Çayeli Belediyesi, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Anadolu Lisesi tarafından ‘Pratik Soru Çözüm Teknikleri’ semineri için Çayeli’ne gelen Eğitimci-Yazar Abdullah Yılmaz ile Pratik Soru Çözüm Teknikleri üzerine bir röportaj yaptık. 

Yılların eğitimcisi Abdullah Bey “Pratik Soru Çözüm Teknikleri” adı altında seminerler vermektedir ve bu alanda bir de kitap kaleme almıştır. Pratik Soru Çözüm Teknikleri yazar tarafından “alternatif düşünme teknikleri” ve “zihin açma egzersizleri” ile desteklenerek geliştirilmiştir. Abdullah Bey’le verdiği seminerleri, öğrenciye neler kazandırdığını, bu çalışmadan maksimum düzeyde nasıl yararlanılabileceğini, sınavlarda iyi bir performans göstermek için neler yapılması gerektiğini konuşacağız. 

Hocam, öncelikle Çayeli’ne hoş geldiniz. Bu kadar yoğunluk içinde bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz. Hocam, sınava hazırlanan biri, sizin seminerlerinize katılırsa ya da kitaplarınızı okursa, ellerinde benim hayal ettiğim o sihirli kalem olacak mı? 

M. Abdullah Yılmaz: Tabi ki öyle bir şey yok. Biliyorsunuz ki her başarı, belli bir sistem, uygun program, doğru kararlar ve en önemlisi azim ister. Teknik ise geliştirilip, doğru yer ve zamanda kullanılırsa başarıyı yakalamanın olmazsa olmazlarındandır. Bunu bir örnekle açalım: Diyelim ki tarlada iki çiftçi görüyorsunuz. İkisi de çift sürüyor, ama biri kara sabanla, öteki traktörle, kim daha az çalışarak daha çok iş yapar? Tabi traktörü kullanmayı bilmek de bu durumun vazgeçilmezi. Sadece bu örnek bile Soru Çözüm Teknikleri’nin önemini anlamak için yeterlidir. Biz, çalışan, kendini geliştirmek isteyen insanlara yardım amaçlıyoruz. Uğraşı alanımız eğitim olduğu için, sınava hazırlanan öğrencilerin, neyi, ne zaman, nasıl yapması gerektiğini biliyoruz. Bunun yanında neyi, ne zaman ve niçin yapmadığını/yapamadığını da biliyoruz. Bu da bizim öğrenciye katkımızı maksimum düzeye çıkarıyor.

Bahsettiğiniz çalışmayı biraz açar mısınız? Neler yapıyorsunuz? Biliyoruz ki bir de kitap kaleme aldınız? Yaptığınız bu çalışmayı bir de sizin ağzınızdan duymak istiyoruz. 

M. Abdullah Yılmaz: Biz, “bilinçaltı öğrenmeye”, uygulamalarla, teknik bir yolculuk yapıyoruz. Bilinçaltı labirentinde beynimizi, alternatif düşünme sistemlerini kullanarak ilginç bir yolculuğa çıkıyoruz. Yetenek, konsantrasyon, özgüven, dikkat, pozitif düşünce ve cesaretin olumlu ve olumsuz etkilerinin nasıl oluştuğunu ve bu yolculukla birlikte hayatımızdaki pozitif değişimlerin ne kadar şaşırtıcı olabileceğini inananlara da inanmayanlara da ispatlıyoruz. İnançların teknikle birleştiğinde kendini gerçekleştirme kehaneti olduğunun farkındayız ve buna inansak da haklıyız, inanmasak da, felsefesiyle beyinlerde harika değişimler görmenin mutluluğunu yaşıyoruz. 

Peki, Hocam, öğrenmek istediğimiz bir şey daha var:  Bu seminerlerinizde ve Soru Çözüm Teknikleri kitabınızda özellikle öğrencinin hangi ihtiyaçları üzerinde duruyorsunuz? 

M. Abdullah Yılmaz: Öncelikle öğrencilerin, soru çözerken karşılarına çıkabilecek engelleri gösteriyoruz, bunları nasıl ortadan kaldıracaklarını öğretiyoruz. Seminerden sonra veya kitabımızı okuduktan sonra öğrenciye bir özgüven geliyor, kendini dikkat ve konsantrasyon sorunlarını aşmış ya da aşmaya hazır hissediyor. Zamanı kullanma bilinci kazanıyor, kendi potansiyelini maksimum düzeyde nasıl kullanabileceğini görüyor, her şeyden önemlisi, zihnini olumsuz duygulardan arındırıyor ve pozitif düşünmeye başlıyor. 

