Feyyaz Şerifoğlu. Adını çoğumuz birkaç aydır bilsek de o aslında Ajda Pekkan’ın vokalistlerinden biri olarak sahnedeydi yıllardır. “Kırmızı Oda”da Burcu Biricik’in hayali arkadaşı, sevgilisi Can olarak kalbimizden vurdu. “Gerçek olmayacak kadar mükemmel” gibi yüzlerce yorum yapıldı hakkında... Kanal D’de 8 Nisan’da ilk bölümü yayınlanacak “Camdaki Kız”da yine Burcu Biricik’in partneri olarak izleyeceğiz onu. Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitabından uyarlanan projede, “Bu kez de gerçek olmasa keşke” dedirtecek Sedat olarak. Hayalleri 20, yolculuğu 7 yıla dayanan Şerifoğlu’yla “ilk aşkım” dediği müzikten setlere uzanan hikayesini konuştuk.

- Pandemi nedeniyle zor bir yılı geride bıraktık. Ama bu yıl sizin için güzel başlangıçlara vesile oldu. İlk projenizle büyük ilgi gördünüz. Şimdi de “Camdaki Kız”la karşımızdasınız. Oyunculuk sizin için ne zamandan beri vardı?

Dünya olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. Tiyatrolar perdelerini açamadı, müzisyenler sahneye çıkamadılar. Bunları söylerken ve yaşarken bunun içinden başarılı olarak çıktığımı söylemek biraz bencillik olur ama Tanrı’nın sevdiği kuluyum ki bana bu dönemde yürü ya kulum dedi. Oyunculuk aslında benim hayatımda bu sektöre girdim gireli vardı. Sahneye çıkan solistin oyunculuk yeteneğinin olması gerektiğini düşünüyorum. Nasıl ki bir yakınımızı kaybettiğimizde ya da başımızdan kötü bir olay geçtiğinde, o gün sahneye çıktığımızda hiçbir şey olmamış gibi en iyi şekilde performansımızı sergilemek zorundaysak, oyunculukta da verilen rolü en iyi şekilde gerçekleştirmek zorundayız.

- Kendinizi şanslı olarak görüyor musunuz?

Elbette ki, düşünsenize aslında Feyyaz’ın yolculuğu 7 seneye, hayalleri ise 20 yıla dayanıyor. Büyük babam hep “Çok iste, çok çalış, kalbini temiz tut, olur” derdi. Nitekim gerçekten Allah’ın sevdiği kuluyum ki, Türkiye’nin en iyi yapım şirketlerinden biriyle, en değerli yönetmenleriyle ve çok kıymetli oyuncu kadrosuyla aynı projede olma şansını yakaladım. Aslında bunun da tesadüfi olmayıp, tevafuk olduğuna inanıyorum.

- Sedat karakterine can vereceksiniz. Onu bize nasıl anlatırsınız? Benzerlik kurduğunuz yanlarınız var mı?

“Dışı seni içi beni yakar” deyimi aslında tam da Sedat’a göre. Nedenine gelecek olursak 30 yaşında olmasına rağmen baba baskısı altında yaşayan biri. Açıkçası Sedat’la birbirimize oldukça zıt karakterleriz. Zaten beni çeken tarafı da bu. Umarım başarılı olurum ve izleyiciye de geçer.

Gerçek olan izleyiciye sıcak gelir

“SIKIŞTIĞIM YERDE GÜLSEREN HANIM’DAN DESTEK ALIRIM”

- Peki ona hazırlık için neler yaptınız? Mesela rol arkadaşınız Burcu Biricik “her projeden önce psikoloğa giderim” demiş...

İkinci projem, çok fazla kilometrem yok ama çok şanslıyım ki önüme çıkan fırsatlar kalbime göre geliyor. Daha önce de bir oyuncu koçuyla çalışıyordum, şimdi de oyuncu koçum var ve iki proje arası çok bekleme süresi olmamasına rağmen dur durak bilmeden tuğla üzerine tuğla koymaya çalışıyorum. Çalışmaktan psikoloğa gidecek vakit bulamadım ama sıkıştığım yerde sevgili Gülseren Hanım’dan yardım alırım diye düşünüyorum. Sedat karakterinin de buna ihtiyacı var.

- Dizi Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitabından uyarlama. Son dönemde “gerçek hayattan uyarlama” olan projeler izleyiciyi ekrana kilitleyen işler oluyor.

Her zaman gerçek olan, izleyiciye sıcak gelmiştir. Hani bir film seyrederken, onun gerçek hayattan alıntı olduğunu bildiğimizde,bakış açımız değişir ya, işte tam da bunun gibi. Gülseren Hanım da kendi işinde zaten bir duayen olduğu için deneyimlerini izleyiciyle doğru şekilde paylaşıyor ve izleyenler kendinden izler buluyor.  Samimiyet en önemli şey.

