Tarihi Fırsatın Arifesindeyiz…

Siyasi Partilerimiz Milletvekili adaylarını açıkladı. Aday adaylığı süreci ile başlayan seçim heyecanı artık sahalara inmek suretiyle devam ediyor. Duyarlı bir vatandaş, bir seçmen olarak gözlemlerimi, görüş ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

12 Haziranda yapılacak seçimlerde Türkiye genelinde iki parti yarışta sahne alacak. İlk kez iki kutuplu seçimi çok ağırlıkla hissedeceğimiz bir seçim olacak. Önce sol oylara bakalım. CHP’de olaylı lider değişiminden sonra başlayan yeni dönem, aday listelerinde yer bulamayan parti ağır toplarının isyan sürecine dönüşmüş durumda. Kılıçların iyice çekildiği ana muhalefet partisinde artık “Benim adım Kemal” bile alay konusu olmaya başladı. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Recep bey’li üslubu hatırlandığında bu durumu çok daha anlamlı kılıyor. Özetle CHP hemen her seçim öncesi yaptığı bir miktar kaporta değişikliği ile Türkiye’mizin en önemli seçimine gidiyor. Ancak şu da unutulmamalı 1980 yılından sonra ilk kez sol oylar (BDP Hariç) CHP etrafında bir araya gelmiş olacaktır.

Esas üzerinde durulması gerekli konu sağ oylardır. Ülkemizde toplamda yüzde yetmişler civarında olan sağ oylarda çok büyük bölünmeler yaşanmayacak kanaatindeyim. Zira Türkiye’de, tarihimizin en önemli seçimleri için sandıklara gidiliyor. Seçimlerin seçimi diyebileceğimiz, anayasamızın tamamen yeniden yazılacağı, yepyeni bir Türkiye’nin başlangıcı olacak seçimler 12 Haziranda yapılacaktır. Böylesi önemli bir seçimde sanırım her vatandaşımız sandıkta oyunu kullanırken en önemli sorusu bu ülkeyi Sayın R.Tayyip Erdoğan’mı, yoksa Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’mu yönetsin olacak. Bu soruyu soracak her sağduyulu ve özellikle sağ görüşlü seçmen sanırım kolayca oyunu kullanacaktır. Bu duruma bir miktar MHP’li kardeşlerimizin itirazı olacağını hisseder gibiyim ancak bunun sonuca bir etkisinin olacağını sanmıyorum. Çünkü MHP’de uzunca bir süredir devam ede gelen ve referandumda ayyuka çıkan CHP varı tutum ve davranışlar milletvekili listeleriyle de devam ettirilmiştir. Hemen her seçim sonrası tabanından aldığı tepkiler yine unutulmuş, Mansur Yavaş gibi simge isimlerin uyarıları dikkate bile alınmamıştır. Dolaysıyla gerçek tabanın beklentileri yine boşa çıkmıştır. Hepsi bir tarafa Sayın Bahçeli’nin geçmişte Rahmetli Ecevit’e gösterdiği büyük saygıyı hatırlamayan yoktur. En azından Türkiye’mizi yaklaşık 9 yıldır yöneten bir Başbakanın karşısına Ergenekon sanığı birinin aday konulması Devlet beyden beklenecek bir şey değildi. Kaldı ki aynı Başbakan efsane lider Merhum Türkeş’in oğlunu yine İstanbul’dan meclise taşımak suretiyle bu kitlelere ne kadar sıcak durduğunu çok açık gösteriyordu.  Bu çelişkili tutumu sağduyulu MHP seçmeni elbette çok iyi değerlendireceğini düşünüyorum.

Diğer seçime katılan sağ partilerimize ilgi duyan dostlarımız yukarıda sorduğum “Bu ülkeyi Erdoğanmı? Kılıçdaroğlu’mu yönetsin” sorusunu kendilerine sorduklarında cevaplarını çok rahatça sandığa yansıtacaklardır. 

