Ömer Lütfi Mete 'Allah'sız Müslümanlık' adlı yeni kitabında Müslüman kimliğini önemseyen insanların yaşadığı çelişkilere deyiniyor. Önümüzdeki günlerde çok tartışılacak olan kitap 'Gerileme Sürecinde İslam’ı Yaşama Sorunu' altbaşlığı ile yayımlandı.

Aşksız, Zevksiz…

ALLAH’SIZ MÜSLÜMANLIK

Gerileme Sürecinde İslam’ı Yaşama Sorunu

ÖZGÜR HESAPLAŞMA


“Allah’sız Müslümanlık” deyimi ile ne anlatılıyor?

Bu soruyu bir cümlede ifade etmek gerekirse, “Güçlü ve etkin bir iletişim çabası sergileyerek Allah ile beraberlik kuramayan İslami yaşayış biçimi” derim…

Müslümanlık, kişi için huzur ve mutluluk sağlayan bir tercih değil de, “Ürkütücü bir Tanrı’nın koyduğu külfetler bütünü” şeklinde yaşanırsa bu, gerçek bir dinin hedefleyebileceği durum olamaz.

Öyle inanıyorum ki, çağımızda Müslüman kimliğini önemseyen her insan, yaşadığı çelişkileri özgürce sorgulayıp tartışabilse benimkilere benzer sonuçlara ulaşacaktır.

GEREKÇE

Çağımızın büyük mürşitlerinden Tayyar Baba, ziyaretine gelen dervişine sorar:

‘Köyünüzde işler nasıl, değişen bir şey var mı?’

Derviş cevap verir:

‘Köyümüze yeni bir hoca geldi efendim.’

Hazret gülümseyerek tekrar sorar:

‘Müslüman mı bari?’

‘Efendim, öğretmen demiyorum, hoca diyorum, camiye yeni imam geldi…’

‘Tamam, ben de onun için soruyorum, Müslüman mı?’

Bu küçük öyküdeki keskin eleştiri şüphesiz bütün imamları zan altında bırakacak bir önyargının yansıması değildi. Burada yapılan, tasavvufi idrakin özündeki yaklaşımı vurgulamak, ‘Her türden yaratılmışa Yaratan’dan ötürü hoş bakabilen Müslüman’ ihtiyacına dikkat çekmektir.

Aynı nükteyi taklit etmeye çalışarak bu baskı için ‘Allah’sız Müslümanlık’ ismini seçmem de, Yaratan ile iletişim ihtiyacına dikkat çekebilmek gayesine matuftur.

Yoksa buradaki ‘Allah’sız’ deyimi tanrıtanımazlık değildir. Zaten tanrıtanımaz anlamını kastetsem tırnak kullanmadan‘Allahsız’’ derdim.

Ayrıca ‘Tanrıtanımazın da Müslümanlığı olur mu?’ diye yadırgama ile karşılaşabileceğimi de gözden uzak tutmuyorum. Aslında tecrübelerime göre bu yadırgama çok haklı da sayılmaz. Kendini tanrıtanımaz diye takdim eden nice insanın tuhaf bir dindarlık türü yaşadığına ve yansıttığına tanık olmuşumdur ama bu çalışmanın o alanlarda dolanmak gibi bir gayesi yoktur.

Sorgulayıp anlamaya çalıştığım, Müslüman insanı -bütün gayretlerine rağmen- geliştirmeye yetmeyen dindarlık türünün iç kıvrımlarıdır.

Sürekli dilden Allah’ı anmasına ve sürekli dini etkinlikler yaşamasına rağmen, kendisi gibi olmayanlar üzerinde derin bir saygı ve hatta imreniş uyandıramayan Müslümanlık türünün, Allah’ın muradıyla örtüşebildiğini düşünemiyorum.

Tabii ki ‘Allah’sız Müslümanlık’ ifadesi, kâfirlik ve inkârcılıkla suçlamak kastıyla seçilmiş değildir. Bu isim ‘Müslüman kişinin Allah ile iletişimini geliştiremeyen dindarlık’ tanımlamasının kısaltılmışı sayılabilir.

Peki, böylesi dindarlık nasıl bir şeydir?

Fikrimce neredeyse bütün ‘Siyasal İslâm’ macerası, bir bakıma ‘Allah ile sağlıklı bir iletişim ve beraberlik sağlamaya yetmeyen Müslümanlık’ deneylerinden oluşmuş yaşantıların denizi gibidir. Hatta ‘Allah’sız Müslümanlık’ ifadesinin ötesinde, neredeyse ‘Allah’a rağmen Müslümanlık’ dahi diyebileceğimiz İslâmi yaklaşımlar da görülmüştür.

Ne var ki, bu çalışmanın her bölümü bu başlık ile kuşatılmış olmayabilir. Şimdiki baskı için böyle bir ismin tercih edilmesinin sebebi, yazarın en önemli derdini yansıtmaya çalışan satırlara tercüman olmasıdır.

Daha önce ‘Hacıyağı ile Parfüm Arasında’ ismi altında iki defa farklı yayınevleri tarafından, içime sinmeyen kapaklarla yayınlanan bu çalışmanın elinizdeki baskısı bazı değişiklikler içermektedir. Bunların en belirgin olanı; daha önceki baskılarda ‘Gerekçe’ başlığı altında ‘Hacıyağı ile Parfüm Arasında’ isminin nasıl doğduğuna ve neden tercih edildiğine ilişkin bir hesap verme amacı güden bölümün, şimdi ‘giriş’ faslı şeklinde yeniden düzenlenmiş bulunmasıdır.

Ayrıca çalışmanın her bölümü yeniden gözden geçirilirken bazı ilaveler ve üslup değişikliklerine gitme ihtiyacı duyulmuştur.

 

Allah'sız Müslümanlık
Ömer Lütfi Mete
Profil Kitap
248 sayfa
Mayıs 2008

Editör: HABER MERKEZİ