<p align='justify'><strong><span style='font-size: 14pt; color: red; font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><u>Fatih Sultan Kar</u></font></font></span></strong><strong><span style='font-size: 14pt; color: red; font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></strong></p><p align='justify'><strong><span style='font-size: 14pt; color: red; font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span></font></font></span></strong><font size='2'><font face='verdana,geneva'><strong><span style='font-family: Verdana'>Oktay Arayıcı</span></strong><span style='font-family: Verdana'>, </span><span style='color: black; font-family: Verdana'>düşünsel ve sanatsal gücünü seferber etmiş bir sanat insanı. Türk tiyatrosunun ölümsüz ismi.</span><span style='font-family: Verdana'> 1936’da Rize’de başlayan yaşamı, 21 Ocak 1985’te İstanbul’da sona erdi. Kırk dokuz yıllık ömre dört önemli oyun ile iki film senaryosu ve çok sayıda ödül sığdırdı. Rize’nin ilk mizah gazetesi “Bomba’’yı yayınlayan Arayıcı, aynı zamanda Rizespor takımının (19 Mayıs 1953’te kurulan) ilk kalecisiydi. Rize ve Rizeliler’in gurur kaynağıydı. </span></font></font><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>Oktay Arayıcı, serüvenci yapısı yüzünden uzun yıllar Karadeniz ve Akdeniz’de taşımacılık yaptığı Petras isimli motorunu satıp baba ocağına yerleşen Rizeli eski kaptanlardan Nurullah Bey ve eski yazıyı bilen, iyi yetişmiş Hikmet Hanım’ın üçüncü ve en küçük çocuğudur.</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>Hayatı boyunca Rize ile ilişkisini hiç koparmayan Arayıcı’nın ilk şiir ve hikaye denemeleri de Rize Lisesi’ndeki öğrencilik yıllarına rastlar. Arkadaşlarıyla birlikte Rize Lisesi’nin gazetesini çıkarır, okul bünyesinde oyunlar sergiler. Bir yandan eğitimine devam eden Arayıcı, yaz aylarında</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>Çay Fabrikası’nda mevsimlik işçi olarak çalışır.</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span><font face='verdana,geneva' size='2'> </font> </p><h2 style='margin: 0cm 0cm 0pt' align='justify'><span style='font-family: Arial'><font color='#ff0000'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>Oktay Arayıcı’nın mizah gazetesi Rize’ye BOMBA gibi düşer </font></font></font></span></h2><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>1954 yılında arkadaşları Orhan Bilgin ve Cevdet Akgül’le birlikte “Bomba “ isimli haftalık mizah gazetesini çıkarır. Bomba Gazetesi, Rize ilinde yayınlanmış ilk ve tek mizah gazetesi olarak ayrı bir önem taşımaktadır.</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'></span><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span style='font-family: Verdana'>Oktay Arayıcı’nın sesi ve hatıraları </span><span style='color: black; font-family: Verdana'>araştırmacı-yazar </span><strong><span style='color: #333333; font-family: Verdana'>Alâettin Bahçekapılı</span></strong><span style='color: #333333; font-family: Verdana'>'nın Heyamola Yayınları'ndan çıkan belge niteliğindeki <strong>Sesleri Bende Kaldı</strong> isimli kitabıyla yeniden hayat buldu.<span> </span></span></font></font><span style='color: #333333; font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></p><p align='justify'><span style='color: #333333; font-family: Verdana'></span><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span style='color: #333333; font-family: Verdana'>Sizleri Alâettin Bahçekapılı'nın </span><span style='font-family: Verdana'>439 sayfalık yapıtında yer alan doyumsuz bir </span><span style='font-family: Verdana'>Oktay Arayıcı söyleşisi ile baş başa bırakıyoruz....