Toplumların büyüklüğü onları var eden değerlerin büyüklüğüyle ölçülür.Rakamsal olarak büyük olsa da gerçekte küçük kalmış toplumlar olabileceği gibi küçük görünse de kutsal ve ulvi değerleriyle büyük olmayı başarmış toplumlar da vardır.Barış,adalet,insan ve yurt sevgisi,adalet ve yardımlaşma ile özgürlük gibi değerler büyük değerlerdir ve bulara sahip toplumlar büyük toplumlardır.

Rizeye hayat veren Rizelililer de büyük bir toplumun bireyleridirler.Çayeliler bu büyük toplumun parçasıdır.Çayelilerin yetiştirdiği büyük bir insan olan Osman Nuri Özgenden bilgi sahibi olmak için bahsedilmelidir.

Osman Nuri Bey,1888 de Rize-Çayeli ilçesi Akpınar köyünde doğdu.İsmailzade Tevfik Efendinin oğludur.İlk ve ortaöğrenimini memleketinde tamamladıktan sonra İstanbula gelerek Yüksek Mühendis Mektebinde okudu ve mühendis olarak diploma aldı.

I.Dünya Savaşı mütarekesinden sonra milli mücadeleye katılarak Osmanlı Mebusan Meclisinin son dönemi için yapılan seçimlerde Lazistan milletvekili oldu.Son Osmanlı Mebusan Meclisinin İstanbulun işgalini müteakip feshinden sonra Heyeti Temsiliyenin talimatına uyarak Ankaraya geldi.23 Nisan 1920 de TBMM nin açılışında bizzat hazır bulundu. Nisan 1920'de Meclisi ve Kuva-yı Milliye'yi tehdit eden Bolu-Düzce-Hendek Ayaklanmalarına karşı oluşturulan Hüsrev Bey'in 'Heyet-i Nasihası”nda yer almıştır. Süregelmekte olan Bolu-Düzce ayaklanmasında durumunun gözlenmesi için Hüsrev Bey(Trabzon mebusu) ile birlikte gönderildiği ayaklanma bölgesinde tutuklanarak ayaklanmacılar tarafından ağır eylemlere hedef oldu.Ayaklanmayı bastıran ulusal kuvvetler tarafından kurtarılarak 31 Mayıs 1920 de Meclise döndü.Türkiye ile Rusya arasında 16 Mart 1921 de imzalanan dostluk anlaşmasından sonra Rusyadan alınacak silah,cephane ve diğere savaş malzemelerinin alım ve sevkine memur edilerek Tuasepeye gönderildi. Osman Beyin Ruslardan Hükümeti Milliye namına dört bin yüz elli tüfek,dört bin beş yüz on sekiz sandık fişek ve altmış bin kilo benzin ve kırk bin kilo gazyağı ve  otuz iki bin kilo dakik ve altı yüz elli fıçı çimento ve beş makineli bir fabrika ve doksan tahta fıçı ve yirmi demir fıçı alarak bunları Anadoluya nakletti. Mecliste Dışişleri,Bütçe ve Bayındırlık komisyonlarında çalıştı.II.Toplantı yılında Bayındırlık Komisyonunun sözcüğünü ve son toplantı yılında Başkanlığını yaptı I.Dönemde milletvekilliği sona erince politikadan çekilerek mühendislik mesleğini sürdürdü.Samsun göçmen evleri,Samsun-Çarşamba şosesi inşaatında,Amasya demiryolu yapımında ve sonra da Abdurrahman Naci Demirağın şirketinde ortak olarak çalıştı.15 Aralık 1943 te İstanbulda öldü.Erenköy Sahrayı Cedit mezarlığında toprağa verildi.Evli olup altı çocuk babasıydı.

Karadeniz limanlarına,ithal olunacak mısır ve mısır unlarıyla İzmit sancağına gelecek  buğday,arpa,mısır ve bunların unlarının gümrük resminden istisnası hakkında İktisat Encümeni mazbatası üzerine Büyük Millet Meclisi genel kurulunda mebus olarak sarf ettiği sözlerden;

Şunu da arz edeyim ki gümrük resmini ilga ettiğiniz andan itibaren Çarşamba mıntıkası Lazistanı besleyebiliyor.Yalnız bu mıntıka katidir.Çünkü harbi umuminin verdiği felaket neticesi olarak ahali hem az yiyor ve hem de nerede bir taş dibi varsa orayı bir tarla haline getirmek mecburiyetini hissetmiştir.Lazistan ahalisi,kadınları erkekleri çalışıyor.Çünkü eskisi gibi Rusyaya gidemiyor.Ötede ticaret yok,beride ticaret yok.Binaenaleyh nerede bir toprak parçası varsa onu zer için çalışıyor.Onun için arpa zer edemedikleri halde köylü arpa zer etmeye başlamıştır.Mısırdan evvel arpa zar ediyorlar.Temin ederim ki geçen sene ve daha evvelki sene çam ağaçlarının kabuklarıyla mısırı mahluten öğüten köylüler gördüm değirmende.”

(gcz. Devre:1,İ:156. 07.02.338.c:3  S:704)

 

 

 

 

Editör: HABER MERKEZİ