CHP lideri, Bakan Yazıcı'nın 'Resmi dil tartışmasız Türkçe'dir. Ama Kürtçe eğitim de olabilir. Üniter yapıya zarar vermez' sözlerini değerlendirdi.

Baykal, 'Dili ayrıştırma milleti bölmeye doğru en somut adımdır' dedi ve ekledi 'Başbakanın ağzındaki baklanın ne olduğu ortaya çıkmıştır' dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, okullarda Kürtçe eğitim verilmesinin milleti ayrıştıracağını bildirerek, 'AKP iktidarı DTP ve PKK ile işbirliği yaparak, Milli Eğitim sistemini sabote etmek için en tehlikeli dinamiti, mayını Milli Eğitimin içine yerleştirme kararı almıştır' dedi.

CHP Genel Başkanı Baykal, İzmir'in Torbalı Belediyesi önünde halka hitaben yaptığı konuşmada, memurların, çiftçinin ve esnafın keyfinin yerinde olmadığını, ama Ankara'dakilerin, 'krizin teğet geçtiği' yönünde açıklamalarda bulunduklarını söyledi.

Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a, Başbakan'ın, 'kriz zarar vermedi' sözleriyle ilgili yorumunun sorulduğunu anımsatan CHP Lideri, 'o da diyor ki, 'valla ona ailece zarar vermemiş olabilir ama millet yandı, kavruldu' diyor. Maliye Bakanının gerçeği görmesi için iktidardan düşmesi mi gerekiyor' diye konuştu.

'Yakıp yıkarak gidiyor'

Son yerel seçimlerin Türkiye'de iki şeyi ortaya çıkardığını, bunlardan birinin, iktidarın gidici olduğunun ortaya çıktığını savunan Baykal, şöyle devam etti:

'2007-2009 seçimleri arasında iktidar 8 puan oy kaybetti. İnşallah bu düşüş devam edecek. Önümüzdeki ilk genel seçimde çok büyük hızla düşeceğine inanıyorum. Bu, Türkiye'yi içine sürüklenmekte olduğu olumsuzluktan çıkarma şansını bize kazandıracaktır. Bu seçimlerden ortaya çıkan ikinci gerçek de Abbas yolcudur, CHP de geliyor, bu da ortaya çıktı. AKP gidiyor da maalesef, yakıp yıkarak gidiyor, Tahrip ederek gidiyor. Türkiye'nin her sorununa bakınız, hangisi hal yoluna girmiştir Allah aşkına?'

'Siyaset adalete girerse, adalet kalır mı?'

Tarım konusunda, Özal döneminde başlayan yanlışlıkların artarak devam ettiğini ileri süren Baykal, yolsuzluklarla mücadelenin de yapılamadığını söyledi.

Terörün başını alıp gittiğini, ekonominin siyasete karıştığını, yargıya karışıldığını ileri süren Baykal, şöyle devam etti:

'Deniz Feneri yolsuzluğunda ne oldu Allah aşkına? Deniz Feneri yolsuzluğuna girenler acaba kimin yakını, kimlerle ilişkileri var? Adalete ne oldu? Yeni bir kanun hazırlığı yapıyorlar. Bu kanunla Anayasa'yı değiştirecek ve milletvekillerine Anayasa Mahkemesine, Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna (HSYK) atamayla hakim tayin etme yetkisi verecekler. Hakim dediğin siyasetin dışında olacak, bağımsız olacak, tarafsız olacak. Siyaset hakimi kumanda edemeyecek. Hakimin evine o partiden de bu partiden de gelecek.

O partiden geldi diye adaletin terazisi ona göre mi dengelenecek? Siyaset adalete girerse adalet kalır mı, hele Türkiye gibi bir yerde. Şimdi milletvekilleri Anayasa Mahkemesi ve HSYK'ya üye seçecek. Milletvekilleri kendi hesaplarını mahkemeye verdiler mi, hırsızlık, yolsuzluk iddiasının cevabını verebildiler mi? Savcılar milletvekilleri hakkında dosya tanzim ediyor, ne oluyor o dosyalar?

Hepsi sümenaltı ediliyor, çünkü milletvekillerinin dokunulmazlıkları var. Adaletin karşısına çıkmaya korkan siyasetçilerin eline Türkiye'nin hakimini tayin etme yetkisi verilir mi Allah aşkına?' İktidarın, ordu, üniversite ve yargıyla kavgalı olduğunu iddia eden Baykal, 'sen kavga etmeye mi geldin, milletin derdini çözmeye mi geldin?' diye sordu.

'Herhalde mecburiyetleri var'

Baykal, Türkiye'nin şimdi son günlerdeki gelişmelerle daha tehlikeli noktaya geldiği görüşünü de savundu. 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın yarın kutlanacağını belirten Baykal, şunları kaydetti:

'Anadolu'nun düşman işgalinden kurtuluşunun, Türkleri Anadolu'dan söküp çıkarmak isteyen büyük Avrupa ülkelerinin tezgahının bozuluşunun 87. yıl dönümü. 87 yıl geçti, bu topraklar bizim, Türk milletinin. Mustafa Kemal, millet ayırmadı, kimseyi ırkına, etnik kökenine göre ayırmadı. 'Hepimiz kardeşiz, hepimiz eşitiz. Türk Milletinin parçasıyız' dedi.

