Senoz  Yöresi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Bahattin Boncukçu, yaşanan felaket sonrası değerlendirmede bulundu.

Yaşadığımız felaket kader değildir.

Canlı ve cansız varlıklar içinde Allah sadece İnsanoğluna akıl vermiştir. Ne su, ne toprak,ne ağaç ve ne de her hangi bir başka canlıya akıl vermemiştir.Yüzlerce yıldır yaşadığımız ve bundan sonra da yaşayacağımız Doğu Karadeniz’in bu cennet vadilerine hesapsız kitapsız müdahale etmeye başlandıktan sonra bu felaketleri yaşar olduk. Doğayla barışık yaşamaya donuk kadim kültürümüzü kaybettiğimiz doğrudur. Ancak bu durumun sorumlusu vadi halkı değildir. Bundan dolayı bölge insanını suçlamak, sorumlu tutmak hiçbir şekilde doğru ve hakkaniyetli bir değerlendirme olamaz.

Atalarından kalan topraklarda tutunmaya çalışan bölge insanı, geçimini sağlamak için tarım ve hayvancılık dışında başka bir seçeneğe sahip değildir. Bu faaliyetleri yapabilmesi için de elbette ki toprağı işlemek zorundadır. Bölgenin zorlu coğrafi şartlarında hayatını kolaylaştırmak için zorunlu konut ve altyapı hizmeti talepleri de olacaktır elbette. Altyapı hizmetlerinin başında da ulaşım yolu olmazsa olmaz bir taleptir.  

Evet, yol talebi bölge insanından gelmiş olabilir, bu doğrultuda yoğun talep, baskı oluşturulduğu da doğrudur. Bu çağda böyle bir talep haklı bir taleptir. Kimse vatandaş yol istedi, bizde yaptık deyip, meydana gelen felaketin sorumluluğunu bölge insanına yükleyemez, yöneticilerin böyle bir hakkı yoktur. Hangi araziye hangi usulle yol yapılması gerektiğini devletin ilgili birimleri bilmesi ve buna göre plan ve uygulama yapması gerekir. Bu çalışmaların gelişigüzel yapıldığını hatta yapılan yol çalışmaları esnasında yanlış uygulamaları görüp ilgilileri uyarmış onlarca vatandaşın sitemini vadide duyarsınız. Onun için hiçbir yetkili makam Senoz‘luları sorumlu tutmasın.

Senoz vadisindeki tahribatı engellemek için gerek STK’lar ve gerekse birey olarak yaşadığımız son felaketi yıllar öncesinden öngörüp ilgili makamları uyarmışız. Vadideki geleneksel mimariye aykırı gelişi güzel yapılaşmanın, altyapı-yol tesisi faaliyetlerinin, taş ocaklarının, kum-mıcır eleme tesislerinin, HES projelerinin vadi doğasını nasıl tahrip edeceğini ön görerek, bizler gerek demokratik haklar çerçevesinde ve gerekse hukuki süreçlerle uyarı görevimizi yaparak duyarlılığımızı ortaya koymuşuz. Onlarca yargı kararına rağmen ne yazık ki, kanun koyucular-ülkeyi yönetenler ikna edilememiş, koca vadi 3-5 iş adamının rant hesabına kurban edilmiştir.

Bizler mücadelemizden vazgeçmedik, geçmeyeceğiz de. Üç gün önce 15. Davayı açtık. Dava dilekçemizde dedik ki; projelerin tek tek çevresel etki değerlendirmesine (ÇED) tabi tutulması yanlış bir yaklaşımdır ve bu konuda kesinleşmiş yüksek yargı kararı vardır.Bunu görmezden gelemezsiniz.Bizler vatandaş olarak nasıl hukuka uyuyorsak, bizzat hukuku tesis etmesi gereken kurumlar da kesinleşmiş yargı kararlarına uymak zorundadır. Çünkü, adalet, özellikle doğa hakkını gözeten adalet siyasete veya ranta kurban edilecek bir olgu değildir.

Ülkemizin gelecekte ciddi bir kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı bilim adamları tarafından sürekli dile getirilmektedir. Küresel ısınmanın dünyayı ve ülkemizi tehdit ettiği artık herkesin kabul etmek zorunda olduğu acı bir gerçektir. Değişen yağış rejimi, lokal ve sert yağışlarla karşı karşıya kalacağımız tehlikeleri, doğa bize canlı olarak yaşatmaktadır. Böyle bir gelecek karşısında bu koşullarla ayakta kalabilmenin öngörüsü temel ilkemiz olmalıdır. Bütün planlamalarımızı belirleyecek olan olgu da budur.

Yüksek eğimli yamaçlarda hes projelerine düşü yüksekliği oluşturmak için yapılan kazılar, çıkan hafriyatın yamaçlara, dere yataklarına dökülmesi, dere yatağının kesitlerinin değiştirilmesi, dere yatağı tabanının stabilitesiyle oynanması, taşocakları, kum ocakları, yapılaşma, yol su gibi diğer altyapı tesislerinin bugüne kadar uygulandığı şekliyle bundan sonrada yapılacak ise bundan tek sonuç beklenir. Cennetten bir köşe olan Senoz vadisi artık Cehennem çukuru olacak demektir.

Şimdi sizin aracılığınızla tekraren dile getirmek ve özellikle Sayın Cumhur Başkanımızın dikkatine arz etmek istiyoruz ki:

  Senoz Vadisini lütfen bir gezin. İnanın işadamı, siyasetçi ve bürokratların yıllardır sizi kandırdığını göreceksiniz. Bizlerin, yanlış planlamalarla tehdit edilen ata topraklarını,yaşam alanlarını korumak dışında hiçbir gayesi yoktur. Önümüzde, arkamızda herhangi bir kurum, kuruluş,örgüt ya da yabancı Devlet yoktur.Siz de takdir edersiniz ki, Doğu Karadeniz sadece Uzungöl ve Ayder’den müteşekkil değildir. En az onlar kadar hatta onlardan daha güzel vadiler, bölgeler vardır.Bu güzelliklerin birer Ayder, Uzungöl olmasına müsaade etmeyeceğinize inanıyor ve güveniyoruz.

Bu vadide canlı yaşamın devam etmesini istiyor ve inanıyorsak, hem geçmişte yapılanları hem de bundan sonra yapılması planlanmış/planlanacak olan bütün faaliyetlerin yeniden bütüncül bir yaklaşımla ele alınma zorunluluğu vardır. Yaklaşık 45 km uzunluğundaki bir vadinin dere yatağında bozulmayan belki sadece 7-8 km’lik alpin zonunda kalan yukarı havza bölgesidir. Bu yükü bu vadi kaldıramaz, bunu görmek ve anlamak zorundayız.

Saygılarımla….

Rize ili Çayeli ilçesi Senoz Yöresi Derneği

Yönetim Kurulu Başkanı

Bahattin BONCUKÇU

 

Editör: HABER MERKEZİ