6.Haziran.2011 Günü Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Sayın Dr. Devlet Bahçeli Bey’in çağrısı üzerine Diyarbakır İstasyon meydanında yapılan Açık Hava Toplantısının bir cümle ile ifade edilmesi istenirse bunun tek karşılığının tarihe düşülen not olacağı açıktır. Zira Milliyetçi Hareket Partisi bu organizasyonu ile sadece başta Başbakan olmak üzere kimi çevrelerin Türk Milliyetçileri için çizdiği sözde Sivas-Gavurdağı Coğrafi Hattının Şanlıurfa'dan sonra bir kez daha yıkılması bir yana zihinlere vurulmak istenen  bölücülük zincirleri parça parça edilmiştir.

O gün Çoğu Diyarbakırlılardan oluşan İstasyon meydanında ki coşkulu kalabalık bir kez daha Büyük Önder Atatürk'ün sözü olan 'Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir' tespitinin nedenli doğru ve geçerli olduğunu bir kez daha tüm bölücülere inat en açık şekilde ortaya koymuşlardır. Adeta yeni bir uyanışı, yeni bir kucaklaşmayı simgeleyen çok özel bu olaya şahit olanlar Türk Siyasi Hayatında adeta yeni bir dönüm noktasının yaşandığını, bu Vatanın ve şimdi sınırlarımız dışında kalan Osmanlı, Selçuklu Coğrafyasının diğer farklı köşelerinde yan yana yatan Diyarbakırlı, Rizeli, Edirneli, Vanlı, Hakkarili, Muşlu, Çanakkaleli, Muğlalı Şehitlerin hatırasında Kuvay-i Milliye Ruhunun bir kez daha uyandığını tüm benlikleri ile hissetmişlerdir.

Aslında tüm bu yaşananlar Türk Milleti’ni otuz altıya bölen işbirlikçi çözülme projelerinin  Milliyetçi Hareket Partisi’ nin “Bin Yıllık Kardeşliği Yaşa ve Yaşat”  söylemleri ile 12.Haziran.2011 günü sandığa gömüleceğinin başka açık bir işareti olmuştur. Çünkü Sayın Genel Başkan'ın da konuşmasında vurguladığı gibi 'Fikir pınarlarımızın kurumayacak kaynağı olan merhum Ziya Gökalp Bey Diyarbakır’ın bir armağanıdır.Türk milletine eşsiz bir emanetidir.Yaşamak için bir insanın ülküleri olması gerektiğini bizlere ulaştıran o’dur.Tükenmez coşkumuzu, azalmaz milli heyecanımızı ve bitmeyecek millet aşkımızı Gökalp Bey’den esinlendik.'

Ancak bu yeniden kucaklaşmanın coşkusu içerisinde bence biz tüm Ülkücülerin gördüğümüz tablo karşısında bir öz eleştiri de yapması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisinin Diyarbakır'da ki bu açık hava toplantısından önce ki organizasyonu için tam on altı yıl geriye gitmek gerekmektedir. Şehri ziyaret eden son heyet Rahmetli Başbuğ Alpaslan Türkeş Bey'in Başkanlığında buraya gelmiş ve bir açık hava toplantısı yapmıştır. İşte bugünden sonra yöre halkı Türk Milliyetçilerinin sıcak elini hissedememiş, Bozkurt'u varlığına hasret kalmıştır. İşte bu çaresizlik içerisinde bir yanda bölücülerin baskısı diğer yanda ise AKP'nin ayrıştırma politikaları arasına sıkışan Diyarbakırlı Vatandaşlar istismara, fitneye, bölünmeye karşı çare aramakta, eli kanlı teröristlere karşı yardım beklemektedirler. İşte bu vahim tablonun egemen olduğu şehirde konuştuğum bir çok esnafın ve özellikle gençlerin on altı yıllık yokluk karşısında  Milliyetçi Hareket Partisi için karşı son derece sitemkar ifadeler sarf ettiklerine şahit oldum. Hatta yaşının on sekiz yirmi olduğunu tahmin ettiğim bir genç bana bizi son arayan soran Başbuğ Türkeş olmuştu, onda sonra gelen giden olmadı, dertlerimize çare bulunmadı, siz yoktunuz, bize çare olmadınız, biz arada kaldık, ne yapacağımızı bilemez hale geldik şeklinde bir ifade kullandı. Rahmetli Başbuğ'un on altı yıl önce ki son ziyaretini büyüklerinden ya da basından  öğrendiği çok açık olan bu genç aslında yörede ki ihmalde Milliyetçi Hareket Partisi'nin de bir öz eleştiri yapması gerektiğini bizlere bir yerde hatırlatmış oldu. Gönül Şanlıurfa'dan başlayan Diyarbakır'da şekillenen bu uyanış ve kucaklaşmanın devam etmesini, benzer görüntülerin Van'da, Muş'ta, Bitlis'te ve Hakkari de yaşanmasını arzuluyor. Bu yörelerde ki  MHP Adayları da Meclis'te yemin edecekleri günlerin gelmesini özlemle bekliyor. Açıkça ortaya çıkmıştır ki yöre halkı kendini Türk Milleti'nin asil evlatları olarak hissetmekte ve hissettirilmek istemekte, bölücüler ile işbirlikçiler arasında sıkışmışlıktan kurtulmayıarzulamakta, bu yolda AKP iktidarının aldatmalarına, yalanlarına ve işbirlikçi duruşuna son verilmesini ümit etmektedir. Bunun yegane reçetesini ise Milliyetçi Hareket Partisi'nin tek başına iktidarı müjdelemektedir. Yüce Türk Milleti doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi ile yeni bir Kuvayi Milliye Ruhu içerisinde önümüzde ki seçimlerde yeniden doğacak ve MHP’nin tek başına iktidarında Türkiye’nin bölünmeyeceğini, oyunlara gelmeyeceğini dosta, düşmana bir kere daha gösterecek, Türkiye Cumhuriyeti ebedi vatan Anadolu’da sonsuza kadar payidar olacaktır. İşte Diyarbakır İstasyon Meydanından tarihe düşülen not budur! Ne Mutlu Türküm Diyene!

 

 

Editör: HABER MERKEZİ