Hakan Yılmaz, Seninle dergisine verdiği röportajda eşine şiddet uygulayan erkeklere çattı.

Oyuncu, acı ama gerçek, ülkemizde karısını döven çok erkek var. Ama kadın dövmek dangalaklıktır. Karısını, kızını döven erkek de dangalaktır' dedi.
 
Ekranların romantik ve komik adamı Hakan Yılmaz, Seninle dergisine verdiği röportajda, canlandırdığı kabadayı karakterinin beğeni topladığını belirtti ve “Türk kadını sert erkekten hoşlanıyor. Oysa bırak adam sert olmasın, başka yönden sert olsun!” dedi.
 
Dizilerinizi ve canlandırdığınız rollerinizi sonra konuşuruz. Önce Türkiye’deki kadın-erkek ilişkileri konusundaki fikirlerinizi öğrenebilir miyiz?
- Kadınlarımız 15-20 yıl önceye göre biraz daha güçlendiler. Ekonomik özgürlüklerini kazandılar. Dilerim sayıları artar. Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum. Tanrı gözünde böyle bir eşitlik vardır belki ama ne fiziksel olarak ne de mesleki açıdan Türkiye’de böyle bir eşitlik var. Kadın daha geri planda. Ankara’dan öteye, Doğu’ya geçince  
kadın-erkek eşitliğinden söz etmek mümkün olamıyor ne yazık ki. Afedersiniz ama ha ahırdaki davar, ha evdeki kadın. Olaya böyle bakılıyor! Doğu bölgelerimizin eğitim seviyesi yükseltilmeli, kız çocukları okula gitmeli. Türkiye’nin yarısında kadın hakları diye bir şey yok. Batı’da tam olmasa da var ama Doğu’da hiç yok. Kadın orada sadece bir araç gibi, mal gibi kullanılıyor.
 
Kız çocuklarının okutulması için kampanyalar yapılıyor...
- Evet ama çok saçma olanlar da var. Geçenlerde bir yerde gördüm: “Okuma yazma bilmeyenler, lütfen buraya başvurun” diye bir yazı yazılmış. Adam zaten okuma-yazma bilmiyor, onu nasıl okusun ki... Onlara sözlü mesajlarla ulaşmak gerekir. Sosyal hizmet kurumları çalışmalarını hızlandırmalı. Onları doğum kontrolü konusunda da  
bilinçlendirmek lazım. Anadolu’da sayısız tiyatro turnesine katıldım. Ve gördüm ki her şey kadının omuzlarında, adam kahvede keyif çatıyor. Canı sıkılınca eve gidip karısıyla sevişiyor. Korunma yöntemi de yok. Bir ailede 8-9 tane çocuk var. Yazık günah bu çocuklara...
 
ÇOCUK AŞKI BİR BAŞKA OLUYOR
 
Türk erkekleri neden sürekli kadına karşı üstünlük taslar? Bunun altında ne gibi kompleksler olabilir sizce?
- Şöyle saçma bir şey var: “Ataerkil toplumuz” derler. Bazı atasözleri ise berbat. Mesela “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” derler... Cinsel ilişkideki başarısızlık nedense hep kadınların üzerine yüklenir. İlişkide erkek kendi tatminini düşünür. Kadına zevk alıp almadığını sormaz bile. Erkeğin kadına üstünlük  
taslamasının altında yatan gerçeğin büyük bir bölümü cinsellik yüzünden. Çünkü erkek, bu konuda yeterli olamıyor. Ön sevişme diye bir şey var kardeşim. Erkek cinselliği sadece konuşuyor, böbürlenmeyi seviyor ama bilgisi yok.
 
Bir kadınla münakaşa ettiniz mi hiç?
- Etmem mi! Eşimle de, zamanında sevgilimle de ettim. Ama seviyeli bir şekilde. Sadece fikirsel tartışmalar... Hiçbir zaman fiziksel saldırıya dönüşmemiştir.
 
