<span class='Apple-style-span' style='font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, sans-serif; -webkit-border-horizontal-spacing: 3px; -webkit-border-vertical-spacing: 3px'><font size='3'><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>TRT Haber'de dün gece Kozmik Oda programının konuğu olan Tansu Çiller'in 1995-99 yılları arasındaki başdanışmanı Hüseyin Kocabıyık, Rıdvan Memi'nin sorularını yanıtladı. Kocabıyık, programda çok tartışılacak açıklamalar yaptı, işte o şok açıklamalar:</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'><strong>'YILMAZ'A BUDAPEŞTEDE ATILAN YUMRUĞUN ARKASINDA İSTİHBARAT VAR, MEHMET EYMÜR VE MEHMET AĞAR'IN DA BULUNDUĞU YAPI YÖNLERDİRDİ SALDIRIYI'</strong></span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>'O dönemde bir takım sivil gruplar vardı, devletin elinin altında tuttuğu tiplerden insanlar. İstihbarat örgütlerimizin elinin altında böyle insanlardan oluşan gruplar vardı. O ara Mesut Bey çeteler falan diye bu işlerin üstüne gidince ki amacı da başbakanlığı ele geçirmekti. İstihbarat örgütleri yönlendirdiler Mesut Bey'e saldıran insanları. Devlet içindeki o kavga var ya. Mesut Bey'le kavgalı olan insanlar da vardı devlet içinde. Mehmet Eymür'den Mehmet Ağar'a kadar. Muhtemelen o organizasyon yönlendirildi oraya.</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'><strong>'YEDİĞİ YUMRUK YILMAZ'I DEMİREL İLE YAKINLAŞTIRDI VE BAŞBAKANLIK YOLUNU AÇTI'</strong></span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>'Mesut Bey o yumruğu yedikten sonra bir tür alternatif haline geldi. Sağda Tansu Çiller Erbakan ve diğerleri bir tarafa Mesut Yılmaz bir tarafa. Mağdur oldu ama sağ siyasetçiler Susurluk baskısı altındayken bir bakıma da siyasi alternatif haline geldi. O yumruk bir bakıma Mesut Bey'i ayrıştırdı. Demirel'le yakınlaştırdı. Zaten Mesut Bey'in başbakan olması anormal bir süreçtir. O basit bir intikam yumruğuydu. Bizim üzerimize fazla gelme yumruğuydu. Ama böyle siyasi bir sonucu oldu.'</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'><strong>'ÇEVİK BİR MAİYETİNİ TOPLAYIP ERBAKAN'A TELEFON AÇTI 'MAAŞIMIZI YÜKSELTİN, YOKSA BİLDİRİ YAYINLARIZ' DEDİ, MAAŞLAR ARTIRILDI'</strong></span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Rıdvan Memi:28 Şubatsürecinde bir anekdot var. Çevik Bir yanından bir grup asker varken toplanın bakın ne yapacağım diyor ve Sayın Erbakan'ı arayıp maaşları yükseltin yoksa bildiri yayınlayacağım diyor. Niye yapıyor bunu? Daha önemlisi maaşlar yükseldi mi?</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Hüseyin Kocabıyık: Tabi yükseliyor. Ve muazzam bir zam yapılıyor. Ben bunu Tansu Hanım'dan dinledim. Sayın Erbakan Tansu Hanım'ı arıyor ve çok üzüntülü bir şekilde bu olayı anlatıyor. Tansu Hanım da merak etmeyin ben ilgileneceğim siz üzülmeyin demiş. Çevik Bir karargahta çok popüler o günlerde. Biraz da nefsani bir şey sanıyorum. Çevresine albaylar, genç subaylar, işte maiyetindeki subayları toplamış bir liderlik gösterisi yapıyor. Ben siyasi iktidar üzerime bu kadar etkili bir adamım. Tabi maaşlar da yükseltiliyor. Muazzam şekilde yükseltiliyor.</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'><strong>'28 ŞUBAT'TA BİR ÇOK ANDIÇIN ALTINDA ÇETİN DOĞAN'IN İMZASI VARDIR VE HEPSİ ANAYASA SUÇUDUR'</strong></span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Rıdvan Memi: Diyorsunuz ki Çetin Doğan'ın 28 Şubat döneminde aldığı her nefes, attığı her adım suçtur. Neden?</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Hüseyin Kocabıyık: Birçok andıçın altındaÇetin Doğanimzası vardır. O andıçların hepsi anayasa suçudur. O andıçları gördüm tabi. Örnekleri de var bende. Çetin Doğan, bana göre son 50 yılda Türk ordusunun Harbiye Mektebi'nde yetişmiş en parlak subay. Çetin Doğan eğer yeteneklerini ve enerjisini askerlik mesleğine verseydi muazzam bir sistem adamı olabilirdi. Ama o yeteneklerini ve enerjisini cunta darbe vs işlerle harcadı. 28 Şubat'ın her aşamasında ben Çetin Doğan'ı gördüm. Ama Çetin Doğan hiç konuşulmadı. Oysa Çetin Doğan her şeyin arkasında olan insandı. Ben o zaman biliyordum bunu.</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Rıdvan Memi: 28 Şubat bir Çetin Doğan projesi miydi?</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Hüseyin Kocabıyık: Bana göre biraz da öyleydi. Ya da şöyle söyleyeyim. Bakın Batı Çalışma Grubu'nda bir kurmay zekası vardı tabi. İşte o kurmay zekası bana göre Çetin Doğan'ın zekasıydı. Bakın 28 Şubat'ın hemen sonrasında Kıvrıkoğlu geldi ve 28 Şubat ekibini Kıbrıs'taki kurşundan sonra (Suikast girişimi) dağıttı. Ama Çetin Doğan'a bir şey olmadı.