Tarafsız mi desem, objektif mi desem ne desem bilmiyorum ,ama galiba uzaktan bakınca her şey daha berrak görülüyor! Eğer aklınızı, fikrinizi birilerinin hizmetine sunmamışsanız, ülkenize ve milletinizin değerlerine  bağlı kalmışsanız, bir yandan utanır kızarsınız bir yandan da öfkeden deliye dönersiniz!... 

Üstüne üstlük olup bitenleri anlama ve tahlil etme noktasındaysanız, özgürlük ve demokrasi adı altında ülkenizin elinizin altından kayıp gittiğini görerek kahrolursunuz!…

Bir de bu olup bitenlere, batılılar gibi yapıyoruz işte, kulpu takılınca ve o batılı dediklerimizin bize bakarak nasılda içten içe sırıttıklarına şahit olursunuz! 

Ben şahsen bu ülke adına bir sürü kaygıyı yüreğim de taşıyorum… Arkadaşlarımla-dostlarımla bu kaygıları zaman zaman konuşuyoruz. Bu sayfa vasıtası ile de sizlerle hasbıhal etme imkanımız oluyor…

 

Ortak kaygılarımız dedim,bilmem hata mi ettim!

Ekonomik kaygılarımız…

Eğitime dair kaygılarımız…

Dilimize ait kaygılarımız…

Kültürümüze ait kaygılarımız..

Milli birlik ve beraberliğimize ait kaygılarımız…

Hukuk sistemimize ait kaygılarımız..

Siyaset yapma üslubumuza   ait kaygılarımız…

Aydınımıza ve bürokratlarımıza ait kaygılarımız… 

Bu kaygılarımızı çoğaltmak ve her birini kendi içinde sorgulamak, hastalığımıza teşhis koymak, bu hastalığa neden olan faktörleri araştırıp ortaya çıkarmak gereklidir diye düşünmekteyim…  Eğer teşhis koyarsak, isabetli tedavi yöntemleri uygulayabiliriz elbette… 

Aslında gerçekler bir bütün olarak ele alınmalı. Ben olup bitenlere lokal olarak örnekler verme yerine genel bir bakış açısı getirmek istiyorum doğrusu. Şimdi kaygılarımı sıraladıktan sonra, şu da oluyor bu da oldu demeden, sadece ülkemizde meydana gelen olaylara aklımızı ve vicdanımızı nüfuz ettirerek anlamaya çalışalım… 

Bir önceki yazımda bu ülkenin  dış politikasının nerelerden yönlendirildiğine kısa bir bakış açısı getirmiştim…Şu yer yüzünde bize en yakın en candan-kandan dost olan kardeş ülke Azerbaycan’a yaptıklarımızı görebiliyor musunuz? Neye karşılık! İşgalci ve iftiracı Ermenistan’a sınır kapısı açmak onlara ve doğal olarak ABD ve diğer ülkelere şirin görünme adına mı!? Bu ihanetle eşanlamlı değil mi? Bu durumun müsebbipleri bu millete ve Azerbaycanlı kardeşlerimize nasıl hesap verecekler… 

Ya Ergenekon davasına ne demeli… Siz düşünebiliyor musunuz sevgili okuyucular… Bir yandan 12 Eylül Askeri hareketinin yanı askeri darbenin başını Cumhurbaşkanlığında ağırlayacak ama öte yandan bu ülkeye hayatını vakfetmiş değerli insan ve hemşerim olmasıyla gurur duyduğum Mehmet Haberal Beyi bu ucube dava adına hem de “darbe yapacaktı” şüphesiyle tutuklayacaksınız!

12 Eylül askeri darbesin de Süleyman Demirel’i Zincir bozana yolcu edenlerden birisinin Değerli Mehmet Haberal olduğunu bu olaylar sırasında öğrenmem beni tebessüm ettirdi doğrusu. O gün sağa sola kaçanların aksine, sevgili Hocamız darbeye açık tavır koyduğunu bu uğurlamaya giderek korkusuzca ortaya koymuş olmuyor mu sizce de? 

Buradan Mehmet Haberal Beye geçmiş olsun dileklerimi yolluyor, Onun ne kadar vatansever ve bu ülkeye yaptığı katkılarını taktır ettiğimi belirtmek istiyorum… Yeri gelmişken “Kaçkar Gazetesini” çıkardığımız yıllarda ki vermiş olduğu desteğe minnettarlığımı ifade etmek istiyorum… 

Bir konuyu da burada ifade etmek istiyorum ki, o da şudur… Bu ülkenin birliğine dirliğine halel gelmesin diye çırpınmak yazı yazmak olup bitenleri sorgulamak çok zor bir durumdur! Bu ülkede yazan-çizen,konuşan insanların ekseriyeti artık bu duyarlılıktan uzaklaşmış ve işin kolayına  mi kaçıyorlar desem, ihanetimi desem,şuursuzluklarımı desem bilmiyorum ama hakikatten söz söyleme noktasında olanlar bugün gaflet ve delalet içinde oldukları bence aşikardır!... 

Yazımın girişin de, öfkeye vurgu yapmış ve olup bitenler hakkında ki kaygılarımı ifade etmeye çalışmıştım yazı boyunca. Şimdi geldiğimiz nokta çok vahımdır ve bu durumu ortadan kaldıracak milletin kendisidir diyorum. Ben inanıyorum ki; bu ülkenin milli şuurunda ve  derini taraflarında anlamsız hiçbir şey yoktur. Belki bugün itibariyle “milli şuurumuzda” kırılmalar yaşanıyor olabilir.

Her şeye rağmen   ,tarihi sorumluluk taşıyan bu ülkenin hakiki münevverlerinin o şuuru ayağa kaldıracak feraset ve gelecek idealine bağlı olduklarına inanıyorum… 

Görüşmek üzere, Allaha emanet olun…

Editör: HABER MERKEZİ