Gençlerin seminerlerinize ilgisi nasıl ve seminerleri nerede ve ne şekilde veriyorsunuz, bir yeriniz var mı? 

M. Abdullah Yılmaz: Kişisel gelişim alanı Türkiye’de yeni yeni belli bir yerlere oturuyor. Her gelişimde bir geçiş dönemi yaşanır, biliyorsunuz. Ehliyetsiz insanların, bu alanı ticarî bir kazanç kaynağı haline getirmesi üzüntü verici. İnsanların güven ve samimiyet duygularının zedelendiği bazı girişimler sizleri olduğu gibi beni de çok üzüyor. Ben kişisel gelişim uzamanı değilim. Eğitimin içinden gelmiş, ölçme değerlendirme alanında emek harcamış biri olarak, bu durumun düzeleceğine inanıyorum. Yukarıda bahsettiğim nedenlerin de etkisiyle öğrenciler ilk başta bu seminerlere ön yargılı yaklaşıyorlar ama bir kere bu seminerlere katılanlar, ya da güvendiği arkadaşından duyanlar kesinlikle kaçırmıyor. Ya kişisel gelişim merkezleri grup oluşturup beni çağırıyor ya da özel eğitim kurumları çeşitli organizasyonlar düzenliyor. Bu organizasyonları, 30 kişilik gruplar şeklinde (7 saat) ya da büyük konferans salonlarında (2 saat) veriyoruz. Bunun dışında eğitim kurumlarının çok özel öğrencilerine (buna genellikle derece grupları deniyor) yönelik özel çalışmalarımız da oluyor. 

Bütün öğrencilerde aynı sorunlar mı görülür, yoksa her öğrencinin kendine özgü sorunları mı var? 

M. Abdullah Yılmaz: Her insanın kendine özgü sorunları da vardır, genel sorunlar da vardır. Ama genel anlamda baktığımızda, binlerce öğrenci üzerinde yapmış olduğumuz istatistikte, herkesin kendisi için gördüğü sorunlar aslında herkeste ortak sorunlar olarak karşımıza çıkıyor: Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu, bir soruya takıldığında, diğer soruları çözerken bundan olumsuz etkilenebiliyor. Sınav psikolojisi ile cevabından emin olduğu bir soruyu, nasıl oluyorsa, yanlış işaretleyebiliyor. İç ve dış etkenlerden dolayı dikkati dağılıp performansı düşebiliyor. Bir kere okunsa rahatlıkla anlaşılabilecek bir soru, defalarca okunabiliyor. Dikkati dağıldığında dikkatini toplamaya çalışıyor fakat toplamaya çalıştıkça daha çok dağılıyor. Biz seminerlerimizde bu durumları göz önünde bulundurarak,Öğrencinin düşünme, algılama, değerlendirme, kavrama ve karar verme hızını arttırarak öğrenme performansını geliştiriyoruz. Seminer sonrası soruları %20-30 daha hızlı ve doğru çözebiliyor. Soru okuma teknikleri ile soruyu okuma ve cevaplama süresini iki katına çıkarabiliyoruz. Başaramama kaygısı, başaracağım inancına dönüşüyor. Seminer sonrası uygulamalarla orta seviyede bir öğrencide % 35’lik bir artış görebiliyoruz. 

Söylediklerinizin gerçekleşmesi için yedi saatlik seminer, ya da kitabınızı okumak yetecek mi? 

M. Abdullah Yılmaz: Seminer çalışmalarına katılmanın avantajları farklıdır, kitabı okumanın farklıdır. İmkânı olanlar için hem seminer çalışmasına katılmalarını hem de kitabı okumalarını öneririz. Seminerlere katılma imkânı olmayanlar, kitabı okuyarak güzel bir performans yakalayabilirler. Öğrenmenin amacı uygulamaktır. Uygulamak, alışkanlık kazanmayı gerektirir. Bu 7 saatlik seminer çalışmalarında olsun, kitabımızda olsun çok özel teknikler kullandık ve uygulama sonrası güzel sonuçlar aldık.  

Bu alanda başka kurumların da yapmış olduğu çalışmalar var, sizin farkınız nedir?  

M. Abdullah Yılmaz: Bunu belirtelim, bu alanda ne kadar çok ve farklı çalışma yapılırsa biz o kadar mutlu oluruz. Bu alanda birçok meslektaşımız, değişik çalışmalar yapıyor ama bu çalışmayı ilk sistematikleştiren kişi yanılmıyorsam benim. Bildiğim kadarıyla, uygulama alanında ciddi farklılıklar var. Bizim çalışmamızda özellikle alternatif düşünme teknikleri ön plana çıkıyor. 

