Büyük Türk milletinin imparatorluğu hüzünlü bir şekilde sona erince kurulan yeni Devletimiz ilk yıllarında varlıksızdı, halkı da doğal olarak yoksuldu. (Bilineni tekrarladım yine. Sayfa dolsun işte.)

Bundan hareketle;

1950’li yıllarda anneannem ve annem Senoz deresindeki tarihi taşköprünün üzerinde merhum İzzet Akçal ile hanımına ve kızına rastlıyor. Selamlaşıp konuşuyorlar. Bu esnada  çocuk yaşındaki annemin  gözü İzzet Akçal’ın kızının kulaklarındaki küpelere takılmış, bir nevi “keşke benim olsalar” kabilinden iç geçirmiş.

Her ne zamanki İzzet Akçal hayırla yad edilir bizim ailede, annem hep bu anısını anlatır, bizde bu anıdan hareketle yokluk yılarını sorar ve dinleriz annemden. (Sonra yine orta tabakadan devam, şükür.)

***

İşte bu yokluk, gurbeti kader kılmış Karadenizliye.

Akçal/Yılmaz ailesi de sabredenlerden olsa gerek ki İstanbul’a varabilmiş.

(Sabredemeyenlerin Düzce’den itibaren gördükleri düzlüklere, ovalara dayanamayıp otobüslerden indiği ve böylece; Düzce, Sakarya ve Kocaeli’deki Karadenizli nüfusun bu şekilde oluştuğu şaka/gerçek yollu anlatılır.)

Sonrası bildiğiniz gibi; her bir gurbet edenin her biri memnun olmuş ki yerinden, pek kimseler dönmemiş o yeni yerinden. (Şairden çalıntı.)

***

Devam edelim.

Onu ilk kez 1985 yılında Çayeli Madenli’de telefon santrali açılışında gördüm. Her ne vakit ki postanedeki santral memurunu “filan numarayı bağla” diye aradığımda içimden ona minnettarlık duyardım. (Yeri gelmişken hiç unutmam, o yıllarda kibarlık falan hak getire olduğundan bir gün santral memuruna “filan numarayı bağla!” deyince, o da beni  “bağla değil, bağlar mısın demelisin” şeklinde uyarmıştı. Allah ondan razı olsun. O gün bugündür hep kibarım.)

***

Velhasıl;

Benim uzaktan görebildiğim kadar (yakından görenlerin yazdıklarından/anlattıklarından da hareketle) Mesut Yılmaz;

Her şeyden önce Anayasa’ya sadıktı, doğru sözlüydü, nasılsa öyle görünürdü, takıyye nedir bilmezdi, hemşehri canlısıydı.

Beyaz Türk denilse de ailesine; o her yerde mavi, Rize’de de tam bir yeşildi.

Aşmıştı, doğunun kimi anlamsız tanımlamalarını.

Adamdı.

Ruhu şad olsun.

Editör: HABER MERKEZİ