Star gazetesinden Ece Cengiz'in röportaj yaptığı THY Genel Müdürü Temel Kotil,'Çıtamızı çok yükselttik. Her adımımıza dikkat etmeliyiz' diyor.

Gazetelerin ekonomi sayfalarını süsleyen hızlı büyüme rakamları, dünyanın dört bir yanına açılan yeni hatlar, Hollywood ünlülerinden NBA ve futbol yıldızlarına imzalanan sponsorluk anlaşmaları, uçan şefler... Bunlara karşın yapılan rötar şikayetleri, reklam harcamalarının fazlalığına dikkat çekenler, kimi hatları gereksiz bulanlar... Türk Hava Yolları son yıllarda gündemden hiç düşmüyor. Mart ayının ilk haftası Los Angeles hattının açılışını küresel marka yüzü anlaşması imzaladıkları ünlü basketbol yıldızı Kobe Bryant ile yapan THY'nin patronu Doç. Dr. Temel Kotil ile bir araya geldik.

THY'nin büyümesiyle ilgili çok konuşuluyor. Neler yaptınız? Kendinizi başarılı buluyor musunuz?

Tabii çok ciddi göstergeler üzerinden Türk Hava Yolları'nın her yıl hızla yükselişe geçtiği görülüyor. Hatta bu konuda Avrupa Birliği'ne sunmak üzere bir rapor hazırladık. Dünya havacılığının büyüme hızı düşerken Türk havacılığı inanılmaz bir yükselişe geçti. Bunu anlatmak için bu raporu sunacağız.

GEREKSİZ HATTIMIZ YOK

Bu nasıl sağlandı?

Çünkü Türkiye havacılığa yatırım yaptı. Bütün dünya vergileri artırırken biz azalttık. Bir de işin halk nezdinde PR'ı yapıldı. Artık herkes uçuyor. Meşhur eksen kayması lafı aslında havacılıkta gerçekleşiyor. Dünyanın ekseni doğuya doğru kayıyor. Aslında Batı'daki havacılık küçülmüyor, sadece Doğu gelişiyor. Türkiye'deki siyasi durumu THY'nin grafiklerine bakarak söyleyebilirsiniz. 10 milyondan 35 milyona çıkan yolcu sayısından söz ediyoruz. Ülke dış-iç politikasına ne kadar odaklanırsa insanlar o kadar canlanıyorlar. Bütün mevzu bu. Ülkede durum stabilse insanlar daha çok seyahat ediyor, ümitlendikleri için iş yapıyor, gezi amaçlı seyahatler ediyor. Bu rakamların sosyolojik bir altyapısı var. THY iki-üç kat daha büyürse dünyanın en büyük 10 havayolu şirketinden biri oluyor. İstanbul transit hatların merkezi oldu. Türkiye gerçek köprü işlevini şimdi yerine getirmeye başlıyor.

Özellikle Afrika kıtasındaki kimi hatları gereksiz bulanlar var...

Evet çok eleştirildik. 'Neden Afrika'da hat açıyorsunuz? Oraya kaç kişi gider ki' dediler ama biz köprü kuruyorduk. Havacılıkta para kazanacaksanız köprü olmalısınız. Amacımız çevre ülkelerden alıp Amerika kıtasını beslemek, oradan toplayıp Asya'yı Uzakdoğu'yu beslemek. Bizim şansımız ülkenin stabil gittiği bir dönemde yönetici olmamız. Ekonomimiz iyi gidiyor. Şuna bazen çok üzülüyorum, darlanıyorum: 'THY nasıl bu kadar başarılı olur?' Türkiye'deki herhangi bir havayolunun ya da şirketin başarılı olması niye şaşırtıyor ki insanları?

'ÜLKEMİZİ GENÇLERE TESLİM EDELİM'

Birçok birimin başında daha 20'li yaşlarında olan yöneticiler var. Bu bir risk değil mi?

Başarımızın en önemli sebebi asıl bu. Ortalama yönetici yaşımız 30'un altında. En yaşlıları benim. 52 yaşındayım. Yeni açtığımız hatları da gençlere teslim ediyoruz. Başına gençleri getirdiğimiz her hat en az 10 milyon dolar ciro yapıyor. Biz şunu gördük; ülkemizi gençlere teslim edelim. İstedikleri kadar yanlış yapsınlar, hiçbir mahsuru yok. Doğru yaptıkları, yanlışlarını çok çok düzeltiyor. Anne-babaların çocuklarına 'Senden bir şey olmaz' demeleri kadar kötü bir şey yok. Sen en iyisini yaparsın demeniz lazım. Gençlerin bizden daha insancıl olduğunu düşünüyorum. Ortaokul-lise yıllarında bize 'Yaparsınız' değil 'Olmaz yapamazsınız' derlerdi. Bu yüzden bizim nesilde bir eziklik var.

Uçağa ilk ne zaman bindiniz?

23 Mart 1984'te bindim ilk kez. Staj için Türk Hava Yolları'na başvurdum. Beni almadılar. Devlet bursu kazanıp ABD'ye giderken ilk kez o zaman bindim.

