Medyanın hükümetleri denetleyen güç olmaktan çıkıp ülkeyi yönetmeye kalkıştığı; hükümet kurup hükümet yıkan, bakan indirip bakan atayan Genel Yayın Yönetmenleri'nin dönemi...

Demokratik siyasetin, medya ve sivil toplum kuruluşlarının kullanılarak militarize edilmesinin 12'nci yıldönümü bugün..

Sandıktan çıkan sonucu beğenmeyenlerin 28 Şubat 1997'deki müdahelesine 'post modern darbe' adı verildi.

Bir gelenekti Türkiye'de siyasetin rotasını beğenmeyenlerin kendi dümenlerini devreye sokması, sandığa karşı hukuk ve demokrasi dışı yollara başvurup baskı unsurlarını kullanması.. Kanlı da oldu, post-modern de, internet yoluyla e-muhtıra da..

Görünürde darbeyi yapan askeri komuta kademesiydi, sahadaki uygulayıcılar ise medyanın komuta kademesi.. Merkezi medyanın güçlü gazeteleri

Aydın Doğan ve Dinç Bilgin'in sahibi olduğu Hürriyet ve Sabah komuta gemileri, Ertuğrul Özkök ve Zafer Mutlu başkomutanlarıydı.


Medyanın hükümetleri denetleyen güç olmaktan çıktığı; ülkeyi yönetmeye kalkışan, hükümetler kurup hükümetler yıkan, bakan indirip bakan atayan Genel Yayın Yönetmenleri'nin dönemiydi.

Ankara'nın kilit noktalarından gelen manipülatif her haber, gerekli mizansenler oluşturularak yazıişlerine ulaştırıldı ve 'irtica geliyor' korkusu kamuoyuna manşetten sunuldu. Medyanın komuta kademesi psikolojik darbeyi tamamladığında söz askeri komuta kademesindeydi: '28 Şubat gerekirse bin yıl sürecek'

O Genel Yayın Yönetmenleri sadece siyaseti değil, medyayı da militarize etti. Cengiz Çandar, Mehmet Barlas, Mehmet Ali Birand, Ali Bayramoğlu, Mehmet Altan gibi isimler etkisizleştirildi, Ankara'dan servis edilen haberlere sorgulamadan itibar eden kalemler ön plana çıkarıldı. Özgürlükçü sesler susturuldu. 

Üzerinden ise bin değil, sadece 12 yıl geçti. 28 Şubat mirasını sahiplenenler vazgeçmekte zorlansa da, siyasette ve medyada değişen dengeler toplumun demokrasi dışı girişimlere artık itibar etmediğinin en büyük göstergesi.

Sarsılmaz görünen 'Medyanın Komuta Gemileri' artık su alıyor. Tercihlerine saygı gösterilmesini bekleyen toplum için merkezi medya 'merkezi' olmaktan
her geçen gün biraz daha uzaklaşıyor.

28 Şubat'ın muhataplarını şöyle bir hatırlarsak;

O dönemin hapse atılmış İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan, şimdi ikinci kez seçim kazanmış Başbakan.

O dönemin Devlet Bakanı Abdullah Gül şimdi Cumhurbaşkanı.

Bu iki siyasal figür, bugünün Türkiyesinde yasama ve yürütmenin en tepesindeki isimler..

28 Şubat döneminin kudretli isimleri ise köşeye çekilmiş, itibar sorunu yaşıyorlar.

Bir de hesap vermeyen, toplumsal denetime tabi tutulmadan sırça köşklerinde yaşamaya devam edenler var tabii: Medyanın komuta kademesi..

O dönemde medyayı yönetenler, özeleştiriden bile geçmeksizin amiral gemilerindeki yolculuklarına devam ediyor.

Editör: HABER MERKEZİ