Erol Yılmaz Akçal, eski AP milletvekili, birinci ve ikinci Erim Hükümeti ile Ferit Melen Hükümeti’nin Turizm ve Tanıtma Bakanı. Bakmayın soyadının Akçal olduğuna, tanıyanlar bilir Erol Yılmaz Akçal, ANAP lideri Ahmet Mesut Yılmaz’ın amcasının oğlu. Soyadı farklılığı, babası eski Demokrat Parti Milletvekili İzzet Bey’in, kardeşleri Hasan ve Hüseyin’in köyle irtibat eksikliği yüzünden kaynaklanır. İzzet Bey, henüz Meclis’e girmeden Güneydoğu’da hakim olduğu yıllarda, köydeki akrabaları ile irtibat kurup Akçal soyadını alır.

Dedesi Rusya’da fırıncılık yapıyor

Erol Yılmaz Akçal’ın dedesi Ahmet Efendi, yüzyılın başlarında Rusya’da fırın sahibidir. Uzun seneler burada çalıştıktan sonra Rusya’daki ihtilal sırasında iflas ederek Çayeli’ndeki köyü Çataldere’ye dönüş yapar. Rusya’da Ayşe Hanımla evlenmiştir. Ayşe Hanım aslen Kırımlı’dır. Erol Bey, bakanken babaannesinin Kırım’daki köklerini bulmak için babası İzzet Bey gibi çok uğraşır, ama başarılı olamaz. Babaannesinin bır kısım akrabalarının Rusya’ya bir kısmının da Amerika’ya göç ettiği bilgisiyle yetinmek zorunda kalır. Ayşe Hanım ile Ahmet Bey’in evliliklerinden Hüseyin, Hasan Yılmaz (Mesut Yılmaz’ın babası), İzzet Akçal, Zeliha (Ersoy) ve Havva (Reyhan) olmak üzere beş çocukları olur. Dedesinin isminden dolayı soyadı da olmadığı için Ahmetoğulları olarak anılırlar. Ahmetoğulları, bir müddet burada kaldıktan sonra hemen hemen her Rizeli’nin yaptığı gibi doğduğu topraklardan ayrılarak İstanbul’a göç eder: “Babam ve iki amcam çocukken sefalet içinde büyürler. Simitçilik yapar, fırınlarda çalışırlar. Babam dondurmacıda çalışır.” Erol Bey’in babası İzzet Akçal, çalışırken bir yandan da okuluna devam etmektedir. Hasan ve Hüseyin ise iş hayatına atılmıştır. Hasan Yılmaz gömlek, Hüseyin Yılmaz da hazır elbise üzerine imalathane sahibidirler. Firmalarında Yılmaz ismini kullanmaktadırlar. Yusuf İzzet ise Ankara Hukuk Fakültesi’nin bir yandan genel sekreterliğini yaparken bir yandan da aynı fakültede öğrencidir. Okulu bitirdikten sonra hakim olur ve Güneydoğu’da görev alır. Soyadı kanunu çıkınca İstanbul’daki kardeşler firmalarında kullandıkları Yılmaz’ı soyadı olarak alırken, İzzet Bey Akçal soyadını yazdırır hüviyet cüzdanına. Böylece bir aile ve iki soyadı ortaya çıkar.

Babası yüzünden milletvekili

Erol Yılmaz Akçal, Zemzem—İzzet çiftinin üçüncü çocuğu —diğerleri Saime (Kurtman), Necat ve Sezen (Ergül)— olarak İzzet Bey’in hakimliği dolayısıyla bulundukları Diyarbakır’da 1992’de doğar. Baba Yusuf İzzet Bey, Diyarbakır’dan sonra Söke, Erzincan ve İstanbul’u dolaşır. 1950’de ise Rize’den milletvekili olması için teklif alır. Adaylığını koyar ve Demokrat Parti’den Meclis’e girer. 1960 İhtilali’ne giden yolda Menderes Hükümetleri’nin sonuncusunda devlet bakanlığı yapar. Önce Yassıada, oradan da Kayseri Cezaevi yolu gözükür ona. Bu olay, hiç sebep yokken babasının müebbet hapse mahkûm edilmesini içine sindiremediği için ‘meraklı olmamasına’ rağmen Erol Yılmaz’ı siyaset dünyasının içine itecektir. Af çıkınca cezaevi günleri sona eren İzzet Bey, 1977’den ihtilale kadar yine AP’den Meclis’e girecektir.