</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'><strong>'ÖCALAN'A SUİKAST GİRİŞİMİNİN MESUT YILMAZ TARAFINDAN ENGELLENİŞİNİN DOĞRU TARAFI VARDIR, YILMAZ'IN 'SUİKASTI İHBAR ETTİĞİ' BİLGİSİ ÖCALAN'IN İFADESİNE KONACAKTI, BİR SAVCI ÖNLEDİ'</strong></span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Rıdvan Memi: Bazı askerlerin Öcalan'ın ifadelerine Mesut Yılmaz ismini karıştırmak istediklerini ve bir DGM savcısının buna engel olduğunu söylüyorsunuz. Öcalan'ın hangi ifadelerine ve nasıl?</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Hüseyin Kocabıyık: Bu olayı birkaç kişi bilir. Biri de benim. Mesut Bey'e böyle bir tuzak kuruluyordu. Sanıyorum 99 yılıydı.</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Rıdvan Memi: Yani Abdullah Öcalan Mesut Yılmaz aleyhine bir ifade mi verecekti?</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Hüseyin Kocabıyık: Şemdin Sakık'la bazı gazeteciler için uygulanan metodun aynısı işte. Aynı metodu Mesut Yılmaz için kullanacaklardı. Bir tevatür var ya, hoş onun doğru tarafları da var.</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Rıdvan Memi: Öcalan'a suikastın (Mesut Yılmaz tarafından) önlenmesi meselesi mi ?</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Hüseyin Kocabıyık: Suikastın önlenmesi meselesi. Onu koyacaklardı. Bize Mesut Yılmaz haber verdi gibi bir şey söyleyecekti Öcalan. Sonra bir savcı buna izin vermedi benim bildiğim.</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'><strong>'BATI ÇALIŞMA GRUBU 94'DE ÇİLLER-TÜRKEŞ-KARAYALÇIN'A LAİKLİK MİTİNGİ YAPTIRDI'</strong></span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>'2007'den sonra yapılan Cumhuriyet mitinglerinin bir benzeridir bu. Bugün karşımızaErgenekonolarak çıkan darbeci vesayetçi zihniyetin o vakit toplumu önümüzdeki dönemde laiklikirticagerilimine hazırlamaya başladığını görüyoruz. Belli ki bu üç lider Türkiye'de böyle bir tehdidin varlığı konusunda ikna edilmişler. Ben bunun karargahın içinde sonra karşımıza BÇG olarak çıkan cunta hareketi tarafından yapıldığını düşünüyorum. BÇG o tarihte kuruldu. 94 Taksim Mitingi BÇG'nin ilk eylemiydi aynı zamanda.'</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'><strong>'ÇİLLER 28 ŞUBAT'TA DEMİREL'E 'LAİKLİK NEREDE TEHLİKEDE' DİYE MEKTUP YAZDI, DEMİREL 'BEN LAİKLİK TEHLİKEDE DEMİYORUM' DİYE CEVAP VERDİ'</strong></span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Rıdvan Memi: 28 Şubat'tan 23 gün kadar önce sayın Demirel'in Erbakan'a bir uyarı mektubu gönderdiğini biliyoruz. Siz bu mektubun içeriğini biliyor musunuz?</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Hüseyin Kocabıyık: Biliyorum. O uyarı mektubunu da gördüm ben üstelik. Orijinalini de gördüm. Uyarı mektubunda şunu söylüyor, Laikliğin tehdit altında olduğuna dair algılar var. Bunlara dikkaty edelim gibi bir şey. Bu minval üzere yazılmış bir mektup. Demirel üniversitelerde laikliğin tehdit altında olduğunu söylüyordu biz de Tansu Hanım'la konuştuk dedik ki 'Gelin Demirel'e bir mektup yazalım'. Bir mektup yazdı Tansu Hanım Demirel'e ve dedi ki, 'Sayın Cumhurbaşkanım laiklik hangi konuda ve nerede tehlikedeyse bize bildirin gereğini hemen gereğini yapmaya hazırız' dedi. Cevap geldi Demirel'den 'Ben laiklik tehlikede demiyorum ki. Böyle inananlar var diyorum' dedi. O mektup da Tansu Hanım'ın elinde bir tarihi belge olarak duruyor.'</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>'<strong>MEDYA PATRONLARI SULTANAHMET MİTİNGİ SONRASINDA BEHEMAHAL ÇİLLER'İ CEZALANDIRMA KARARI ALDI'</strong></span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>Rıdvan Memi'nin sözkonusu süreçte 1997 yılında Tansu Çiller'in başta Aydın Doğan olmak üzere medya patronlarını hedef aldığı Sultanahmet Mitingini sorması üzerine Hüseyin Kocabıyık'ın söyledikleri dikkat çekiciydi:</span></p><p style='text-align: justify'><span style='font-family: Arial'>'Gelmiş geçmiş bütün sağ partiler medya sektörüyle, iş çevreleriyle girift ilişkiler kurdular bunu biliyoruz. Özal da yaptı, Demirel de yaptı. Hatta Tansu Hanım da bir dönem yaptı. Ama bir takım sermaye grupları ve medya devletle öyle özel ilişkiler kurmuşlar ki devlet bunlara sürekli olarak kredi, teşvik ve çeşitli kolaylıklar yapmak zorunda olan bir kurum adeta. 1994 ekonomik krizi olmuş bir takım sıkı para politikaları uygulanacak. Ve Tansu Hanım bunları kesti bir kere burada bir problem çıktı. Mitingin sonrasında artık Tansu Hanım'ın cezalandırılması kararı çıktı medya patronları tarafından. Korkunç bir saldırı yapıldı ve öyle sürdü.'</span></p></font></span>