'son osmanlı padişahı vahdettin,şehzade olduğu dönemde birgün paris'e gider..akşam olunca pariste yanan ışıl ışıl ampulleri görünce otele döner ve odasında yatağına kapanıp ağlar.neden benim memleketimde yok diye..'
Bacasız sanayi ve tüm dünya devletlerinin geleceğin en önemli gelişmişlik göstergesi olarak gördükleri turizm, kuşkusuz bölgemiz açısından da hayati önem taşımaktadır.
Gelecek endişesi taşıyan bölgemiz insanları turizmin gelişmesi için çok çeşitli faaliyetler yürütmektedirler. Son yıllarda özellikle yayla turizmiyle ilgili çalışmalar olumlu sonuçlar vermektedir.
Ancak bizimle aynı bölgede bir saat uzağımızda ki Batum'daki turizm faaliyetlerini görünce çok gerilerde olduğumuzu anladım. Kilometrelerce uzunluktaki plajı, turizmin olmazsa olmazından olan yıldızlı otelleri ve insanlığın ortak dili olan müzik festivalleri(caz festivali) ile Batum sınırların kalktığı dünyamızda bölge turizminin gelecekteki merkezi olacaktır.
Batum için söylenmesi gereken en önemli şey; küresel sermayeyi çekmedeki başarısıdır. Özellikle sahilde inşaat halinde bulunan yıldızlı otellerin yabancı sermayeye ait olduğunu öğrenmek bu kanaatimizi güçlendiriyor.
Peki biz ne yapmalıyız? Hepimizin malumudur ki; bölgemize gelenler genellikle orta yaş ve üstü kişilerdir. Ekvatoral kuşağın genişlediği ve yıllık güneş gören gün sayısının arttığı yaz aylarında sadece yayla turizmi ile belli bir gruba değil de, tüm yaşlara hitap etmenin yolu; deniz-kum-güneştir. Her ne kadar sahil yolu ile sahilimiz bitti gibi gözükse de yeni dolgular ve limanlar ile suni de olsa plajlar oluşturulmalıdır.
Ayrıca turistin gittiği yerden istediği bir şey daha var ki oda; özgür ortam ve güvenliktir. Güvenlik konusunda herhangi bir sıkıntımız olmasa da, özgür ortamınsağlanması, ülke olarak sorunumuz olarak gözüküyor.
Bölge turizminin gelişmesi sadece bu bölge insanının yönetimden talepleri ve kişisel çabaları ile olacaktır. Bunun için bölge aydınları kuracakları sivil toplum örgütleri ile insanlarımızı bu konuda çaba göstermeye teşvik etmelidirler.
Ender Okur