İstanbul Fatih’te başladığı ilkokulu Üsküdar’daki Ayazma İlkokulu’nda bitirir. Paşakapısı Ortaokulu ve ardından Haydarpaşa Lisesi’ne devam eder. Lisedeki matematik hocası ona İTÜ’ye gitmesini telkin etse de o ‘başka bir sahayı hiç düşünmediği’ için hukuk eğitimi alır. Onun bu tercihinde hakim olan babası İzzet ve ablası Saime (Kurtman)’ın da hukuk okuması etkilidir şüphesiz. 1950 seçimlerinde babası da DP’den Rize Mebusu seçildiği için ailecek Ankara’ya giderler. Erol Yılmaz burada Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başlar. Üniversiteyi bitirir. Ama onun Türkiye’deki hukuk sistemine küsmesi daha sonraki yıllara denk düşecektir, babasını yargılayıp önce ömür boyu hapse mahkûm eden, sonra Kayseri Cezaevi’ne gönderen Yassıada davalarıyla..

Üniversiteden sonra Amerika’ya gider, City College’de ekonomi, Colombia’da da uluslararası ilişkiler okur. Aldığı bu eğitimler, 1961—73 arası yer alacağı Meclis’te, kendi memleketine ait yatırımların takibi yanında (Rize’deki 43 çay fabrikasının 20’si Erol Bey, diğerleri de İzzet Akçal ve Mesut Yılmaz tarafından yapılır) dışa dönük görevler almasında etkili olacaktır. Avrupa Birliği ile imzalanan 1963 Ankara Anlaşması’nda çok etkin rol almasa da bu yıldan başlamak üzere 1970 yılına kadar Avrupa Konseyi Üyeliği ve Avrupa Konseyi Başkanvekilliği görevlerinde bulunur. Kıbrıs meselesi yüzünden özel izinle Batı Afrika’daki ondört ülkeye İyiniyet Heyeti Başkanı olarak gider, devlet başkanlarıyla görüşür, Türk devlet başkanının da mesajlarını iletir. Gene Meclis’ten izinle BM Umumi Heyet Toplantılarına müşavir olarak gönderilir.

Girdiği ilk ve tek dava

Erol Yılmaz Akçal, milletvekili olmadan önce kısa bir süre Dış Ticaret Dairesi’nde raportör olarak çalışır. Öncesinde, babası bakan olmasına rağmen askerliğini Aşkale’de yapar: “Kolaylık sağlasaydı Aşkale’de yapmazdım herhalde.” Akçal, Aşkale’ye tayinle gider. Ve 27 Mayıs 1960... Babası ihtilal öncesi son hükümette devlet bakanıdır. Bütün DP’liler gibi o da tutuklanır, yargılanmak üzere. Erol Yılmaz, avukatlık hayatı boyunca tek bir davaya çıkar. O da babasının Yassıada’da hüküm giyeceği davadır. Ablası Saime ile beraber çıkar bu davaya. İzzet Akçal, idamdan müebbete mahkûm edilince Erol Bey de Türkiye’deki hukuk sistemine küser ve avukatlık yapmamak üzere defteri kapatır.

‘Bir sene kürsüye çıkmayacaksın’