<span style='color: black'></span></span></font></font><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></p><h2 style='margin: 0cm 0cm 0pt' align='justify'><font face='verdana,geneva' size='2' color='#ff0000'>“Nafile Dünya”nın Oktay Arayıcı’sı</font></h2><p align='justify'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><strong><span style='font-family: Verdana'><span> </span>“Sevmek, sevilmek hakkı/Sarılabilmeli insan sevdiğine/Sıcak bir somunu tutar gibi elinde/Isınabilmeli, doyabilmeli./Neden yoksun bundan peki ya, onca insan?”</span></strong><span style='font-family: Verdana'></span></font></font><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>1936’da <span>Rize</span>’de doğan </font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><strong>Oktay Arayıcı</strong>, <strong>İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’</strong><span>nda</span> oynanan, sonra da başrolünü <strong>Türkân Şoray</strong>’ın oynadığı, <strong>Rumuz Goncagül</strong> adlı oyunda/filmde böyle sorar.</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>Ve şöyle bitirir Rumuz Goncagül oyununu/filmini Oktay Arayıcı.</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span><strong><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></strong></p><p align='justify'><strong><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span>“Evlenebilmek hakkı/Sokabilmeli insan başını/Bir çatının altına/</font></font></span></strong><strong><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>Yuva kurabilmeli/Neden yoksun peki ya,/Onca insan, bunca mektubu yazan.</font></font></span></strong><font size='2'><font face='verdana,geneva'><strong><span style='font-family: Verdana'><span> </span>Ev sahibi dedi ki;/Ben atmıyorum ki;/Ya neden ortada onca insan?/Biz neden sokaktayız peki ya?/Bir kusurumuz olmalı mutlaka.”</span></strong><span style='font-family: Verdana'></span></font></font><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'></span><font size='2'><font face='verdana,geneva'><strong><span style='font-family: Verdana'>Oktay Arayıcı</span></strong><span style='font-family: Verdana'>’nın oynanan son oyunu <strong>Rumuz Goncagül</strong>, böyle biter. Yalnız toplumumuzdaki evlilik kurumunu ele alan bu oyunu değil, sahnelenen öteki oyunları da toplumla ilgili, sorunları dile getirir: Sorular atar ortaya, cevaplarını bulmamızı ister bizden: <strong>Dışarıda Yağmur Var</strong> böyledir; <strong>İkinci Hedef</strong> böyledir; <strong>Seferi Ramazan Bey’in Nafile Dünyası</strong>, <strong>Bir Ölümün Toplumsal Anatomisi </strong><span> </span>ve <strong>At Gözlüğü </strong><span> </span>böyledir.</span></font></font><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span></font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>Ama artık <strong>Oktay Arayıcı</strong> “<strong>Sevmek sevilmek hakkı/Sarılabilmeli insan sevdiğine/Sıcak bir somunu tutar gibi elinde</strong>” diyemeyecek ve hiçbir soru getiremeyecek ardından. Çünkü <strong>Oktay Arayıcı</strong>’nın 1936’da <strong>Rize</strong>’de başlayan yaşamı, 21 Ocak 1985’te sona erdi.</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span></font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>49 yıllık yaşamında neler var <strong>Arayıcı</strong>’nın? Sahnelenen dört oyun, iki film senaryosu ve bu çalışmalarıyla aldığı altı ödül. Ve ayrıca; 1964 yılında girdiği <strong>TRT</strong>’de <strong>İzmir </strong>ve <strong>Ankara</strong> Radyoları’nda <strong>Program Müdürlüğü</strong>, <strong>İstanbul Radyosu</strong>’nda önce <strong>Kültür</strong>, sonra da <strong>Eğitim-Kültür Yayınları Şubesi Müdürlüğü</strong> görevleri. </font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>Evet, 49 yılında dört önemli oyunu ve iki film senaryosu var <strong>Oktay Arayıcı</strong>’nın, altı da ödülü. Bu ödüllerden biri: 1979 <strong>Türk Dil Kurumu Oyun Ödülü</strong>. Bu ödülü kazandığı yıl, Oktay Arayıcı’ya “Tiyatro yazarlığını neden seçtiğini” ve merak ettiğimiz öteki hususları sorduğumuzda bize şu karşılığı vermişti:</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span><strong><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></strong></p><p align='justify'><strong><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span>- Söyler misiniz bize niçin tiyatro yazarlığını seçtiniz?