Rize'nin Çayeli ilçesinde, Senoz Vadisi'nin SİT alanı ilan edilmesi için 11 köy muhtarının Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu'na yaptıkları başvurunun reddedildiği bildirildi.

Vadinin bitki çeşitliği, yaban hayatı, görselliği, coğrafyası, sosyal ve kültürel yapısı gibi özellikleri nedeniyle doğal SİT alanı olarak tescil edilmesinin talep edildiğini ifade eden TEMA Vakfı Rize Temsilcisi Nevzat Özer, ''Vadideki muhtarların talebini değerlendiren kurul, Senoz Vadisi'nde halen faaliyet gösteren taş ocakları ile yapımı devam eden HES projelerinin vadiyi olumsuz etkilediği, bu nedenle söz konusu alanın doğal SİT özelliklerini yitirdiği' yönünde karar verdi.'' dedi.

Rize'de yapımına başlanılan ilk iki HES projesinin Senoz Vadisi'nde bulunan Uzundere 1 ve Uzundere 2 HES projeleri olduğunu kaydeden Özer, şunları söyledi: ''Çevre ve Orman Bakanlığı'nın her iki HES projesi için verdiği 'ÇED gerekli değildir' kararına karşı yöre halkı tarafından Rize İdare Mahkemesi'nde iptal davaları açılmış, konuyu inceleyen mahkeme önce yürütmeyi durdurma, ardından da bu yıl şubat ve mart aylarında her iki santral için de ayrı ayrı 'ÇED gerekli değildir' kararları için iptal kararı vermiştir. Ancak ne yazık ki mahkeme kararları uygulanmamış, 'inşaat faaliyetlerinin durdurulmasının sel ve heyelan riskini artıracağı, projede kapasite artışı' gibi gerekçelerle inşaat faaliyetlerine devam edilmiştir.'' diye konuştu.

Senoz Vadisi'nin daha önce 1. derece doğal SİT alanı ilan edilen Fırtına ve Çağlayan vadileriyle benzer özellikler gösterdiğini kaydeden Özer, ''Vadinin, deniz seviyesinden başlayan ve kısa sürede 3000–3500 metrelerin üzerine çıkan derin vadileri, doğal yaşlı ormanları, binlerce bitki türü ve yaban hayatı, yöreye özgü mimarisi ve doğayla bütünleşmiş sosyal ve kültürel özellikleriyle doğal sit alanı olduğu açıktır. Nitekim kurul kararında 'söz konusu alan HES projelerinin olumsuz etkisiyle doğal sit özelliğini yitirmiştir' denilerek bu durum doğrulanmaktadır.'' şeklinde konuştu.

Özer, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu kararının birçok açıdan büyük önem taşıdığını vurgulayarak, şöyle devam etti: ''Doğal SİT karakteri taşıyan bir alanda HES projelerine kolaylıkla 'ÇED gerekli değildir' kararı verilmekte. Birçok uluslararası sözleşme, yasa ve yönetmeliğe rağmen doğal varlıklar üzerindeki baskı artarak sürmektedir. İlgili kurum ve kuruluşlar görevlerini yapmamıştır. Doğal ve kültürel varlıkları korumak, geliştirmek bir yana her iki proje için verilen iptal kararları uygulanmamış, bu duruma göz yumulmuş, hatta nedeni olunmuştur. Binlerce yıldır vadide yaşamını sürdüren yöre halkı hiçe sayılmış, ÇED süreçlerinden, kararlara katılımdan dışlanmıştır.''

Editör: HABER MERKEZİ