Babası Kayseri Cezaevi’nde iken, memleketi Rize’den onun Akçal ailesi adına Meclis’e girmesi yönünde talepler olur. İzzet Bey ise, kendi yaşadıklarından olsa gerek buna pek sıcak bakmaz. Ama o aday olur ve 1961 seçimlerinde milletvekili seçilir. Meclise’e girmeden önce Kayseri Cezaevi’ndeki babasını ziyaret eder: “Babam bana ‘Bir sene süresince Meclis kürsüsüne çıktığını işitmeyeceğim. Sadece gözleyeceksin. İki, oturup masa başında çalışacaksın. Bütçe Komisyonuna gir, raportör ol, teknik çalışma yap’ tavsiyesinde bulundu”. Babasının ona söylediklerini iyi anlar ki uzun yıllar babasının Meclis’te yaptığı iş olan Bütçe Komisyonu Başkanlığı yapar. 1960 İhtilalinde babasını hapishaneye gönderen Akçal, 1962’deki iki ihtilal teşebbüsünü de yaşar. 1971 İhtilali öncesinde ise zamanın başbakanı Süleyman Demirel’e, grup toplantısında gidişatın ihtilale yol açabileceğini, dolayısıyla istifa etmesi gerektiğini söyleyen milletvekili olur. Demirel’e bunları söylemesi ikisinin arasındaki ilişkiyi bozmaz, aksine Demirel, Akçal’ın üniversiteden hocası Nihat Erim’in kuracağı hükümete ‘AP’den kimleri alayım’ diye sorduğu listeye onun da ismini yazdırır. Akçal’ın ismi Erim’in kendi listesinde de yer aldığı gibi Sabit Osman Avcı’nın listesinde de bulunmaktadır: “Askerlerin etkili oldukları veya olacakları bir hükümette yer almak istemedim. Nihat Bey söyleyince gittim Demirel’le konuştum. O da ‘Evet ben yazdırdım ismini, kabul et’ dedi.” Akçal, Erim’in tanıdığı bir hakla hükümette Turizm ve Tanıtma Bakanlığını tercih eder: “Hükümetin ömrünün kısa olacağını zaten biliyordum. Turizm Bakanlığı o hükümette kısa zamanda en çok şey yapılabilecek bakanlık olarak göründü bana.” Akçal, Ferit Melen Hükümeti’nde de aynı bakanlığı yapar. Sonrasında ise siyasette yapabileceklerini yaptığı düşüncesiyle kendini geri çeker. Siyasetten uzaklaşır uzaklaşmaz, daha önce bir defa karşılaştığı Fuat Süren, İş Bankası ve Sınai Kalkınma Bankası ile birlikte kuracağı Meban adlı menkul değerler şirketinin başına geçmesi için ona iş teklifinde bulunur. Ama İş Bankası ve Sınai kalkınma Bankası daha sonra vazgeçince Akçal da bu teklifi kabul etmek istemez. Bunun üzerine Süren ona dört—beş şirketinin yönetimini verir, 1978’e kadar. Bu tarihte abisi Necat Akçal’ın da çağrısıyla 1960’larda kurulan Deniz Nakliyat’ta —bugün yüzde yüz seviyorum diyemem— diye nitelendirdiği deniz sektöründe çalışmaya başlar. Zamanla Hollandalılarla bir işbirliği yapar ve şirketi giderek daha da büyütür.

Yılmaz’ın siyasete girmesini destekler

Ahmetoğulları ailesinde siyasete giren İzzet ve Erol Akçal DP ve AP çizgisini korurlar. Turgut Özal ANAP’ı kurduğunda Akçal’a kurucu ol teklifinde bulunur, ama o kabul etmez. Ancak, AP’nin Ankara’daki gençlik kollarında çalışan kuzeni Mesut Yılmaz’ın siyasete girmesini destekler. Politikaya zaten meraklı olan Yılmaz’a ANAP’ın başında başbakanlık yolunu açacak siyasi hayatı böylece fiilen başlamış olur. Bugün hiçbir partiye kaydı olmayan Erol Yılmaz Akçal’a göre Mesut Yılmaz, halktan layık olduğu krediyi toplayamamış bir lider. Son başbakanlık performansı da hatalarına rağmen iyidir ona göre.

Hayatını 1977 yılında Banuhan Meker’le (Bu evlilikten Ayşe adlı bir çocukları var) birleştiren Akçal’ın yazıldığı takdirde birçok kişiyi kızdıracak anıları var. O da ‘kimse kızmasın’ diye bunları kaleme almayı düşünmüyor. Akçal, İKV, Büyük Kulüp ve Anadolu Kulübü’nün yanında, 1976’da Özer Çiller, Jak Kamhi, Sinan Kuraner’lerle beraber Türkiye’de kurdukları Amerika merkezli Genç İşadamları Derneği’nden yaş haddiyle çıkarılınca bunun bir üst kurulu gibi olan Dünya Başkanlar Derneği— WPO (World President Organizations) adlı organizyona üye olur. Türkiye’de çok bilinmeyen WPO’ya üye olabilmenin belli şartları vardır. Kamuoyuna açık olmayan aylık toplantılarda ev, restoran gibi yerlerde bir araya gelen işadamları çok çeşitli konuları masaya yatırırlar Akçal’ın anlattıklarına göre.

Şimdiye kadar iki bakan bir de başbakan çıkaran Ahmetoğulları ailesi, kayda değer arazileri kalmasa bile, dededen kalma bir köy evleri olduğu ve akrabaları bulunduğundan köyleriyle irtibatlarını hiç kesmezler.

Onlar yine iyi bense uzun zamandır gidemiyorum.

e mail: [email protected] aksiyon dergisi
Editör: HABER MERKEZİ