</font></font></span></strong><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>- Bu biraz da rastlantı sonucu sanıyorum. Ama kendimi de bütünüyle tiyatro yazarı olarak görmediğimi de belirtmek isterim. Rastlantıya gelince, öğrencilik yıllarımda ilkokulda, ortaokulda, lisede, o günün deyimiyle temsillere çıktık. Onların bize kazandırdığı bazı alışkanlıklarla, daha çok okuma çağında, oyunlara yöneldim. Sanırım oradan gelen bir eğilimin sonucu. Bu daha sonra üniversiteye geldiğim yıllarda da sürdü. <strong>İstanbul Üniversitesi Gençlik Tiyatrosu</strong>’nda oyuncu olarak, yazar olarak, yönetmen olarak çalıştım. Oradan geliyor.</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span><span> </span></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span><strong>- Yazarlığınızın o dönemindeki ürünlerinden neler var? </strong></font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>- 1960’da yazdığım tek perdelik bir oyun var: “<strong>Dışarıda Yağmur Var”</strong> adını taşıyor. O dönemde onu hem de yönetmiştim. Bir yurt odasında kalan dört öğrencinin öyküsüydü bu. Bu dört öğrenci de taşradan gelmişlerdi. Biraz kendi yaşamımızdı belki, biraz o günkü toplumsal yaşamımızın çelişkilerini dile getiren bir oyundu.</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'></span><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span><span>-<span style='font: 7pt 'Times New Roman''> </span></span></span><strong><span style='font-family: Verdana'>Toplumsal yaşamımızın, toplumsal gelişmemizin çelişkilerini, kişilerde ya da düzende yarattığı çelişkileri bir de “Seferi Ramazan Bey’in Nafile Dünyası” oyununda vurgulamışsınız 1970’lerde. Bundan sonra “Bir Ölümün Toplumsal Anatomisi”’ni yazmışsınız, bu yapıtınızla da 1979 TDK Oyun Ödülü’nü almışsınız. Bu oyununuzda söylemek istediğinizi bize de anlatır mısınız?</span></strong></font></font><strong><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></strong><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span>- </font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>Çok güç bir şey. Gerçekten çok güç bir şey. Benim oyunlarım daha çok politik yanı ağır basan oyunlar, yani toplumun çelişkilerinin üzerine gidiyorum, düzenle hesaplaşma var. Hepsinin içinde, <strong>Bir Ölümün Toplumsal Anatomisi</strong>’nde de böyle bir şey var. Böyle bir hesaplaşma içindeyiz. </font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span>Sıradan görülebilecek bir ölüm olayının çerçevesinde o olayın arkasında yatan nedenleri irdeleyerek toplumun yapısını ameliyat masasına yatırıyoruz. </font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'></span><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span><span>-<span style='font: 7pt 'Times New Roman''> </span></span></span><strong><span style='font-family: Verdana'>Sayın Oktay Arayıcı, konuşmamızın başında kendinizi sadece tiyatro yazarı olarak görmediğinizi söylediniz; başka alanlarda, dallarda çalışmalarınız olduğunu söylediniz. Bu alanlardaki çalışmalarınızdan da söz ederek, önümüzdeki dönem için tiyatro alanında ne gibi ürünlerinizin bulunduğunu anlatır mısınız bize?