Rize Altın Dönemini Yaşayacak…

Sayın Başbakan anne baba ocağı Rize’ye, bu dönem çok daha fazla önem verdiğini ispat eden bir liste ile hemşerilerinin karşısına çıkmıştır. Nusret Bayraktar’ın 3. Sıradan aday oluşu bunu çok net göstermektedir. Sayın Başbakanla her dönem birlikte olmuş, büyük bir siyasi tecrübeye sahip Sayın Bayraktar’la Rize çok daha güçlenmiştir. Aday adaylarını temsilen kurucu İl Başkanı Hasan Karal’ı 2. sıraya koyarak teşkilatlarda önere edilmiştir. Bu üç isim olmasa bir burukluk yaşanırdı kanaatindeyim. Yine sayın başbakan, her zaman çok güvendiği ve aynı zamanda kabine üyesi arkadaşlarından olan Devlet Bakanı Sayın Hayati Yazıcı’yı 1. sıra Milletvekilliği için aday etmiştir. Özetle Sayın Başbakan kendisinin ustalık döneminde,  ikisi usta olmak üzere, üç Milletvekili ile hemşerilerine hizmet etmek isteğini ustaca ortaya koymuştur.

Rize’miz gerçekten tarihi bir seçimin arifesinde olduğunu düşünüyorum. Rize’de ilk kez bu seçimlerde,  1980 sonrası her dönem Rize siyasetinde çok etkili bir şekilde var olan Mesut Yılmaz faktörü de olmayacağını düşünüyorum. Çünkü Sayın Mesut Yılmaz, Sayın Yazıcı ve Sayın Bayraktar gibi iktidar partisinin çok güçlü adaylarına karşı başka bir adayı destekleyeceği kanaatinde değilim. Zaten Sayın Yılmaz CHP’ye, Murat Karayalçın’ı Rize’ye gönderirsen desteklerim demişti. Dolaysıyla Mesut Beyin, her seçimde değişik bir partiden aday olan malum kişiye destek açıklaması yapacağını bekleyenler yanılacaktır. En azından yakinen tanıdığım Mesut Yılmaz sever arkadaşlarımdan edindiğim intiba bu yöndedir. Esasen Sayın Yılmaz’dan hemşerileri, son kez seçimlere giren bir Rize’li başbakan’a, eski bir Rize’li başbakan olarak bir şekilde destek olmasını beklemektedir. Böylesi bir durum Rize’mizde kardeşlik havasında bir seçimin geçmesine vesile olacaktır. Gelecek dört yılda Rize’miz, tüm ilçe, belde ve köyleriyle birlikte altın dönemini yaşayacağına inanan birisi olarak bu morale gerçektende ihtiyacımız olduğunu sizler adına da not düşüyorum.

Çayeli parantezi açamadan geçemeyeceğim. Bildiğiniz gibi Rize Milletvekilleri arasında Çayeli kökenli bir vekil isteğimiz vardı. Bu talep ilçede gün ve gün büyüdü. Yediden yetmişe herkesin ortak arzusu haline geldi. Buradan sivil toplum örgütlerine ilham oldu. Daha sonra Ak Parti Genel merkezine faks olarak yağdı. En sonunda çok şükür vekil-bakan olarak hedefe ulaşıldı. Çayeliler çok mutlu ve sabırsızlıkla seçimleri bekliyorlar.

Son olarak, ne olur dostlar, artık zaman her zamankinden daha çok birlik beraberlik içerisinde olma zamanı. Oralı-Buralı, Ötesi-Berisi, Şucu-Bucu, Yukarılı-Aşağılı gibi saçma sapan ve gerçekten hiç ama hiç yakışmayan çok küçük işlerle uğraşıp büyük hedeflerden uzaklaşmayalım. Dinimizin emrettiği gibi gerçek kardeş olup yarınlarımız için enerjimizi harcayalım.

Hürmetlerimle.

Editör: HABER MERKEZİ