- Burcu Biricik’le uyumunuz çok sevildi; hatta “Feyyaz ve Burcu bizim kuşağın Kadir ve Türkan’ı olabilir. Çok benzer bir uyum var aralarında” gibi yorumlar yapıldı. Bizlerin hissettiği gibi iyi midir aranız?

Öncelikle inanılmaz onore oldum ve mahçup oldum. Keşke biz de bir gün o efsanelerden biri olabilsek.Ben size bir hikayemi anlatayım. Yıllar önce yine bir dizi projesi vardı ve projenin başrolü Burcu’ydu. Çok istemiştim ama olmamıştı kısmet bugüneymiş. Gerçekten çok iyi dost olduk. Bana inanılmaz destek oluyor. Onun gibi bir partnerle çalışmak, benim için paha biçilemez. Ama şunu da söylemeden geçmeyeyim; gerçekten çok şanslıymışım. Sevgili Binnur Kaya, Tamer Levent, Devrim Yakut, Şerif Erol, Selma Ergeç, Hande Ataizi, Şerif Erol, Nihal Menzil, Tuğrul Tülek ve Nur Sürer gibi usta oyuncularla olmak ve desteklerini hissetmek gerçekten çok kıymetli.

- Her işte, her olayda iş dönüp dolaşıp çocukluğa, büyümemize geliyor. Siz nasıl bir evde gözlerinizi açtınız? 

Ben evin tek erkek çocuğuyum. İki ablam var. Aslında klasik bir Karadeniz ailesiyiz. Ama kadının egemen olduğu bir ailede büyüdüğüm için sevgi en önemli unsurdu. Zaten nereye bakarsanız bakın, sevgi olmadan hiçbir şey olmaz. Sevmediğin işi yapamazsın, sevmediğin yemeği yiyemezsin, sevmediğin kıyafeti giyemezsin, sevmediğin insanla arkadaş olamazsın. Yani sevgi hepimizin ruhuna işlenmesi gereken önemli bir duygu. Yani çocuklukta sevginin dozu yüksek verilirse, dünya daha yaşanılabilir bir hal alır. Bu bağlamda ben şanslı bir çocuktum.

“GÖNÜL İŞLERİNİ ÖTELEDİM”

- Özel hayatınız da çok merak ediliyor...

Hayatımda kimse yok. Kader, kısmet tabii bilinmez ama şu dönemde gerçekten işime odaklanmaktan başka bir şey düşünmüyorum. Çünkü yolun çok başındayım ve algımın dağılmasını istemediğim gibi ilişkide benden bekleneni hakkıyla yapamayacağımı düşündüğümden, gönül işlerimi bir müddet öteleme kararı aldım. Tabii ne kadar becerebilirim onu pek bilmiyorum.

- Yakışıklı olduğunuz konusunda yüzlerce yorum var. Sizin için güzel olmak, yakışıklı olmak neler ifade ediyor?

Sanatın içinde yer alan herkesin bir ışığının olduğunu düşünmekle beraber dünyada çirkin insan olduğunu düşünmüyorum. Herkesin beğeneni ve beğenmeyeni vardır. Sadece görsel özelliklerimden dolayı ön plana çıkmak çok benlik bir durum değil ama bunu benimseyen arkadaşlara da asla ön yargıyla bakmıyorum.

“MÜZİK BENİM HAYATIM”

- Sizi ekranda ilk görmemiz müzik yarışmasıyla başlıyor aslında. Ajda Pekkan’ın da vokalistliğini yapmışsınız. Müzikle yolunuzun kesişmesi nereye dayanıyor?

Aslında müzik benim ilk aşkım. Sonraları ise hayatım boyunca keyif alarak yaptığım mesleğim haline dönüştü. Esasında benim içinde ilk adım yarışmaydı. Bu dönemde ise en büyük şansım sevgili Ajda Pekkan ile tanışmak ve çalışmak oldu. Süperstar’la müzik yolculuğumun daha başlarında bu deneyimi yaşamak da benim için bulunmaz bir fırsattı.

- Artık oyunculukla mı devam edeceksiniz yoksa şarkılarınızı da duyacak mıyız?

Müzik benim hayatım. Ama elbette ki daha yolun başındayken, yapımcımız Onur Güvenatam’la bir yolculuğa çıkmak,  beni çok başka yerlere götürecek diye düşünüyorum. Bu yüzden, oyunculuğa da bu kadar güçlü hissederek giriyor olmam bana ayrım yapmadan ikisine de eşit ve birbirini besleyen bir çalışma modeliyle ilerlemem gerektiğini gösteriyor. Yani beni hem sinemada, hem televizyonda izleyecek, şarkılarımı da inşallah bol bol dinleyeceksiniz.

Gerçek olan izleyiciye sıcak gelir
Feyyaz Şerifoğlu’nun Burcu Biricik’le başrolü paylaştığı “Camdaki Kız”, 8 Nisan’da Kanal D’de başlıyor.

Özlem Ülkü / [email protected]

Editör: HABER MERKEZİ