Kimimizin kökünde Arnavutluk, Çerkezlik, Gürcülük var. Girit'ten, Bosna Hersek'ten, Makedonya'dan göçenler var, elbette var, elbette olacak. Farklı etnik kökenlere sahip olmamız, Türk Milleti kimliğine sahip olmamıza engel mi? 87 yıldır böyle geldi. Bir süredir izliyorsunuz, önce Cumhurbaşkanı, arkasından Başbakan bir telaş içinde. 'açılım yapacağız' diye ayağa kalktılar. Ne açılımı yapacaksınız? 'Kürt açılımı yapacağız' dediler.

Bu ülkede Kürt kökenli vatandaşlar var, başımızın üstünde. Bizi ne ayırıyorsun birbirimizden? Kürdü de var, Arabı da var, Arnavut'u da var. Kendisini Türk Milletinin parçası gören milyonlarca insan var. Ne uğraşıyorsun bunlarla, ne ayırmaya çalışıyorsun? Herhalde mecburiyetleri, sıkıntıları var. Başbakan diyor ki 'yılbaşına kadar bu işi sürdüremeyiz, hemen bitireceğiz.' 87 yıldır biz bu kimliği götürmüşüz. Sen yılbaşına kadar taşıyamıyor musun?

Şimdi çıktı diyor ki 'anaların gözyaşını dindireceğiz.' Anaların gözyaşını dindirmenin tek yolu var, o yol PKK'nın silahlı mücadeleyi bırakmasıdır. PKK silahlı mücadeleyi bıraktığı anda anaların gözyaşı dinecek. PKK mücadeleyi bırakmadan anaların gözyaşı nasıl dinecekmiş, bunun formülünü söyle.'

'Kuzey Irak'a yönlendirmek istiyorlar'

Başbakanın dilinin altında bir bakla olduğunu ama bunu bir türlü çıkarmadığını öne süren Baykal, şöyle devam etti:

'(Açılım yapacağız) diyor, bir türlü sırrı vermiyor. Bugün Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın açıklaması var. Baklayı onun ağzıyla çıkarmaya başlıyor. Neymiş, okullarda Kürtçe eğitim başlayacakmış. Geçenlerde bir yazar, 'bizi terör bölemez, bizi bölerse dil böler' diyor. Hepimiz ortak bir temele sahibiz. Okullarda Türkçe herkese öğretiliyor. Hepimiz Türkçe'yi temel resmi dil olarak kabul ettik. Okullarda çocuklara öğretilecek dili ayrıştırmaya yöneliyorlar. Bu yapılırsa, biz millet anlayışımızı kaybetmeye başlarız. Tek millet artık iki millet olmaya başlar. Kürt kökenli vatandaşların isteği nedir; onlar iş, ekmek istiyorlar, iyi eğitim istiyorlar, ayrıştırmayı istemiyorlar, bölmeyi istemiyorlar.

Kürt kökenli insanlarımız hak ettiği yere gelmeyi istiyor. Biz de onları görüyor, 'Türkiye'nin en başarılı okullarını Güneydoğu Anadolu'ya taşıyalım' diyoruz. Bunlar da onların en başarılı olacak şekilde eğitilmesini değil, onları ayrıştırmayı, onları Kuzey Irak'a yönlendirmek ve Türkiye ile olan köklü bağlarını koparmayı istiyorlar. Bu yanlış. Bu PKK nın politikasıdır. AKP iktidarı DTP ve PKK ile işbirliği yaparak, Milli Eğitim sistemini sabote etmek için en tehlikeli dinamiti, mayını Milli Eğitimin içine yerleştirme kararı almıştır.

Bu, fevkalade yanlıştır. Bu, onları Türkiye'den koparmaya yönelik uzun vadeli planın parçasıdır. Bu PKK'nın planıdır. Bununla anaların gözyaşı da durmaz. Bugün seçmeli ders Kürtçe olacak, yarın mecburi ders olarak konulacak. Yarın da 'sosyolojiyi, tarihi benim ana dilimde ver' denecek. Onun sonucunda biz çocuklarla hangi ortak noktada bir araya geleceğiz? Nerede kaldı kardeşlik, beraberlik? Bu bizi ayırmanın ifadesidir.

Bunu Apo'nun niye istediğini anlıyorum, bunu PKK'nın diye istediğini anlıyorum, ama Başbakan niye yapıyor, onu işte anlamıyorum. Başbakan kimin adına bunu yapıyor? Maalesef bu tezgah işlemeye başlamıştır. Artık Başbakanın ağzındaki baklanın ne olduğu ortaya çıkmıştır. Biz bunu önleyeceğiz. Irak'ta 3-4 günde bir bomba patlıyor, 40-45 kişi ölüyor. Böyle bir tabloya Türkiye'yi sürüklemeye kimin ne hakkı var, rahat mı battı size?'

Baykal daha sonra Torbalı Belediye Başkanı İsmail Uygun'u ziyaret etti. Uygun, Baykal'a büyük boy fotoğrafını verdi.(Vatan)
 
 
Editör: HABER MERKEZİ