</span></strong></font></font><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'></span><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span>-<span style='font: 7pt 'Times New Roman''> </span></span></font></font><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span style='font-family: Verdana'>Genellikle bütün yazın emekçileri şiir ile başlarlar. Bizim de geçmişimizde bir miktar şiir var. Onun yanı sıra senaryolarım var. 1970’de Yunus Nadi Ödülü’nü aldığım<strong> “İkinci Hedef”</strong> adlı bir senaryom var. </span></font></font><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'></span><font size='2'><font face='verdana,geneva'><strong><span style='font-family: Verdana'>Bir Ölümün Toplumsal Anatomisi</span></strong><span style='font-family: Verdana'> oyunu Devlet Tiyatroları’nda oynandı. Ve <strong>Oktay Arayıcı</strong>’ya bu oyunda “<strong>dili kullanmaktaki ustalığı</strong>” dolayısıyla <strong>1979 Türk Dil Kurumu Oyun Ödülü</strong> verildi. </span></font></font><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span>Ardından, aynı oyunla, <strong>Avni Dilligil Tiyatro Ödülü’nü aldı</strong> (1979).<span> </span>Türkiye radyolarında yayımlanan ve “Sesi bende kalan” bu söyleşimizde sözünü ettiği “<strong>toplumumuzdaki evlilik kurumunun eleştirisini getiren</strong>” oyunu <strong>Rumuz Goncagül</strong> 1982’de <strong>Sanat Kurumu</strong> tarafından <strong>En İyi Yerli Yazar Ödülü</strong>’nü getirir <strong>Oktay Arayıcı</strong>’ya. <strong>Timur Selçuk</strong>’un müziklerinin eşliğinde <strong>Rutkay Aziz</strong> yönetmenliğinde <strong>AST</strong>’da 1981-82 döneminde oynanan bu oyun 1987’de <strong>İrfan Tözüm</strong> tarafından sinema filmi haline getirilir ve başrolünü <strong>Türkan Şoray</strong>’ın oynadığı bu film “<strong>geleneksel Türk tiyatrosundaki orta oyun formunun epik bir yorumu</strong>” sayılır.</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span><strong>TRT</strong> bursuyla okuduğum <strong>İÜ İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü</strong>’nden sonra, aldığım bursun karşılığını ödemek üzere redaktör muhabir olarak girdiğim kurumda, 1967’den itibaren hep yakın olduğum, yanında olduğum; ast-üst ilişkisinin ötesinde dostu ve yandaşı olduğum <strong>Oktay Arayıcı</strong>’nın aramızdan ayrılışı (21 Ocak 1985) acı, çok acıydı…</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span></font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>Yazarların yapıtlarında yarattıkları kahramanlardan yola çıkarak, yazar hakkında geçerli yargılara varılabilir mi bilmiyorum. Ne ki, toplumdaki yeri, konumu tüm ayrıntılarıyla sevgili ağabeyimiz Oktay’ın yapıtında anlatılan Sultanca’nın oğlu Haydar’la <strong>Oktay Arayıcı</strong><strong>’</strong>nın arasında benzerlik görüyorum ben…</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span>Değirmende öğünmek, un olmak istemeyen <strong>Haydar</strong>’la <strong>Oktay Arayıcı</strong><strong>…</strong></font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span><strong>Oktay Arayıcı</strong>’yla dağı taşı dolduran tohum olmak isteyen, bir kişinin kursağına inmek istemeyen Haydar…</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span>Sarmaş dolaş birbiriyle: Daha iyi yaşamak için, mutluluk için, çağdaş insana yaraşır bir düzen için: Umut…</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span><strong><span style='color: black'><span> </span></span></strong></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><strong><span style='color: black'><span></span></span></strong><span style='color: black'>Buğday buğday yaşamayı şeçtiler… Yüreklere güç vererek yaşamayı… Söyleyecek sözü varken, söylemeyi…Yazmayı, konuşmayı, aramayı, sormayı…</span></font></font></span><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span style='color: black; font-family: Verdana'><span> </span></span></font></font></p><p align='justify'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span style='color: black; font-family: Verdana'><span></span>“<strong>Kime ne düşüyorsa, herkes payını alsın” diyerek…/ “Sevmek, sevilmek hakkı, / Sarılabilmeli insan sevdiğine,/Sıcak bir somunu tutar gibi elinde, / Isınabilmeli, doyabilmeli.