Anda kalabilmek neden önemli?
Son günlerde belki de sıklıkla duyuyorsunuzdur “Anda kalın” diyenleri. Niye “Anda kalın” diyorlar, ne demek istiyorlar? Belki düşündünüz, belki araştırdınız. Bir akım diyorsunuz belki de. Araştırdıysanız fark etmiş olabilirsiniz yüzyılların deneyimi de var içinde diye, farklı şekillerde de olsa…

Birey olarak yaşadıklarımız ne kadar iyimser olmaya çalışsak da her zaman bizi mutlu edecek türden değil. Toplum olarak yaşadığımız olaylar da ayrıca bizi etkiliyor. Bireysel travmalarımız, toplumsal travmalarımız var. Hayatı boyunca depresyonu tatmadım diyebilecek kaç kişi vardır? Mutluluk da hüzün de yaşamımızın bir gerçeği. Yaşadıklarımızı unutabiliyor muyuz? “Unutmak kolaysa önce sen unut” diyor şair. Yaşadığımız anlar gibi bazen sevdiklerimizi de geçmişte bırakmamız gerekebiliyor. Öfkelendiklerimiz, kırıldıklarımız, içimizde kalıp söyleyemediklerimiz gibi pek çok duygu ve düşünce. Hepsi zihnimizde yaşar. Hatta bazen bedenimize de yansır etkileri. Kötü anlar zihninizde canlanırken bedeninizde neler hissedersiniz bir düşünün. Belki çarpıntınız olur, belki terlersiniz, belki nefesiniz tıkanır, belki de o anları tekrar yaşarsınız. Durum böyle olunca da geçmişte kalırsınız. Etrafınızdaki pek çok şeyi fark etmez, görmez, duymaz, hissetmezsiniz.

Çok endişeli olanlar vardır bir de… Hep kötü bir şey olacak hissi yaşarlar. Çevresindeki insanların ona kötülük yapıp yapmayacağını düşünür, ekonominin gidişatı, çocuklarının geleceği, gençse sınavların nasıl geçeceği, iş bulup bulamayacağı, hayatına girecek kişi. Eğer yaşlıysa sağlık sorunları, ne kadar daha yaşayacağı gibi birçok soru, sorun kafasında dolanır durur, kaygılanır. Geleceği yaşar, yaşadığı anı yaşayamadan. Kaygımız olmazsa motivasyonumuz da olmaz çabalamayız elbette ama bir dengeye oturtmak lazım. Sürekli geleceği düşündükçe andan koparız. 

Kısaca özetlemeye çalıştığım gibi, geçmiş ve geleceği düşündükçe yaşadığımız anı kaçırıyor ve bu çok artmaya başladıysa biraz dur demek lazım. O anın geriye dönüşü yok çünkü. Çevrenizde konuşulanları duymuyorsunuz belki de çiçek açan ağacı fark etmiyor, size sevgiyle bakan gözleri görmüyor, esen rüzgarın, akan derenin sesini duymuyor, size sevgiyle sarılanı hissetmiyor olabilirsiniz. Duyularınızla iletişim kurmayı deneyin, duyumları hissedin anda kalabilmek için. O hislere odaklanmaya çalışın. Geçmiş ve gelecekle ilgili duygu ve düşünceleriniz hemen uzaklaşmayacak sizden. Siz görmeyi, duymayı, koklamayı, hissetmeyi daha çok hayatınıza sokabilirseniz, bu olumsuzluklar azalacak ve anda kalabilmek için bir adım atmış olacaksınız. Bu yapabileceklerinizden sadece bir tanesi. Belki Ramazan’da Kur’an, dua okuyor ve okuduklarınızı dinliyorsunuz. Zihniniz okuduklarına odaklanıyorsa siz de bulmuşsunuz bir yöntem demektir. Belki baharın güzellikleri de sizi anda tutmayı başarabilir. Geçmiş anılarda, gelecek hedeflerinizde olsun. An’da kalın, mutlu kalın.