Rize'nin alternatifsiz ürünü ve sosyal olgusu çayına ve müstahsillerin teminatı ÇAYKUR'a musallat olan zihniyet  ile onun "Çay Kanunu Tasarısı" adı altında geliştirdiği suikast planı belleklerde henüz tazeliğini korurken ön görülerimizi boşa çıkarmayan eski vekil son günlerde tekrar Dubai'den arzı endam ederek işe bıraktığı yerden devam ettiğini bir kez daha bizlere göstermiştir. Rize'nin kendisinin vekilliğinden kurtulduğunu belirterek darısı inşallah Ulusal Çay Konseyi'nin ve Rize Çayımızın başına temennilerimiz ile konuyu açacak olursak hepimizce malum olduğu üzere Uganda’da, Sri Lanka’da, Dubai’de dolaşılarak oralardan getirilecek ucuz ithal çaylar ile Rize Çayına bir kez daha çözüm arandığını görürüz. Bu eski vekil ile birlikte Rize Çayının sorununu başta yaş çay müstahsillerinin sıkıntıları olarak görmeyen, problemleri onun yerine kendilerinin aşırı kazanç yapamamalarında, ithal çay getirerek tatlı kazançlara imza atamamalarında arayanlar Başbakan Erdoğan'ın Haziran-2011 seçimlerinden önce Rize Meydanına gömdüğü çay kanunu tasarısını ısıtarak farklı ambalajlarda tekrar gündeme getirmek istemektedirler.Hatırlayacak olursak Başbakan Erdoğan Rize’de yaptığı konuşmada aynen şöyle demektedir; “yapmadıklarımızı, söz vermediklerimizi kimse bize söyleyemez, ben hiçbir yerde çay fiyatı telaffuz etmedim…..çay fiyatını Bakanım açıklar, olay budur, bunun dışında kimse bunu ispat edemez, aynı şekilde değerli kardeşlerim çay ile ilgili bir yeni Kanun çalışması diye bir şey bizim şu anda böyle bir şey gündemimizde kesinlikle yok, söylenenlerin hepsi yalandır, hepsi yalandır.” Şimdi malum zihniyetin Başbakan Erdoğan'ın bizzat yalan olarak adlandırdığı yolda ilerlemeye devam ederek tüm bu söz ve güvencelere rağmen ÇAYKUR 'u sessizce ortadan kaldırmaktan başka bir şey olmayan bu girişimlerini kaldıkları yerden devam ettirme çabası içerisinde  oldukları basında yer almaktadır.

Türkiye'nin yıllık kuru çay tüketiminin yaklaşık 250.000 Ton civarında olduğu tahmin edilmektedir, buna karşın ÇAYKUR ve Özel Sektör yaklaşık 200.000-210.000 Ton dolayında kuru çay imal edebilmektedir. Hammadde, yani yetiştirilebilir yaş çay da ancak bu miktarda bir yerli üretime el vermektedir. Arada ki fark kaçak yada normal yollardan %145 gümrük vergisi ödenerek getirtilen ithal çaylar ile karşılanmaktadır. Diğer yandan uluslararası piyasalarda ortalama kuru çay fiyatı bazen 1,00 Dolara veya altına bile düşebilirken (örneğin İran'dan gelen kaçak çay) Türkiye'de üretilen kuru çayın çıplak  maliyeti yaklaşık 4,50  Dolar civarında bulunmaktadır. Şimdi dünyada bu ucuz kuru çay arzı  bolluğunda ticaretin başta İngilizler olmak üzere çok uluslu şirketlerin mutlak hakimiyetinde bulunduğu ortamda Türkiye 50.000 Ton çay ihraç edecek, 350.000 Ton hacmin bulunduğu Rusya, Ukrayna ve Türki Cumhuriyetlerinde ki pazarı kullanma imkanı yakalayacak demek ekonomi bölümünde üniversite 1. Sınıf öğrencileri için bile en hafif tabiri ile bilgisizlik ve hesap bilmezlik olarak addedilebilecek söylemleri ihtiva etmektedir. Bunu söyleyenlerin bu şekilde nitelendirilemeyeceği açık olduğu için  amacın ihracat havucu ile boşaltılan iç pazarın ÇAYKUR'un da olmadığı ortamda ithal çaylar ile işgal edilmesi ve iki milyar Dolar hacimli çay pazarımızın tatlı karının zahmetsiz bir şekilde  ceplere akıtılması olduğu açıktır. Zira bazı muhterem şahsiyetlerin “Türk Çaycılığını başarı ile temsil ettikleri” Dubai Çay Forumuna katıldıkları haberleri basınımızda son günlerde yoğun bir şekilde yer almaktadır. Ancak bu kişilerin Rize Çayı hakkında ki emelleri ve ithal çay konusunda ki zaafları bilindiği için bu başarılı gezinin bir arka planı olduğu kuşkusu ister istemez uyanmaktadır. Zira Dubai Serbest Bölgesi ve Dünya Çay Ticaret Merkezi Birleşik Arap Emirliklerinde  yaş çay üretiminin olmadığı ortamda  Kenya, Siri Lanka, Endonezya, Vietnam, İran, Uganda, Tanzanya gibi ülkelerden gelen yıllık 500 bin ton kuru çayın paketlenerek dünyaya pazarlandığı bir yerde bulunmaktadır. Bu ucuz aşırı arzın dünyanın en büyük iç çay pazarına sahip Türkiye'yi hedefleri arasına aldığı da kuşku götürmez bir şekilde ortadadır. Ayrıca heyetin toplantı yapıldığını ifade ettikleri Kenyalılar da Dünya'nın önemli çay ihracatçıları arasında bulunmakta ve buradan malum yabancı sermayeli şirket ülkemize ithal çay getirerek harmanlayarak Türk İnsanının damak tadını değiştirmek istemektedir. Türkiye’ye açılmak isteyen bir Serbest Bölgeden, yani bize çay satılmak istenen bir yerden ne gibi feyiz alınabilinir? Bunun açıklaması ise ancak ısıtılıp yeniden farklı ambalajda getirilen çay kanunu tasarısı ile emtia borsası kurulması böylelikle ÇAYKUR'un sessizce ortadan kaldırılarak piyasanın ucuz ithal çaylar ile işgalinin hedeflendiği olabilir. Yada kuru çay fiyatının ortalama kilogram başına 1,00 - 2,00 Dolar civarında bulunduğu bu Dubai Ticaret Merkezine  inat bizim değerli eski vekillerimiz, üstün meziyetli Rize Ticaret Borsası Yetkililerimiz kendilerinin kilogramını yaklaşık 4,50 Dolar düzeyinde mal ettikleri Türk Çayını  sihir ve keramet ile ihraç etmeyi veya Devletten %70-80 ihracat sübvansiyonu alarak yurt dışına göndermeyi planlamakta, böylelikle ülkemize ihracatta önemli bir kazanç sağlamayı düşünmektedirler !