Ortaya çıkan projeler ses getirirken, ülkenin doğal güzellikleri de keşfediliyor

Yükselen Türk Sineması’nda son yıllarda ortaya çıkan projeler ses getirirken, ülkenin doğal güzellikleri de keşfediliyor. Kendine özgü, içe kapalı, çoğu insan için muhafazakar, bir o kadar asi Doğu Karadeniz; insanı, doğası ve hayatlarıyla beyazperdenin yeni keşiflerinden biri...

Doğu Karadeniz dendiği zaman, insanların verdikleri reaksiyon genellikle aynıdır... “Ooooo Karadeniz mi?” gibi kısa bir cümleyle de özetlenebilir durum. İnsanı kendine özgüdür, evet. Çok sıkı aile bağları, şahane bir doğası, çok zeki insanları, aslında beş şirketi idare ederken, aynı anda koca sülaleyi de idare edebilen potansiyele sahip çok cesur kadınları vardır. Müziği ve dansı hareketlidir, insanlarının doğasının da, yağmurlu, dalgalı, “hırçın” tabiatıyla paralellik gösterdiği söylenir.

Karadeniz, yüzyıllardan beri, aslında biraz içe kapalı, oldukça muhafazakar bir hava estirmiştir. Son yıllarda yaşanan bazı olaylarda ise, özellikle Trabzon sıklıkla gündeme geldi. Zira, topraklarında yetişen yetenekli çocuklar, bir iş yaptıklarında adlarından oldukça söz ettirirler. Çünkü, “içe kapalılığı” da, “dışa dönüklüğü” de kendine özgü ve çok asidir.

Ülkemizde son yıllarda sinema, ortaya konan yapımlarla yükselişe geçerken ve yurt dışı festivallerinde adından söz ettirmeye başlamışken birçok film ödüllere layık görüldü. Anlatılan hikayelerde, birbirinden farklı bölgelerde, büyük şehirlerde yaşayan insanların hayatlarına, ilişkilerine ve iç dünyalarına yolculuklar yaptık. Dikkatimizi çeken ise, bu filmler arasında bazılarının Doğu Karadeniz Bölgesi’nde çekilmesi ve oraya ait yaşamları anlatmasıydı.

Başlı başına kendine ait çok geniş bir kültürü barındıran bu coğrafya, çekilen sinema filmlerine de konu olmaya başladı.

Filmleri festivallerden ödüllerle döndü

Öncelikle, Almanya’nın Hamburg şehrinde dünyaya gelen, ailesi aslen Trabzonlu olan Fatih Akın “Duvara Karşı” ile yaşadığı başarı ve kazandığı Altın Ayı’nın ardından, “Yaşamın Kıyısında” isimli filminin bazı bölümlerini memleketi Sürmene’de çekti. Film, Cannes Film Festivali’nde “En İyi Senaryo” dalında ödüle layık görüldü.

Üniversiteye fizik eğitimi alarak başlayan, ardından “Bilim Tarihi” bölümünde eğitimine devam eden, ortaöğrenimini Trabzon Lisesi’nde tamamlayan ve doğum yeri Artvin olan Özcan Alper, hayata geçirdiği projesi “Sonbahar”ı, gene kendi doğduğu topraklar olan Artvin’de çekti. Yönetmen film de, bir üniversite öğrencisinin, cezaevine girdikten sonra ölüm oruçları eylemlerine katılıp, hastalığı nedeniyle tahliye olmasını ve son günlerini, büyüdüğü yerde geçiren, o süreçte de bir hayat kadınına olan aşkını insanın içini burkan biçimde anlatıyordu. Gerek yurt içi, gerekse yurt dışı festivallerinde hem Özcan Alper, hem de başrol oyuncusu Onur Saylak ödüller kazandı. Biz ise, Artvin’in şahane doğasını izledik, elbette gene “insanının doğasıyla paralellik gösteren haliyle...”

Yörenin kadınları da beyazperdede!

Bu sene Berlin Film Festivali’nde, en iyi film dalında Altın Ayı almaya hak kazanan film ise, gene Türkiye’ye aitti. Semih Kaplanoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı “Bal”ın hikâyesi Rize’nin çok güzel bir doğaya sahip olan bölgesi Çamlıhemşin’de geçiyordu. Geçtiğimiz günlerde gösterime giren ve bir aşk hikâyesini anlatan “Yüreğine Sor” isimli film ise, Rize kökenli yönetmen Yusuf Kurçenli’ye ait. Çekimler için yine Rize’nin Çamlıhemşin ve Ardeşen yöreleri tercih edildi. Filmlerin yanı sıra bir belgesel ise, Doğu Karadeniz’e farklı bir açıdan baktı ve yörenin kadınlarının yaşadıkları zorlu süreçleri, gerçek hayatta yaşanan bir hikâyeden yola çıkarak insanlara aktarmaya çalıştı. Trabzon kökenli yönetmen Orhan Tekeoğlu’nun çektiği “İfakat” isimli proje, çok çalışan ve her işin altından tek başına kalkan bölge kadınlarını anlatıyordu.

Editör: HABER MERKEZİ