KAZA OLDUĞUNDA TOPLANTIDAYDIK

Uçak mühendisliğini bitirdikten sonra bindiniz yani. Peki korkmuş muydunuz?

Uçma korkusundan dolayı işlerini yarım bırakan iş adamları var. Uçaktan korkmak yersiz. Çünkü uçak çok doğal bir taşıt. İçinde mühendislik olarak insan aklının koymadığı hiçbir şey yok. Her türlü trübülansla baş edecek donanıma sahipler. Ama uçağı aşırı kötü hava şartlarına sokmamak lazım. Bence yerde yürürken başınıza ne gelecekse uçağın koridorunda yürürken de ancak onlar gelebilir.

Bir havayolu yöneticisinin en büyük kabusu bir uçağının kaza yapmasıdır ve siz de bunu yaşadınız...

Evet, maalesef Amsterdam'da uçağımız düştü. Hiç de iyi bir duygu değil bu. Kurumda yönetim kurulu toplantısındaydık. İnanılmaz bir üzüntü duyduk. Ama başınıza ne gelirse gelsin onun altından kalkmanız gerekiyor. Ben sabah uyanıp bir şey olacak diye korkmuyorum. Çünkü verilen emekleri gösterilen çabaları biliyorum.

Başka firmalarla uçuyor musunuz?

Uçuşumuz olmayan yerlerde tabii ki başka havayollarını kullanıyoruz. THY'nin uçuşu olsa bile zamanı size en uygun olanı seçmek için diğerleriyle seyahat ediyoruz. Onların işlerini nasıl yaptığını tabii ki gözlemliyoruz. Bütün olarak her işi iyi yapan havayolu bulmak zordur. Bunu bizden daha iyi yapıyorlar dediğimiz şeyler de oluyor. Bunları hemen yazıyoruz zihnimize. Hatta kendi personelimizi başka şirketlerle uçmaya teşvik ediyoruz.

'HOSTESLERİMİZİN HEPSİ GÜZEL'

Business class mı uçuyorsunuz?

Ekonomi uçtuğum da oluyor. Eğer business'taki koltuğun satılma ihtimali varsa ben ekonomi uçarım.

Size özel ikramlar oluyor mu? Hangi mönüyü beğeniyorsunuz en çok?

Arkadaşlar ikramda bulunuyor, herkes yesin geriye ne kalırsa biz onu yiyelim diyoruz. Yemeklerimizin hepsi gerçekten çok lezzetli.

Hostesler eskisi kadar güzel değil diyenler var.

'Eskisi' dediğiniz yönetim değişikliği 2003'te başladı. O zaman kabinde çalışan hostes sayısı bin 700'dü. Şu anda 5 bini geçtik. Hosteslerimizin hepsinin pırıl pırıl ve çok güzel olduğunu görüyorum. Bu kadar hacim olunca belki bu yorumlar yapılıyordur.

'OĞULLARIMA MÜHENDİS OLUN DEMEDİM'

Dünyanın en büyük kulüplerine sponsor olan bir şirketin başındasınız. Futbolla ilgili misiniz?

İlgiliydim ama tabii sponsorluklarla benim de ilgim arttı. 23 yaşındaki büyük oğlum Bilal biz ABD'deyken basketbol oynuyordu. Küçük oğlum Enes 21 yaşında. O da futbol oynuyordu. Ama şu anda ikisi de yoğun biçimde eğitim alıyorlar. Pek başka şeylerle ilgilenemiyorlar. Büyük oğlum New York'ta Manhattan'da New School Social Science'ta tarih mastırı yapıyor. Küçük oğlumun da biyolojiden lisansı var. Uygulamalı matematik mastırı var, şimdi doktora yapıyor.

Çok görüşemiyorsunuz onlarla galiba?

Teknoloji sayesinde sık görüşüyoruz sayılır. İnternet ve görüntülü konuşmalar var artık. Ben ABD'de okurken üç dakika konuşmak için 7 dolar veriyorduk. 8 Oğullarınız uçakla ilgili bir bölüm seçmemiş.

Ben onların mühendis olmalarını istiyordum. Çünkü mühendis olurlarsa daha kolay iş bulurlar diye bir algı var hepimizde. Ama ikisi de istemedi. Büyük kızım Kübra lise sona gidiyor. O da sinema okumak istiyor. Biz psikolojiye yönlendirmek istiyoruz. Bir de dört yaşında küçük kızım Meryem var. Bana doktora yapma sözü verdi (gülüyor).

YENİ REKLAM FİMİ YAKINDA

Sırada hangi sponsorluklar var? Shaktar Donetsk ve Wolfsburg kulüplerinin adı geçiyor?

Shaktar ile anlaşma sağlandı ama henüz imzalar atılmadı. Şu aralar yine ses getirecek bir reklam filmimiz olacak.

Konsepti nedir? Futbol üzerine mi?

Onu şimdi açıklamayalım, çok yakında öğreneceksiniz.

ABD'de Kobe Bryant'lı reklamların etkisi ne oldu?