Aşk size göre nedir?
- Acayip bir şey. Fotoğraftaki birine bile aşık olabilir insan. Aşk bana göre anlıktır. Aşkı besleyen diyalogdur. Önce aşık olduğunuzu sanırsınız, o kişiyi tanıdıkça bu duygudan uzaklaşırsınız. Aşk ilk bakış ve ilk elektriktir. Ama ondan sonrası tamamen her iki tarafın da birbirine gösterdiği tolerans ve saygıdan dolayı ya azalır ya da çoğalır. Ne var ki, çocuk aşkı her şeyin üstüne geçiyor. Bunu kızım olunca anladım. Nereye baksam onu görüyorum. Bu muhteşem bir aşk bana göre.

ERKEK DEDİĞİN DÜRÜST OLMALI
 
Bir erkek kadının gözüne girmek için neler yapmalı?
- “Yalancı Romantik” dizisini seyretsinler ve orada canlandırdığım Ahmet karakterinin yaptığını yapsınlar. Bence dürüst olmalı erkek. Dürüst olursa kadının gözüne daha kolay girer. Bir buket çiçek bile kadının gönlünü almaya yeter. Bunu her zaman denemişimdir, çiçek işe yarıyor.
 
Peki, sert erkeklere karşı kadınlar nasıl davranmalı, neler yapmalı?
- Bence kadın o tür erkekle sık sık tartışmaya girmemeli. Özellikle  öfkeli anlarında hiç girmemeli. Bağırıp çağırdığı anlarda karşılık  vermemeli, sakinleştikten sonra konuşmalı. Şu mesajı vermek istiyorum, kadın dövmek dangalaklıktır.
 
Osman karakterine nasıl tepkiler alıyorsunuz?
- Çok beğenen kadınlar var. Bana değil ama Osman’a hastalar. “Osman gibi bir koca isteriz” diyorlar. Onun gibi yürüsün, onun gibi baksın istiyorlar. En çok da bıyığına bayılıyorlar. Rol gerçek olsun diye bıyık bıraktım ama aslında bıyıktan hiç hoşlanmam, kullanımı zor çünkü. Bizde bıyık, erkekliğin sembolü gibi görünüyor. Bana göre öyle  
değil. Cemil İpekçi’nin de bıyığı var ama Osman’a hiç benzemiyor! Türk kadını sert erkek olsun istiyor. Oysa bırak adam sert olmasın, başka yönden sert olsun!
 
Gelelim “Yalancı Romantik”e... Evlendikten sonra değişen bir karı- koca... Sizce evlilik insanları değiştiriyor mu?
- Değiştiriyor. Üzerine yüklenen sorumluluk bazen insanı, hareketlerini değiştiriyor. Flört veya birlikte yaşamak gibi olmuyor. Birisiyle evleniyorsunuz, arkada bir de otuz kişi var. Sizin arkanızda da otuz kişi var. Sadece iki kişi başbaşa evlenmiyor. Arkada otuzar kişilik ekipler var.
 
Romantik misiniz?
- Yer yer romantiğimdir ama yalancı romantik değilim, asla da olmadım. Hem Osman, hem de romantik. İki ayrı dizi, iki ayrı karakter...  
 
Evet, kavram karmaşası yaşıyorum. Allah’tan çok zıtlar. Birinin her yeri oynuyor, karısını öpmek için bile on bin tane takla atıyor. Öbürünün hiç umurunda değil. Bir yanda Ahmet Gökova, diğer yanda Osman Koçarslanlı... 
 
Kimse ayrılacağım diye evlenmiyor
 
Boşanıyormuşsunuz...
- Evet, yargı sürecindeyiz. Evlenmek kadar boşanmak da var. Kimse ayrılacağım diye evlenmiyor. Bir çocuğumuz var, onu düşünüyoruz, onun en az etkilenmesi için elimizden geleni yapıyoruz.
 
Kaç senelik evliydiniz?
12 yıl.
 
Bu ayrılığın sebebi ya da sebeplerinden biri, dizilerin getirdiği şöhret olabilir mi?
- Hayır. Aniden şöhret olan insanlar için bu geçerli olabilir ama ben öyle değilim. 15 yıldır bu işin içindeyim, 10 yıldır da tanınan biriyim. Bizimki tamamen özel durumlardan kaynaklanan bir şey.
 
Üçüncü bir kişi olabilir mi?
- Asla.

H2


Editör: HABER MERKEZİ