Kovid-19 bireylerin hem fiziksel sağlığını hem de psikolojik sağlığını etkilemeye devam ediyor. Sağlık sorunları, işsizlik, maddiyat, evde kapalı kalma, çocukların okulu, aile büyüklerinin ihtiyaçları, evde çalışmanın zorlukları, işe gidip gelmenin tedirginliği ve bu hepsinin özel hayatımıza etkisi gibi pek çok sorunla da karşı karşıyayız. Salgının ortaya çıkmasından sonra insanlar üzerinde, ölüm, ağır hasta, yoğun bakımdaki hasta ve entübe hasta sayısındaki fazlalık gibi durumlar ve medyadaki yapılan yorumlar sebebiyle korku, panik, endişe, güvensizlik gibi sorunların da arttığını fark etmişsinizdir. Pek çoğumuz strese karşı direnç gösteriyoruz fakat stres seviyemizin de yükseliyor. Hepimiz farklıyız, sorunlarımız farklı, strese karşı verdiğimiz direnç de farklı.

Evde zaman geçirmeye çalıştığımız günlerde sağlıklı olanlarımız sevinirken, yapamadıklarının sıkıntısını yaşayanlar da var. Belirsizlik kaygımızı artırıyor hatta takıntılarınız varsa daha da artabilir. Bildiğiniz ya da farkında olmadığınız bir takıntınız varsa tetiklenmiş olabilir. Kendinizi ve çevrenizi yormamak için takıntınızın farkına vardığınızda artmaması için çabalayın. Bir anda vazgeçemezsiniz. Yavaş yavaş değiştirmeyi deneyin, yapamıyorsanız destek alın. Eğer ilaçlarınız var ve tedavi oluyorsanız ihmal etmeyin.

Covid19 bilmediğimiz bir hastalıktı ve her geçen gün yeni boyutunu dinledik, okuduk, öğrendik. Hala anlayamadığımız çözemediklerimiz var. Bu belirsizlik sürecine şimdi aşılama, aşı seçimi de eklendi. Başlangıçtan bugüne panik bozukluğu yaşayanlar oldu. Olması da doğal. Evde kalma sürecinden sonra agorafobi de olabilir panik bozukluğunun yanında. Agorafobi ne diye sorarsınız? Çevrenizde evden çıkmaya korkan, kalabalık yerlere girmek istemeyen, tünellere, otobüse binmekten korkan varsa az çok biliyorsunuz demektir. Genelde panik bozuklukla birlikte görülür. Dışarda özgürce dolaşmak isteyen o kadar çok kişi var ki; “kim çıkmaz istemez?” diyebilirsiniz. Özellikle altmış beş yaş üstü olup, uzun süre evde kalan ve süreçten çok etkilenen varsa dikkatli olalım. Arada sakin bir ortamda dışarıya çıkarmak isterseniz, bulaşma süreçlerini, ne şekilde güvende olacaklarını anlatmaya çalışın. Zorla evden çıkarmaya da çalışmayın. Kendini güvende hissedecekleri yerleri öğretmeye çalışın. Yanlarında güvenebilecekleri kişiler de olsun. Bu durumda ne tür belirtiler gösterdiğini de takip edin. Nefes darlığı, yüksek tansiyon, çarpıntı, mide ağrısı, zihinde bulanıklık olabilir. Evde kaldığımız süreçte farkına varamadığınız benzer durumları evden çıkış sürecinde fark edebilirsiniz. 

Gerek hastalık korkusu gerekse zorunlu izolasyon nedeniyle sosyal ilişkiler azaldı ve kendini yalnız hissedenleri duyuyorsunuzdur. Sosyal ilişkilerin ruh sağlığını koruyucu rolü göz önüne alındığında salgının bu anlamda da olumsuz ruhsal etkileri kaçınılmaz hale gelmiştir.
Covid-19 sürecini düşünün, yaşanan ölümlerde cenaze törenleri, taziyeler yapılamadı. Pek çok kişi yakınlarına ne hayattayken ne de vefattan sonra törenle vedalaşamadılar ve bu da yas sürecinin ertelenmesine ve tamamlanamamasına yol açtı. Bu nedenle salgının psikolojik etkileri salgından daha uzun süreli olabilir.
Hoşgörüyü artırıp, yalnızlığı paylaşarak, birbirimizi anlamaya çalışarak geçirmeye çalışalım bugünleri. En azından belirsizlik azalıyor, tedavi olasılıkları artıyor diye düşünelim. Bir süre daha maskemize, mesafemize dikkat edeceğiz, sevdiklerimizi gözlerimizle sarılıp öpeceğiz. Biten tüm salgınlar gibi, kurallara uyanlar da salgının sonunu görecektir.

Editör: HABER MERKEZİ