Los Angeles'taki müdürümüz cin gibi, çok başarılı bir hanımefendi. Kobe ile ilk görüşmeyi yapan, Beverly Hills'te her yere reklamları koyduran, Oscar törenlerinde defalarca reklamımızın dönmesini sağlayan da o. Amerika kıtasında başka yerlere de uçma planımız var.

Barcelona Kulübü ile yaptığınız sponsorluk anlaşması ciddi bir dönüm noktası oldu.

Evet Barcelona'dan öncesi ve sonrası var artık. Barcelona Kulübü'nün tesislerini gezerken olayı nasıl üst perdeden görüp focus'landıklarını net olarak anlıyorsunuz. Çok büyük bir para harcamadan bir müze yapmışlar. LCD panellerden ve video şovlardan oluşuyor. Orayı gezince bütün zihniniz yeniden kurgulanıyor. Aslında çok iyi bir algı yönetimi yapıyorlar. Hem kendi içlerine hem dışa dönük. Böylece de markalaşıyorlar. Dışa dönük algı yönetimi sizi de yönlendiriyor. Böyle marka bir takımla yan yana durunca bizim de marka değerimiz artmış oldu.

Bir yönetici 'Barcelona'nın çorabına bile isim yazdıramayacağımızı düşünürken birden sponsoru olduk. Biz bile şaşırdık' dedi. Bu kadar ani oldu.

Evet bizim o dönem asıl sponsorluk görüşmelerimiz Manchester United ile idi. Her uçtuğumuz noktada çok girişken arkadaşlarımız var. Barcelona uçuşumuzun 10'uncu yıl kutlamasındayken olaylar gelişti. Ticaret binasında kutlama yaparken Barcelona yöneticileri de davetliydi. Orada sponsorluk teklifimiz için 'Tamam olun ama biz Abu Dabi'de bir kupaya katılacağız. Bizi oraya götürün, bir bakalım' dediler. Boeing 777'yi istediler. İspanya yetkilileri üçüncü bir ülkeye izin vermedi. Onları İstanbul üzerinden uçurduk. Daha çok yorulacaklardı ama bizim kabin ekibi öyle bir servis yaptı ki giderken de dönerken de mutlu oldular. Sponsorluk yolu sonuna kadar açıldı.

Somut olarak ne değişti peki?

İmza töreninde Barcelona'nın eski Başkanı Joan Laporta'nın açıklamaları çok etkili oldu. Laporta o toplantıda 'Biz Türk Hava Yolları'nı kalitesi yüzünden seçtik' diye Rusya'dan ABD'ye 100'e yakın gazetecinin önünde söyleyince çok büyük reklam yaptık. Dünyada çok tanındık. İlk olarak bu kadar üst bir arenada bulunabildik. Barcelona ile çıtayı yükselttik. Manchester işi çok daha kolay oldu ve bilirsiniz Manchester oyuncularının daha önce bir uçak kazası da vardır. Uçuş emniyeti konusunda çok hassaslar. Bizi seçmelerinin çok büyük bir iletişim değeri oldu. Şirketimiz bayağı ivme kazandı. Ama başardığınız şeyi bir anda kaybedebilirsiniz. Bir personelin minicik bir hatasının bile bize maliyeti kocaman oluyor.

Ünlülerden Barcelona uçağına binmek isteyen çok oldu mu?

Oldu tabii hatta Hong Kong'da bir aileyle karşılaştık. Çocukları Barcelona taraftarı. Bizim sponsorluğumuzu duymuş, 'THY ile uçalım' diye tutturmuş.

'KADIN PİLOT SAYISINI ARTTIRMAK İSTİYORUM'

-Bizim için tatil çocukları görmek demek. Genellikle tatillerde eşimle oğullarımızı görmeye ABD'ye gidiyorum. Chicago, New York dolaşıyoruz.

-ABD'de uzun saatler boyu otomobil kullanmak çok hoşuma gider.

-Maksimum iki haftada bir, çok uzun uçuşum oluyor.

-Dünyada en beğendiğim havalimanı Toronto. Beş tane pisti var. Ikincisi ise Madrid.

-İleride Türk kültürüne, eğitimine katkıda bulumak isterim. Hayatımın en zevkli saatlerini gençlerin yanında geçirmişimdir. Bunun için akademisyenliğe dönebilirim.

-Rötar yüzünden eleştiriler geliyor ama rötar bütün havayollarında var. Biz geçenlerde Almanya'da başka bir havayolunun uçağında iki saat bekledik.

-Kadın pilot sayısının artmasını gerçekten çok istiyorum ve teşvik ediyorum. Bence çok başarılılar.

-Yılbaşından bu yana Los Angeles, Çin Guanghzou ve Şiraz hatlarımız açıldı. Sırada İspanya-Malaga, Valencia, Yunanistan-Selanik, Filipinler-Manila, İtalya-Napoli, Torino ve Genoa, Fransa-Toulouse, Irak-Necef, Musul ve Rusya-Novosibirsk var. 

 

Editör: HABER MERKEZİ