Kemal Tahir’in milli mücadele döneminin İstanbul’unu anlattığı başarılı bir eseri.

Yıkılan ulu bir Devlete bağlılığını devam ettiren ve milli mücadeleyi gereksiz bulan kişilere karşı, Kamil Bey karakteri üzerinden zamanın İstanbul aydınının sorunları, mücadelesi ve hiç bitmeyecek olan umutları anlatılır bu eserde.

Öte yandan bir milletin giden ve gelmekte olan iki Devleti arasındaki insan hususiyetlerine, onların davranış biçimlerine, gücün veya hakikatin yanında yer alan tiplere gerçekçi bir üslupla sert dokunuşlar yapar Kemal Tahir.

Rahmetle analım efendim.

Bu meyanda seçkilerim:

“Bizim millet ıstıraba katlanmasını iyi beceriyor da ona karşı gelmesini bilmiyor” diyor.

Yani, bitmez bizim ıstırabımız…

Bir gün sandala binmek için arkadaşı Ahmet’le kıyıya vardığında sıranın aksakallı uzun burunlu bir adamda olduğunu görür ve  “burnuna bakılırsa bu muhakkak Laz’dır” der. Kamil Bey tam da adamın yüzündeki nurdan bahsedecek iken yanındaki Ahmet, “bırak romantizmi, belki de herif kan davası gütmek gayretiyle iki kişi vurmuş da buraya kaçmış bir katildir” der. 

Yani, aldanma kimsenin masum yüzüne. Sosyal medyadaki fotolarına. Süslü püslü gözüken, oysa gerçekte alıntı/çalıntı sözlerine… Bilemezsin onların hikâyelerinin temiz mi kirli mi olduğunu…

“Adamın kazanmışını aldatmak kolaydır beyim. Kazandım diye sevinir de, sevinçten sırıtakalır. ‘Var yürü, seni bağışladım’ der.”
Yani, zafer sarhoşluğu. Varlıkta efsunlanma…

“İnsan bir kere tek başına kalmaya görsün. Nerde olsa tek başınadır. Meydan savaşında olsa bile.”
Yani, başa gelen kimi haller, gitmez bir türlü o baştan.

Bir milletin kadınları erkeklerle aynı safta dövüşe giderse o millet yenilmez. Hangi memlekette erkekler kadın yardımını küçük görmüşse, o memleket mahvolmuştur.
Yani, tarlada bir isek her yerde bir olmalıyız, fikri.

“Bizim millet her zaman kuvvete tapmıştır.”
Yani, izaha gerek yok sanırım.

“Niçin vatan batıranlar aralıksız vatanseverlikten laf eder, anlamam!”
Yani, anlaşılmayacak bir şey yok. Bir şeyi çokça söylüyorsan, davranışlarında da karşılığı yoksa bu söylediğinin, bu durum kalıbının o mevzudaki eksikliğine yorulur.

“Bu dünyada kadın milletinin yüzde doksan dokuzu güvenden başka hiçbir şey istemiyor.”
Yani, hele her mevsim evimize konuk olan dizilerden sonra, yüzde yüz!

“Şunu gördüm. Araplar mezhep kurucusu, biz Türkler ise tasavvuf. Bu sebeple Türk’ün bağlanacağı inanç Allah sevgisidir.”
Yani, bir başkadır bizim milletimiz.

“İnsan biraz fakir olmasa, hayatı olduğu gibi göremiyor.”
Yani, selam olsun kutsal fakirliğimize. Adamlığımızda büyüktür payı.

“Bir suçsuz insan hapiste yatacağına, doksan dokuz suçlu dışarıda olsun.”
Yani, hak hukuk adalet vs.

Son tahlilde, dünya döndükçe zaman da dönüp dolaşıp aynı yerinde yuvarlanıyor. Her ne kadar o Heraklitos bir nehirde iki kez yıkanamasa da…


 

Editör: HABER MERKEZİ