Olması gereken de buydu.

 Bunun yanında AK Parti için izah edilmekte  zorlanılacak konular da yok değil. Veya yeterince paylaşılmamaktan veya yanlış algılanmaktan doğan bir nebze oy kaybı olabilir.

Açılımın sağlıklı bir zeminde değerlendirilmesi için CHP ve MHP nin tavrı beklide AK Patiden daha önemli olmaktadır. Fakat bazı nedenlerden bu partiler uzlaşmaz bir tutum içerisindeler. Sebep olarak açılımın hükümetçe netleştirilmediğini beyan etmekteler. Belki de daha cesur ve kararlı davranılıp konu daha açık bir şekilde izah edilmelidir.

 Hâlbuki CHP nin daha önce hazırlatmış olduğu Kürt Raporu bir zemin olarak CHP yi bugünkü tavrından başkaca bir tutuma mecbur etmektedir.

Doğrusu konudan uzaklaşmadan şunu söylemekte yarar var. Türkiye siyaseti artık mevcut Partilerin programları ve düşüncelerinin dışına taşmış durumdadır ve AK Parti dışında yeni bir merkez mevcut diğer partilerin birleşmesinden veya anlayışlardan çıkmayacaktır. Bir anlayış etrafında birleşecek yeni bir merkez ancak doğabilir. Bu konuyu başka bir yazımızın konusu yapma düşüncesiyle burada bırakıp konumuza dönelim.

Dış siyaset açısından baktığımızda daha geçen gün Suriye ile vize sorununu karşılıklı kaldırdık. Bu çok önemli bir olaydır.

 Yine Ermenistan’la görüşmeler devam etmektedir. Açılım nedeniyle elindeki önemli bir kartı kaybedeceğini anlayan Ermenistan daha hızlı çözüme yaklaşmak mecburiyetindedir. Aslında bu nedenle acele etmesi ve şart koşamaması gereken Ermenistan’dır.

Suriye’nin tavrında açılımın etkisi büyüktür. Başkaca olumlu gelişmeleri de beraberinde getirecektir.

Ez cümle aslında açılım anayasamızda sayılan demokratik laik soysa bir hukuk devleti olan devletimizin bu kavramların içeriğinin doldurulmasından ibaret olacaktır.