Peki, Hocam, kitabınız ve seminerleriniz kimlere hitap ediyor? Mesela, yabancı dilden sınava girecek biri de bu çalışmalardan faydalanabilir mi? 

M. Abdullah Yılmaz: Bu alanda eğitim veren ve sınava hazırlanan herkesin bu çalışmalardan kazanacağı çok şey var. Çünkü bu çalışmada, öncelikle, yapılan genel hatalar, bu hatalar karşısında geliştirebileceğimiz genel ve özel stratejiler, bu alanla ilgili uygulamalar var. Yabancı dil sınavı da genellikle okuduğunu anlama, anladığını yorumlama soruları içeren bir sınav değil mi? 

Hocam kitap hakkında biraz bilgi verir misiniz? Kitapta neler var? 

M. Abdullah Yılmaz:  Öncelikle kitap beş bölümden oluşuyor. I. Bölüm: Eyvah Demeyin!Bu bölümde öğrencilerin genel sorunları üzerinde duruyoruz.II. Bölüm: Ah Şu Soruların Dili Olsa da Konuşsa!Bu bölümde soru hazırlama kurullarının soru hazırlarken dikkat ettiği noktalar ve soruların özellikleri üzerinde duruyoruz.III. Bölüm: Her Ders Kendi Bacağından Asılır!Bu bölümde derslere göre soruların özellikleri ve strateji geliştirme yöntemleri üzerinde duruyoruz.IV. Bölüm: Peki her şeyi Anladım da Bu Yel Değirmenin Suyu Nereden Gelecek? Bu bölüm çok önemli bir bölüm, bu bölümde de alternatif düşünme teknikleri ve düşünceyi geliştirme yöntemleri ile uygulamalar yapıyoruz.V. Bölüm: Kendinize Sözünüz Geçer mi? Bu son bölümde de öğrencinin kendine vereceği telkinlerle sınavlarda maksimum performansı yakalamasına yardımcı olmaya çalışıyoruz. 

Hemen Soru Çözüm Teknikleri alanına yöneldik. Sizi okuyucularımıza tanıtmayı unuttuk. Biraz kendinizden de bahsedebilir misin? 

M. Abdullah Yılmaz: 1967’de Adana’da doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi Adana’da tamamladım. SÜ Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdim. Üniversitede öğrenciyken, “Türkiye’de Yarın” gazetesinde üç yıl “Düşündüklerim” adlı köşemde güncel konularda yazdım. İki yıl zaman gazetesinin muhabirliğini üstlendim. Bu dönem içerisinde ve daha sonraki dönemlerde birkaç yayın evinde, yayın danışmanı ve redaktör olarak görev aldım.  Özel okullarda, dershanelerde, milli eğitimde, Hacettepe Üniversitesi Meslek Yüksek Okulunda, Sınav dergisinde (üç yılı bölüm başkanlığı olmak üzere altı yıl yazar ve editör olarak) almış olduğum görevlerde eğitim ve öğretimde yeni yaklaşımlar ortaya koymaya çalıştım.  Hızlı okuma, öğrenmeyi öğrenme ve NLP alanlarında kendimi geliştirdim.  Sınav dergisinden, Bil-San ve Vizyon Yayıncılıktan, sınava hazırlık alanlarında, konu anlatımlı soru bankası ve cep kitapçığı olmak özere altı kitabım yayımlandı.  Eğitim alanında (eğitim amaçlı bulmaca, cd, enteraktif eğitim siteleri… vb.) alanlarda değişik çalışmalar yaptım. Son yıllarda sizin de bildiğiniz gibi, alternatif düşünme teknikleri, soru çözüm teknikleri gibi alanlarda kendimi ve insanları geliştirmeye çalışıyorum.  

Hocam, zamanınızı ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz. “ÇAYHABER” okurlarına son olarak söylemek istediğiniz bir şey var m? 

M. Abdullah Yılmaz: Ben çok teşekkür ederim. Çok duyarlı bir okur kitleniz olduğunu biliyorum; bu vesileyle sizleri de kutlamak istiyorum. Çok özel bir alana, eğitim dünyasına şimdiye kadar kazandırdıklarınızdan ve bundan sonra kazandıracaklarınızdan dolayı sizleri kutluyor, başarılarınızın devamını diliyorum. Araba, Dedi Kodu, Yarış… gibi reytingi yüksek alanlarda değil de eğitim gibi bir alanda verdiğiniz mücadelede sonuna kadar yanınızda olduğumu söylemekten mutluluk duyarım. Üretimin, paylaşıma paylaşımın mutluluğa dönüştüğü günleri sizlerle geçirmek beni çok sevindirdi, okurlarımıza ve size tekrar başarılar diliyorum.

Editör: HABER MERKEZİ