Geçenlerde sevgili Başbakanımız, "Biz muhafazakâr demokrat bir parti olarak dindar bir nesil yetiştirmek istiyoruz" dedi. Bunun üzerine bildiğiniz gibi beklenen oldu. Bütün, sol, sosyalist, masonik ve benzeri çevrelerden aşırı tepkiler geldi.  Özellikle dinsiz veya dini zayıf, solumtrak sözde bazı liberal demokratlar; asil niyetlerini gizlemek için, laiklik ve demokrasi üzerinden, Başbakanımızın bu sözlerini acımasızca eleştirmeye çalıştılar. 

         Bir iktidarın, büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede; (Müslüman) dindar bir nesil yetiştirme arzusu, Kemalist Laikliğe aykırı, ama normal laikliğe ve Demokrasiye bana göre asla aykırı değildir. Neden?

         Normal bir laiklikte; devletin bütün dini hizmetleri, demokratik bir talep olarak görülür. Diğer, yanı azınlıktaki dinlerin hakları kısıtlanmadığı müddetçe, çoğunluğun bütün dini taleplerinin yerine getirilmesine olumlu bakılır. Çünkü normal laiklik; devletin dini hizmetlere izin vereceğinin, vatandaşın dini hayatını yaşama hakkına sahip çıkacağının teminatıdır. Olması gereken doğru ve gerçek laiklik budur.

         Fakat ne yazık ki ülkemizde bu güne kadar, olması gereken dine ve dinlere saygılı, gerçek laiklik yerine; Her türlü dini hizmet ve faaliyetlerinin önünü kesen, din düşmanlığına dayalı bir laiklik uygulanmıştır. Bu sebeple diyorum ki: iktidarların, “dindar bir nesil” yetiştirme arzusu, normal laikliğe uygun ama Kemalist laikliğe aykırıdır.

Aynı şekilde, ülke nüfusumuzun en az % 80 ı dindar veya dindarlığı arzuladığı için; iktidarların, “dindar bir nesil” yetiştirme arzusu Demokrasiye de son derece uygundur. 

Ahlakı ve ailevi değerlerin her gün erozyona uğrayarak daha da kötüleştiği günümüzde, dindar bir nesil yetiştirmek acil bir toplumsal ihtiyaç haline gelmiştir. Bu sebeple Başbakanımızın bu arzusunu, şevk ve heyecanla destekliyorum.

Unutmayalım ki, dindar neslin oluşturacağı topluma, dindar olmayanların ve diğer dinden olan azınlıkların bile ihtiyacı vardır.

Bugün toplumumuzun % 80 civarındaki bir nüfus oranı; dindar veya yeterince dindar olmadığı halde dindarlığı isteyen, arzulayan kişilerden oluşmaktadır. Bu kesim; sadece dini değerlere bağlı olmakla kalmaz, bizi biz yapan bütün milli ve ananevi değerlerimize de en fazla sahip çıkan, yanı en milliyetçi ve vatansever kesimdir. Buda gösteriyor ki dindar ve dindar olmaya çalışanlar; bu ülkenin milli birlik ve beraberliğinin, bekamızın, İstiklal ve hürriyetimizin devamının en büyük teminattır.

Bunun içindir ki Ülkeyi yönetenlerin; Dindar bir nesil için yapacakları yatırım, üzün vadede memleketimize yapılabilecek en iyi, en hayırlı yatırım ve en güzel hizmet olacaktır.

İktidarımıza, sayın Başbakanımıza acizane tavsiyemiz; dava şairlerimizden Arif Nihat ASYA’ nin dediği gibi:

“… Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin…” küçük bir elit azınlığın karşı çıkmasına rağmen, Milletimizin büyük ekseriyetinin heyecanla sizden beklediği bu, “dindar nesil yetiştirme”  projesini muhakkak gerçekleştirmeye çalışın.  Gelecek nesillerin, kısaca geleceğimizin buna çok ihtiyacı var.