</strong></span><strong><span style='font-family: Verdana'>/ Neden yoksun bundan peki ya, onca insan</span></strong><span style='font-family: Verdana'>?” diye sorarak. Ve...</span></font></font><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span><strong>“Bir kusurumuz olmalı mutlaka</strong>” diyerek <strong>“yaşamayı</strong>” seçti Oktay. Çağın durmadan değiştiği, ilerlediği göz önüne alındığında, insana </font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>yapılabilecek kötülüklerin en büyüğü; akıp giden zaman içinde, dün yapabildikleriyle yetinmek zorunda bırakılışıdır… Dünü insanlarıyla, sevgileriyle aramak. Özlemek. Bugün dünü aşamamak, insana yapılan bir kötülük gibi geliyor bana…</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span> </span></font></font></span></p><p align='justify'><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><span></span><strong>Oktay Ağabey</strong>, iyi bir yöneticiydi: Demokrattı; her ayrıntıyı tartışmayı seven, buyurucu olmayan, düşüncelere saygılı biriydi. Gerçeği </font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font size='2'><font face='verdana,geneva'>severdi, yalın gerçeği… Açıklığı severdi, gizlisi saklısı yoktu: Yarası içinde, karası dışında bir insandı… Koruyucu, kollayıcıydı; zor zamanlarda kol kanat gererdi yanındakilerin üstüne; öndeydi, kimsenin ardına saklanmazdı… Söyleyecek sözü vardı, söylerdi; yanlışını kabul eder dönerdi… öğreticiydi, eğiticiydi… insanlarla ilişki kurmakta, ilişkiyi sürdürmekte imrendirici yöntemleri vardı… Yönlendiriciydi <strong>Oktay</strong> <strong>ağabeyimiz</strong>… Yazdığımızı bizimle açık yüreklilikle tartışırdı, ne ki son kararı vermeyi bize bırakırdı… Özgürlükten yanaydı, yazdıklarımıza, yarattıklarımıza saygılıydı, herkesin de saygı göstermesini isterdi. Yöneticiliğimizi yaptığı uzun sürede kurumumuza çok şeyler kattı. TRT çalışanları anısını yüreklerinde taşıyacak sonsuza değin…</font></font></span><span style='font-family: Verdana'><font face='verdana,geneva' size='2'> </font></span> </p><p style='margin: 0cm 0cm 0pt' class='MsoNormal' align='justify'><font size='2'><font face='verdana,geneva'><strong><span style='font-family: Verdana'>“Nafile Dünya”nın Oktay Arayıcı’sı” </span></strong><span style='font-family: Verdana'>yazısı ve kendi arşivinden yayımlamamıza izin verdiği fotoğraflar için</span><span style='color: #333333; font-family: Verdana'>,<span> </span><strong>Alâettin Bahçekapılı</strong>'ya teşekkür ediyoruz.</span></font></font></p><p style='margin: 0cm 0cm 0pt' class='MsoNormal' align='justify'> </p><p style='margin: 0cm 0cm 0pt' class='MsoNormal' align='justify'><img src='http://www.cayhaber.net/resimler/haberler/cayhaber12238396741596060919.jpg' border='0' /> </p><p style='margin: 0cm 0cm 0pt' class='MsoNormal' align='justify'><strong><font size='2'>Yıl 1953 Yeni kurulan Rizespor sahaya çıkıyor. Kalede Oktay Arayıcı </font></strong></p><p style='margin: 0cm 0cm 0pt' class='MsoNormal' align='justify'> </p><p style='margin: 0cm 0cm 0pt' class='MsoNormal' align='justify'><img src='http://www.cayhaber.net/resimler/haberler/cayhaber1223839723712171666.jpg' border='0' /> </p><p style='margin: 0cm 0cm 0pt' class='MsoNormal' align='justify'><strong><font size='2'>Arayıcı, oğlu Murat, eşi Prof. Dr. Semiha Arayıcı ve çalışma arkadaşı Bahçekapılı ile Levent’teki evinin bahçesinde…(1970’ler) </font></strong></p><p style='margin: 0cm 0cm 0pt' class='MsoNormal' align='justify'> </p><p style='margin: 0cm 0cm 0pt' class='MsoNormal' align='justify'><img src='http://www.cayhaber.net/resimler/haberler/cayhaber12238397691507576369.jpg' border='0' /> </p><p style='margin: 0cm 0cm 0pt' class='MsoNormal' align='justify'><strong><font size='2'>Oktay Arayıcı, yöneticiliğini yaptığı TRT İstanbul Radyosu Eğitim-Kültür Yayınları’nda çalışma arkadaşlarıyla… (1980’ler) </font></strong></p>